![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKJwqL4yvWWP-053MTOJ1gMxI8fQEYo1LZ2Rm2A4yNdzPc7BlzUG2PMdVsWFeLGksJ7c8YY7lTruF01fF9AVPqZLkilK1xvUu1PktaxYBM25xh0VEAiGwxDQR6Y_3WS-iPbiXvajW8vKUR/s1600/%25C3%2587+T.jpg)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_e7vv-qyaXXdOhUAYQyTIWRX4eTfXWyYukns_077U9rdj284kWmikalCs2r6hC41VmQlvfD-G4lfuMxjAL8vXf4b9tm5nVlH7l881NchbdyF8xexyXu259CYFSwZlOoCjLxFg5G4dJfK7/s1600/CCC.png)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOMg-WwY3UXQr9lxDzXQNyALWSxse9yWqyyDETMXkyCuhratSZZwbREsv7SdN7RV7VKSia6hJ0ACByAyY6Q68pWimEnqM9NGYf5i0WjoSpTlHgQl_CuqscdZyraLF2yQgH5ranEtaJxD4x/s1600/CM.bmp)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7gyXSMJjoVUcQdssvQ2WvWkysD9Etn8ng3Cg7VBJ8PSyH3Ns_e4-1MGKBp0jfOSUrNvrR4WhRJKdakBPVi3grT0g9LvBsiHC1Re3dRZZT7HedcmDHKIWgiV3ou9ipIDj5kDkQbJ_mXteH/s1600/H%25C4%25B0LAL+BOZKURT.jpg)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiR7wTzB6DTxrceOCluMF29QavRNh2p1B6fJzkeDkWaIZLX0uilICENTMdYUjEk7Ix2-k_z-zxeX-bEg2ucciV_6nx-rcfjekhebhFw4d4Fibl4ET0MR1UWfax_eDXo55EPwtvP0ksfrISU/s1600/%25C4%25B0HT.jpg)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKJwqL4yvWWP-053MTOJ1gMxI8fQEYo1LZ2Rm2A4yNdzPc7BlzUG2PMdVsWFeLGksJ7c8YY7lTruF01fF9AVPqZLkilK1xvUu1PktaxYBM25xh0VEAiGwxDQR6Y_3WS-iPbiXvajW8vKUR/s1600/%25C3%2587+T.jpg)
FİİLLER
Seyredilecek bir şey ve
dinlenilecek bir hikâye yoksa, hayat çoğu zaman bir sıkıntıdır. Çocukluğumda bu
sıkıntıya karşı ya radyo dinlenirdi ya da pencereden dışarıya, sokağa,
gelip geçenlere, karşı apartman dairelerinin içine bakılırdı. O
zamanlar, 1958'de Türkiye'de daha televizyon yoktu. Ama "yok" denmez,
tıpkı İstanbul sinemalarında gösterilmesi üç-beş yıl alan Hollywood'un efsane
filmlerinden söz ederken yapıldığı gibi "daha gelmedi" denirdi
iyimserlikle.
Pencereden bakmak öylesine
temel bir alışkanlıktı ki, televizyon Türkiye'ye geldiğinde ona pencereden
dışarı bakar gibi bakılmaya başlandı. Babam, amcam, babaannem pencereden
bakarken yaptıkları gibi, televizyon seyrederken de birbirlerinin yüzüne hiç
bakmadan konuşup kavga ederler, tıpkı pencereden dışarı bakarken
yaptıkları gibi gördüklerini birbirlerine anlatırlardı.
"Bu gidişle bu kar
iyice tutacak." derdi meselâ halam, sabahtan beri atıştıran
kara pencereden bakarken.
"Yine o kâğıt helvacı geldi
Nişantaşı'nın köşesine!" derdim ben de öteki pencereden tramvay
caddesine bakarken.
Pazarları amcamlar,
halamlar ve biz aşağı katlardaki dairelerden yukarıya, babaannemin katına çıkar,
öğle yemeklerini hep birlikte yerdik. Pencereden bakıp yemeğin sofraya
konmasını beklerken, orada annemler, yengemler, amcamların kalabalığı içinde
olmaktan öylesine mutlu olurdum ki gözümün önünde, arkamı döndüğüm büyük
salon, hazırlanmakta olan uzun yemek sofrasının üzerindeki kristal avizenin
soluk lambaları canlanırdı. Babaannemin salonu bütün öteki katlar gibi
yarı karanlık olurdu, ama bana bizim katlardan daha da karanlıkmış gibi gelirdi.
Hiç açılmayan balkon kapılarının kenarlarından korkutucu gölgelerle sarkan
tüller ve perdeler yüzünden belki. Belki de sedef kakmalı paravanalar, eski
sandıklar, lenduha masalar, sehpalar, üzeri çerçeveli fotoğraflarla dolu
kuyruklu bir koca piyano ve diğer eşyalarla tıkış tıkış doldurulmuş havasız
odalar sürekli toz koktuğu için öyle gelirdi bana. (Orhan Pamuk;
Pencereden Bakmak)
TANIM
Yukarıdaki
parçada altı çizili kelimeler, hangi şahsın ne zaman ne yaptığını, yapmakta
olduğunu ya da yapacağını göstermektedir.
denirdi, başlandı, tutacak, çıkar...
İşte bu
şekilde, varlıkların yaptıkları veya etkilendikleri işleri, hareketleri,
oluşları, kılışları, durumları zamana ve kişiye bağlı olarak anlatmada
kullanılan kelimelere FİİL denir.
Fiiller
dilin temel kelimeleridir.
Fiiller
mastarları ile isimlendirilirler. Mastar fiil kök veya gövdesinin “-mEk, -mE,
İş” eklerini almış hâlidir. Bu ekler atıldığında geriye sadece fiil kalır. Bu
fiiller artık zamana ve şahsa göre çekimlenmeye hazırdır.
Fiil kök
ve gövdelerinin, kısaca fiillerin zamana ve şahsa göre yargı bildirecek hâle
getirilmesine de fiil çekimi denir.
Geldim, okumuş, yazıyor, düşünmez, biliriz,
sormalısın, dinle, konuşalım...
Fiile
çekimleri ikiye ayrılır:
Basit
(yalın) zamanlı çekimler ve birleşik zamanlı çekimler
Basit
çekimlerde sadece zaman ve şahıs ekleri vardır; ama birleşik çekimlerde zaman
ekleriyle şahıs ekleri arasına birleşik zaman eki getirilir. Biz şimdilik basit
zamanlı çekimleri göreceğiz. Fiil kipleri bittikten sonra birleşik zamanlı
çekimleri de öğreneceğiz.
Her
fiilin bir adı vardır. Fakat bu adlar, şahıs ve zaman kavramı taşımazlar.
Fiillerin sonuna “-mE, -mEk, -İş” ekleri getirilerek yapılan fiil adları, bu
ekler çıkarılarak çekimlenirler.
Sevme sevdik
Kalkış kalktı
Hoşgörmek hoşgörelim
Fiillerin
Cümle İçindeki Görevi
Çekimli Fiilin Yapısındaki Unsurlar
1. Kök ve
Gövde
2. Şahıs
Ekleri
3.
Ek-fiil, Çekimi ve Görevleri
Filleri
ve fiilden türemiş kelimeleri anlam ve yapı bakımından inceleyelim:
A. FİİLDE HAREKET
Fiilde
hareket, fiilin temel anlamını ifade eder.
Fiiller
taşıdıkları temel anlamlara göre türlere ayrılırlar:
Fiilin
temel anlamı harekettir. Hareketin anlam yönünden üç yönü vardır.
1. İş ve Kılış Fiilleri
Öznenin
iradesiyle, bir nesne üzerinde gerçekleşen, öznenin nesneyi etkilediğini ve o
nesnenin de etkilendiğini gösteren fiillerdir.
Bu
fiiller geçişlidir, yani nesne alarak kullanılırlar.
Zaten bu
bakımdan iş ve kılış bildirirler.
Taşımak, yazmak, açmak,
anlatmak, görmek, bilmek, silmek...
2. Durum Fiilleri
Öznenin
süreklilik gösteren bir durumunu anlatan fiillerdir.
Bu
fiillerin bitmeleri için başka herhangi bir fiilin başlaması gerekir.
Durum
fiillerinde özne durağan hâldedir.
Birçoğu,
öznenin iradesi dışında gerçekleşir.
Bunlar
genellikle geçişsizdir, yani çoğunlukla nesne almazlar.
Uyumak, uyanmak, ölmek,
susmak, oturmak, yatmak, uzanmak...
3. Oluş Fiilleri
Bunlar da
bir nitelik değişikliği, yani bir durumdan başka bir duruma geçildiğini veya
geçilmekte olduğunu bildirirler.
Gerçekleşmelerinde
öznenin doğrudan etkisi yoktur.
Daha çok
“kendiliğinden olma” söz konusudur.
Geçişsizdirler.
Solmak, büyümek,
bayatlamak, yeşermek, uzamak...
B. FİİLDE ZAMAN
Fiiller
bir yargıyı iletirken hareketin, oluşun, kılışın, durumun, işin gerçekleştiği
ya da gerçekleşeceği zamanı da belirtirler.
Zaman, bu
yüzden fiil çekiminde; yapıldığını, yapılmakta olduğunu veya yapılacağını vb.
haber veren soyut kavramdır.
Dilimizde
üç temel zaman vardır:
1.
Şimdiki Zaman
İçinde
bulunulan zamandır.
Fiilin,
içinde bulunulan zamanda gerçekleştiğini ya da gerçekleştirildiğini anlatır.
2. Geçmiş
Zaman
Fiilin,
içinde bulunulan zamandan önce gerçekleştiğini bildirir. Bilinen ve öğrenilen
olmak üzere ikiye ayrılır.
a.
Bilinen Geçmiş Zaman
Öznenin
bizzat gördüğü veya yaşadığı fiilleri bildirir.
b.
Öğrenilen Geçmiş Zaman
Öznenin
görmediği, yaşamadığı, ancak başkasından duyarak anlattığı fiilleri bildirir.
3.
Gelecek Zaman
Fiilin,
içinde yaşanılan zamandan sonra gerçekleşeceğini, şimdilik tasarı hâlinde
olduğunu bildirir.
Bu
“zaman”lara basit ya da ana zaman denir.
Bu ana
zamanların dışında bir de geniş zaman vardır ki bu, fiilin her zaman
yapıldığını bildirdiği için yukarıdaki bütün zamanları kapsar, başka bir
ifadeyle yukarıdaki zamanların tümü geniş zamanı oluşturur.
Böylece
“zaman” sayısı beşe yükselmiş olur.
Bu
“zaman”ları çekimli fiillerde zaman (haber kipi) ekleri temsil eder. Bu eklerin
üzerine tekrar bazı haber veya dilek kip ekleri getirilerek birleşik zamanlar
oluşturulur.
C. FİİLDE KİŞİ
Fiildeki
hareketi gerçekleştiren ya da o hareketin içinde bulunan varlığa fiildeki kişi
denir.
Kişileri,
çekimlenmiş, yani şahsa ve zamana bağlı olarak bir yargı bildiren fiillerin
sonundaki ekler temsil eder.
Bu ekler,
fiillere, zaman ve dilek kip eklerinden sonra gelir.
Yani önce
fiillin zaman veya tasarı ifade eden bir çekimi yapılır, sonra onun hangi şahsa
bağlı olduğunun belirtilmesi için şahıs ekleri getirilir.
Bu,
Türkçenin sondan eklemeli bir dil oluşunun göstergesidir.
Fiillerde
üç “kişi” vardır:
Birinci
kişi(ler) anlatan, söyleyen,
haber veren, konuşan, isteyen, soran(lar)...
İkinci
kişi(ler) dinleyen, emir alan(lar)
Üçüncü
kişi(ler) kendisinden
bahsedilenler(ler)
Aşağıdaki
tabloda kişi eklerinin fiillere ne şekilde ekleneceği gösterilmiştir:
Bilinen geçmiş zaman ve şart kipi için
|
Öğrenilen geçmiş zaman, şimdiki zaman ve gereklilik kipi için
|
İstek kipi için
|
Emir Kipi için
|
|
1. tekil kişi
|
-m
|
-im
|
-im
|
--
|
2. tekil kişi
|
-n
|
-sin
|
-sin
|
--
|
3. tekil kişi
|
--
|
--
|
--
|
-sin
|
1. çoğul kişi
|
-k
|
-iz
|
-lim
|
--
|
2. çoğul kişi
|
-niz
|
-siniz
|
-siniz
|
-in(iz)
|
3. çoğul kişi
|
-ler
|
-ler
|
-ler
|
-sinler
|
Yukarıdaki
tabloya dikkat edilecek olursa bazı şahıs eklerinin birkaç şekilde
kullanılabildiği görülecektir. Bunlar fiil çekim örneklerinde daha anlaşılır
bir şekilde incelenecektir.
Not: Bu
şahıs ekleri tek tek öğrenilmez. Çekimli filler eklerine ayrılırken
kendiliğinden ortaya çıkarlar.
D. FİİLDE KİP
Fiiller,
zaman ve anlam özelliklerine göre türlü ekler alarak değişik biçimlerde
kullanılırlar. Bu kullanılış biçimlerinin her birine kip denir. Kip, fiillerin
zaman, şahıs, tekillik ve çoğulluk bildiren şekilleridir. Bunların yanında
olumsuzluk ve soru biçimleri de vardır, ama bu ikisi zaten var olan kiplerin
olumlu, olumsuz, olumlu soru ve olumsuz soru şeklinde kullanımlarıdır, o kadar.
Fiiller
kip yönünden ikiye ayrılır:
Haber
(bildirme) kipleri ve istek kipleri
I. BASİT ZAMANLI ÇEKİMLER
Fiillerin
basit zamanlı çekimleri sadece bir tek kip eki içerir.
Yapılışı
şöyledir: fiil + kip eki + şahıs eki (gel-di-k vb.)
Kipler,
kip ekleri ve çekim örnekleri aşağıda verilmiştir:
1. Haber (Bildirme)
Kipleri
Zaman
kavramı taşıyan kiplerdir, yani zaman ekleriyle yapılırlar. Taşıdıkları bu
zaman eklerine göre beşe ayrılır:
a.
Bilinen (di’li) Geçmiş Zaman Kipi
Fiile
(kök veya gövde) “–di” eki getirilerek yapılır.
Bu ek
bilinen geçmiş zaman ifade eder.
]Uzak ya da yakın geçmişte yapılan ve tamamlanan işleri kesinliğe
bağlayarak anlatır.
Araştırmalarını geçen yıl
kitaplaştırarak yayımladı.
Saat kaçta ve nerede
buluşacağımızı şimdi hatırladım.
Konular ayrıntılarıyla
görüşüldü
]Kişi, kişiler ya da tarih tarafından bilinen olaylar anlatılır.
1908’de ikinci Meşrutiyet
ilân edildi.
Türklere Anadolu’nun
kapılarını Alparslan açtı.
Çekimi:
Olumlu:
Gel-di-m,
Gel-di-n, Gel-di,
Gel-di-k,
Gel-di-niz, Gel-di-ler
Olumsuz:
Gel-me-di-m,
Gel-me-di-n, Gel-me-di,
Gel-me-di-k,
Gel-me-di-niz, Gel-me-di-ler
Olumlu
soru:
Gel-di-m
mi?, Gel-di-n mi?, Gel-di mi?,
Gel-di-k
mi?, Gel-di-niz mi?, Gel-di-ler mi?
Olumsuz
soru:
Gel-me-di-m
mi?, Gel-me-di-n mi?, Gel-me-di mi?,
Gel-me-di-k
mi?, Gel-me-di-niz mi?, Gel-me-di-ler mi?
b.
Öğrenilen (miş’li) Geçmiş Zaman
Fiile
“-mİş” eki getirilerek yapılır.
]Bu ek ve bu çekim, yapılan işin görülmediğini, duyulduğunu, öğrenildiğini
ifade eder.
Depremzedelere gönderilen
yardımları engellemişler.
Atalarımız bizlere güvenmiş
de bu vatanı emanet etmişler.
Annemin anlattığına göre
ben bir yaşında yürümeye başlamışım.
]Farkında olunmayan ya da sonradan fark edilen fiilleri anlatır:
Okula giderken otobüste
uyumuşum.
Bir de baktım ki okul
durağını geçmişiz.
]Bir işle, oluşla ilgili kişisel görüş bildirir:
Yemek güzel olmuş; ellerin
dert görmesin.
]Masallarda kullanılır:
Bir varmış, bir yokmuş. Az
gitmiş uz gitmiş.
Çekimi:
Olumlu
Gel-miş-im
Gel-miş-sin
Gel-miş
Gel-miş-iz
Gel-miş-siniz
Gel-miş-ler
Olumsuz
Gel-me-miş-im
Gel-me-miş-sin
Gel-me-miş
Gel-me-miş-iz
Gel-me-miş-siniz
Gel-me-miş-ler
Olumlu
soru
Gel-miş
miyim?
Gel-miş
misin?
Gel-miş
mi?
Gel-miş
miyiz?
Gel-miş
misiniz?
Gel-miş-ler
mi?
Olumsuz
soru
Gel-me-miş
miyim?
Gel-me-miş
misin?
Gel-me-miş
mi?
Gel-me-miş
miyiz?
Gel-me-miş
misiniz?
Gel-me-miş-ler
mi?
c.
Şimdiki Zaman
Fiile
“-(İ)-yor” eki getirilerek yapılır. Ünsüzle biten fiile “İ” yardımcı ünlüsüyle
birlikte; ünlüyle bitenlere tek başına getirilir:
Oku-yor gel-i-yor
]Belirtilen işin, oluşun vb. içinde bulunulan zamanda yapılmakta
olduğunu ifade eder.
Gidiyorum, gurbeti gönlümle
duya duya,
Ulukışla yolundan Orta
Anadolu'ya
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım,
duyuyorum;
Anlatamıyorum.
]Bu çekimden sonra “-dir” bildirme eki kullanılırsa olasılık anlamı
katılmış olur:
O şimdi mışıl mışıl
uyuyordur.
]Bu ekin yerini “-mek-te” ekleri alabilir:
Gördüğün gibi
dinleniyoruz dinlenmekteyiz.
Çekimi:
Olumlu
Gel-i-yor-um
Gel-i-yor-sun
Gel-i-yor
Gel-i-yor-uz
Gel-i-yor-sunuz
Gel-i-yor-lar
Olumsuz
Gel-mi-yor-um
Gel-mi-yor-sun
Gel-mi-yor
Gel-mi-yor-uz
Gel-mi-yor-sunuz
Gel-mi-yor-lar
Olumlu
soru
Gel-i-yor
muyum?
Gel-i-yor
musun?
Gel-i-yor
mu?
Gel-i-yor
muyuz?
Gel-i-yor
musunuz?
Gel-i-yor-lar
mı?
Olumsuz
soru
Gel-mi-yor
muyum?
Gel-mi-yor
musun?
Gel-mi-yor
mu?
Gel-mi-yor
muyuz?
Gel-mi-yor
musunuz?
Gel-mi-yor-lar
mı?
d.
Gelecek Zaman
Fiile
“-EcEk” eki getirilerek yapılır.
]İşin gelecekte yapılacağını bildirir.
Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim.
Önümden çekilirsen İstanbul
görünecek
Nerede olduğumu bileceğim
Sisler utanacak, eğilecek
Ağzının ucundan öpeceğim
Saçına kalbimi takacağım
Avcunda bir şiir büyüyecek
Nerede olduğumu bileceğim
(Atilla İlhan; Rüzgâr Gülü)
]“-dir” bildirme ekiyle birlikte kullanıldığında kesinlik anlamı
katar.
Yarınki maç saat 14:00’te
yapılacaktır.
Çekimi:
Gel-eceğ-im
Gel-ecek-sin
Gel-ecek
Gel-eceğ-iz
Gel-ecek-siniz
Gel-ecek-ler
Gel-me-y-eceğ-im
Gel-me-y-ecek-sin
Gel-me-y-ecek
Gel-me-y-eceğ-iz
Gel-me-y-ecek-siniz
Gel-me-y-ecek-ler
Gel-ecek
miyim?
Gel-ecek
misin?
Gel-ecek
mi?
Gel-ecek
miyiz?
Gel-ecek
misiniz?
Gel-ecek-ler
mi?
Gel-me-y-ecek
miyim?
Gel-me-y-ecek
misin?
Gel-me-y-ecek
mi?
Gel-me-y-ecek
miyiz?
Gel-me-y-ecek
misiniz?
Gel-me-y-ecek-ler
mi?
e. Geniş
Zaman
Fiil kök
veya gövdesine “-°r” eki getirilerek söz konusu olan işin vb. geçmiş, şimdiki
ve gelecek zamanların tümüne ait olduğunun, yani her zaman tekrarlandığı
bildirir.
Seni ancak ebediyyetler
eder istiab.
Ağlarım, ağlatamam;
hissederim, söyleyemem
Yaş otuz beş! yolun yarısı
eder.
Hiç yolcusu yokmuş gibi
sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne
mendil ne de bir kol.
Geniş
zamanın olumsuz çekiminde bu ekin kullanımı biraz izah gerektirir. Bazı
şahıslarda olumsuzluk ekinden sonra geniş zaman eki gelmezken bazılarında da
“z” olarak kullanılır:
Gel-i-r-im gel-me-m ek yok
Gel-i-r-sin gel-me-z-sin z
Gel-i-r gel-me-z z
Gel-i-r-iz gel-me-y-iz ek yok
Gel-i-r-siniz gel-me-z-siniz z
Gel-i-r-ler gel-me-z-ler z
Hiç yolcusu yokmuş gibi
sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne
mendil ne de bir kol.
Çekimi:
Gel-i-r-im
Gel-i-r-sin
Gel-i-r
Gel-i-r-iz
Gel-i-r-siniz
Gel-i-r-ler
Gel-me-m
Gel-me-z-sin
Gel-me-z
Gel-me-y-iz
Gel-me-z-siniz
Gel-me-z-ler
Gel-i-r
miyim?
Gel-i-r
misin?
Gel-i-r
mi?
Gel-i-r
miyiz?
Gel-i-r
misiniz?
Gel-i-r-ler
mi?
Gel-me-z
miyim?
Gel-me-z
misin?
Gel-me-z
mi?
Gel-me-z
miyiz?
Gel-me-z
misiniz?
Gel-me-z-ler
mi?
2. DİLEK KİPLERİ
Dilek
kipleri, fiillere dilek anlamı katan kiplerdir.
Fiilin
zamanını bildirmezler.
Ama
hepsinde de pek belirgin olmayan bir gelecek zaman anlamı vardır.
Dilek
kipleri dörde ayrılır:
a.
Gereklilik Kipi
Fiile
“-mElİ eki getirilerek yapılır.
Belirtilen
işin yapılması gerektiğini bildirir.
“lâzım,
gerek, icap eder” anlamlarını verir.
Bütün bunların üstüne
Hepsinin üstüne sevda
sözleri söylemeliyim
Vatanım milletim tüm
insanlar kardeşlerim
Sonra sen gelmelisin
dilimin ucuna adın gelmeli
Adın kurtuluştur ama
söylememeliyim
Can kuşum umudum canım
sevgilim.
Çekimi
Gel-meli-y-im
Gel-meli-sin
Gel-meli
Gel-meli-y-iz
Gel-meli-siniz
Gel-meli-ler
Gel-me-meli-y-im
Gel-me-meli-sin
Gel-me-meli
Gel-me-meli-y-iz
Gel-me-meli-siniz
Gel-me-meli-ler
Gel-meli
mi-y-im?
Gel-meli
misin?
Gel-meli-
mi?
Gel-meli
mi-y-iz ?
Gel-meli
mi-siniz?
Gel-meli-ler
mi?
Gel-me-meli
mi-y-im?
Gel-me-meli
misin?
Gel-me-meli-
mi?
Gel-me-meli
mi-y-iz ?
Gel-me-meli
mi-siniz?
Gel-me-meli-ler
mi?
b. İstek
Kipi
Fiile
“-E” eki getirilerek yapılır.
Fiilin
yapılmasının istendiğini bildirir.
Bende yok sabr ü sükûn
sende vefadan zerre
İki yoktan ne çıkar fikr
idelim bir kerre
Güneş ufuktan şimdi
doğar
Yürüyelim arkadaşlar
Nereye dikilmek istersen
Söyle seni oraya dikeyim!
Hep senünçündür benim dünyâ
cefasın çektiğim
Yoksa ömrüm varı sensiz
neyleyim dünyâyı ben
(Ünlüyle
biten fillerin 1. tekil şahıs çekiminde heceden tasarruf edilebilmektedir:
Gelmeyeyim gelmeyim
Okumayayım okumayım
Neyleyeyim neyleyim
(Beddua
amaçlı da kullanılabilir.
Kurşunlara gelesin.
Çekimi
Gel-e-y-im
Gel-e-sin
Gel-e
Gel-e-lim
Gel-e-siniz
Gel-e-ler
Gel-me-y-e-y-im
Gel-me-y-e-sin
Gel-me-y-e
Gel-me-y-e-lim
Gel-me-y-e-siniz
Gel-me-y-e-ler
Gel-e-y-im
mi?
--
--
Gel-e-lim
mi?
--
--
Gel-me-e-y-e-yim
mi?
--
--
Gel-me-e-ye-lim
mi?
--
--
c.
Dilek-Şart Kipi
Fiile
“-sE” eki getirilerek yapılır.
Fiilin
yapılması dileğini bildirir. Bu durumda bu eki alan fiil yüklemdir.
"Bu, taşındır"
diyerek Kâbe'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da
geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da,
rida namiyle,
Kanayan lahdine çeksem
bütün ecramiyle;
Mor bulutlarla açık türbene
çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya’yı
uzatsam oradan;
Sen bu avizenin altında,
bürünmüş kanına,
Uzanırken gece mehtabı
getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre
kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni
lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları
sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim
diyemem hatırana.
AÇSAM RÜZGARA
Orhan Veli
Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne
hoş
Mavilerde sefer etmek!
Bir sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler gibi başıboş.
Açsam rüzgâra yelkenimi;
Dolaşsam ben de deniz deniz
Ve bir sabah vakti,
kimsesiz
Bir limanda bulsam kendimi.
Bir limanda, büyük ve
beyaz...
Mercan adalarda bir liman..
Beyaz bulutların ardından
Gelse altın ışıklı bir yaz.
Doldursa içimi orada
Baygın kokusu iğdelerin.
Bilmese tadını kederin
Bu her âlemden uzak ada.
Konsa rüya dolu köşkümün
Çiçekli dalına serçeler.
Renklerle çözülse geceler,
Nar bahçelerinde geçse gün.
Her gün aheste mavnaların
Görsem açıktan geçişini
Ve her akşam dizilişini
Ufukta mermer adaların.
Ne hoş. ey Tanrım, ne hoş,
İller, göller, kıtalar
aşmak.
Ne hoş deniz deniz dolaşmak
Düşünceler gibi başıboş.
Versem kendimi bütün bütün
Bir yelkenli olup engine;
Kansam bir an güzelliğine
Kuşlar gibi serseri ömrün.
Bir
fiilin gerçekleşmesi koşulunu bildirir. Bu durumda bu eki alan fiil yan
cümlenin yüklemidir.
Neler çeker bu gönül
söylesem şikâyet olur
Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken
görürüm (İlhan Berk)
Sen ki; a'sara gömülsen
taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar,
seni almaz bu cihat...
Ey Maraşlı Şeyhoğlu,
evliyalar adağı
Bahtına lânet olsun
aşmadıysan bu dağı
Çekimi:
Gel-se-m
Gel-se-n
Gel-se
Gel-se-k
Gel-se-niz
Gel-se-ler
Gel-me-se-m
Gel-me-se-n
Gel-me-se
Gel-me-se-k
Gel-me-se-niz
Gel-me-se-ler
Gel-se-m
mi?
Gel-se-n
mi?
Gel-se
mi?
Gel-se-k
mi?
Gel-se-niz
mi?
Gel-se-ler
mi?
Gel-me-se-m
mi?
Gel-me-se-n
mi?
Gel-me-se
mi?
Gel-me-se-k
mi?
Gel-me-se-niz
mi?
Gel-me-se-ler
mi?
d. Emir
Kipi
Eki
yoktur.
1.
şahısların çekimi yoktur.
Fiilin
yapılmasını emir biçiminde bildirir.
Oraya otur ve yerinden
kalkma.
Bu raporu akşama kadar
yetiştir.
Bazen
dilek, istek anlamları da taşır.
Korkma, sönmez bu
şafaklarda yüzen al sancak
Çatma, kurban olayım,
çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül...
Her şey gönlünüzce olsun.
Allah’ım bizi affet!
Peki, öyle olsun.
Çekimi
--
Gel
Gel-sin
--
Gel-in(iz)
Gel-sin-ler
--
Gel-me
Gel-me-sin
--
Gel-me-y-(in)iz
Gel-me-sin-ler
--
--
Gel-sin
mi?
--
--
Gel-sin-ler
mi?
--
--
Gel-me-sin
mi?
--
--
Gel-me-sin-ler
mi?
Buraya
kadar fiillerin basit zamanlı (tek kipe göre) çekimlerini yaptık fiillerin bir
de birleşik zamanlı çekimleri vardır ki bundan önce birleşik zamanlı çekimleri
yapmaya yarayan ek-fiili öğrenmek yerinde olacaktır.
II. Ek-Fiil ve BİRLEŞİK ZAMANLI ÇEKİMLER
Ek-Fiil
İsim soylu kelimelerin sonuna gelerek onların
yüklem olmasını ve basit zamanlı fiil çekimlerinin birleşik zamanlı çekimlerini
yapmayı sağlayan fiildir.
“imek” fiilinin ek olarak kullanımıdır.
Genellikle bitişik yazılır.
Burada birleşik zamanlı çekim yapma görevinden
bahsedeceğiz.
Fiillerin
hikâye, rivayet, şart birleşik zamanlı çekimlerini yapmayı sağlar.
“di”li
geçmiş zamanın hikâyesi, şartı:
geldi idim geldiydim
geldi isek geldiysek
-miş’li
geçmiş zamanın hikâyesi, rivayeti, şartı:
gelmiş idi gelmişti
gelmiş imiş gelmişmiş
gelmiş ise gelmişse
şimdiki
zamanın hikâyesi, rivayeti, şartı:
biliyor idik biliyorduk
biliyor imişiz biliyormuşuz
biliyor isek biliyorsak
gelecek
zamanın hikâyesi, rivayeti, şartı:
alacak idik alacaktık
alacak imiş alacakmış
alacak isen alacaksan
geniş
zamanın hikâyesi, rivayeti, şartı:
sever idi severdi
sever imişler severmişler
sever iseler severlerse
dilek-şart
kipinin hikâyesi, rivayeti:
gitse idim gitseydim
gitse imiş gitseymiş
istek
kipinin hikâyesi, rivayeti:
bula idi bulaydı
ala imiş alaymış
gereklilik
kipinin hikâyesi, rivayeti ve şartı:
yazmalı idik yazmalıydık
çizmeli imişiz
çizmeliymişiz
sürmeli iseler
sürmeliyseler veya sürmelilerse
Dikkat
Ben iyi bir okurum. Ek-fiilin geniş
zamanı
Hep iyi kitaplar okurum. Şahıs eki
Benim okurum anlayışlıdır. İlgi eki ve iyelik eki
Öğrenciydi ek-fiil
çekimi
Uyuyordu birleşik
çekim
Öğrenciymiş ek-fiil
Uyuyormuş birleşik
zaman
Öğrenciyse ek-fiil
Uyuyorsa birleşik
zaman
BİRLEŞİK ZAMANLI ÇEKİMLER
Fiillerin
basit zamanlı çekimleri sadece bir tek kip eki içerir. Hâlbuki dilimizde iki
kip eki üst üste gelebilir.
İşte
çekimi iki kip ekiyle yapılmış olan bu fiillere birleşik zamanlı fiiller;
çekimlerine de birleşik zamanlı çekimler denir.
Birleşik
zamanlı çekimlerde sonradan eklenen haber veya dilek ki ekleri asıl zamanı
kendi üzerlerine alırlar.
Yapılışı
şöyledir:
Basit
zamanlı çekimlerde, fiil + kip eki + şahıs eki (gel-di-k vb.);
birleşik
zamanlı çekimlerde fiil + kip eki + birleşik
zaman eki + şahıs eki (gel-miş-ti-niz vb.) olur
Üçüncü
çoğul şahıslarda genellikle fiil + kip eki + şahıs eki + birleşik zaman eki
(gel-i-yor-lar-dı vb.) olur
Üç
birleşik zaman vardır:
Hikâye
birleşik zamanı “-Dİ”
ekiyle yapılır ←idi
Rivayet
birleşik zamanı “-mİş”
ekiyle yapılır ←imiş
Şart
birleşik zamanı “-sE” ekiyle
yapılır ←ise
Aslında
bu ekler ek-fiilin üç zamana göre çekimlenmesinden başka bir şey değildir.
“idi,
imiş, ise”, basit zamanlı çekimleri yaparken kullandığımız bilinen ve öğrenilen
geçmiş zamanla şarta ait eklerin “imek” fiiline eklenmesiyle oluşmuştur. Daha
sonra “i” düşer.
Bu
birleşik zamanları oluşturan eklerin hangi asıl (basit) zamanlı çekimlere
gelebileceği aşağıda gösterilmiştir:
1. Hikâye
birleşik zamanı
Emir çekimi hariç bütün basit zamanlı çekimlerin
hikâye birleşik zamanlı çekimleri vardır.
gel-di-y-di-m; gel-miş-ti-m; gel-i-yor-du-m; gel-i-r-di-m; gel-ecek-ti-m;
gel-se-y-di-m; gel-e-y-di-m; gel-meli-y-di-m;
---------
Bu birleşik çekim, basit zamanla belirtilen işin
bilinen geçmiş zamana ait olduğunu gösterir.
Tek kip ekiyle çekimlenmiş fiillerin sonuna
“idi” ek-fiili getirilerek yapılır. “idi” ek-fiili de genellikle bitişik
yazıldığı için “i” düşer ve “-dİ” hâlini alır.
2.
Rivayet birleşik zamanı
Emir ve bilinen geçmiş zaman çekimleri hariç
diğer basit zamanlı çekimlerin rivayet birleşik zamanlı çekimleri vardır.
----; gel-miş-miş-sin; gel-i-yor-muş-sun; gel-i-r-miş-sin; gel-ecek-miş-sin;
gel-se-y-miş-sin; gel-e-y-miş-sin; gel-meli-y-miş-sin;-------
Bu birleşik çekim, basit zamanla belirtilen işin
öğrenilen geçmiş zamana ait olduğunu gösterir. Bu fiillerde kesinlik yoktur.
Tek kip ekiyle çekimlenmiş fiillerin sonuna
“imiş” ek-fiili getirilerek yapılır. “imiş” ek-fiili de genellikle bitişik
yazıldığı için “i” düşer ve “-mİş” hâlini alır.
3. Şart birleşik
zamanı
Emir, dilek-şart ve istek çekimleri hariç diğer
basit zamanlı çekimlerin şart birleşik zamanlı çekimleri vardır.
gel-di-y-se; gel-miş-se; gel-i-yor-sa; gel-i-r-se; gel-ecek-se;
----- ; ---- ; gel-meli-y-se; ------
Bu birleşik çekim, basit zamanla belirtilen işin
bilinen şarta bağlı olduğunu gösterir. Fiili bir başka fiilin koşulu yapar.
Tek kip ekiyle çekimlenmiş fiillerin sonuna
“ise” ek-fiili getirilerek yapılır. “ise” ek-fiili de genellikle bitişik
yazıldığı için “i” düşer ve “-sE” hâlini alır.
E. FİİL KİPLERİNDE ANLAM KAYMASI
Fiil
çekimlerinde bir zaman ekinin başka bir zaman eki yerine kullanılmasına, yani
fiilin bir zamana göre çekimlenip de başka bir zamanı kastetmesine fiilde anlam
kayması denir.
Anlam
kaymasında hangi kipin hangisinin yerine kullanıldığı bazen anlaşılmayabilir.
Bunu da önceki ve sonraki cümlelere bakarak anlamalıyız.
Anlam
kayması şu kipler arasında olur:
]Bilinen geçmiş zaman yerine geniş zaman:
Başarmak için azimli
davranır ve sonunda başarır. (davrandı/başardı)
]Öğrenilen geçmiş zaman yerine geniş zaman
Hoca bir gün pazara iner. (inmiş)
]Şimdiki zaman yerine geniş zaman
Ben onun ne istediğini
bilirim. (biliyorum)
Başkan Bey, evrakı
isterler. (istiyor)
]Gelecek zaman yerine geniş zaman
Babam bu habere çok
sevinir. Sevinecek
]Emir yerine geniş zaman:
Sabah erkenden kalkar,
çantanı hazırlarsın. (kalk, hazırla)
]Bilinen geçmiş zaman yerine şimdiki zaman:
Duyar duymaz olay yerine
koşuyorum. (koştum)
]Gelecek zaman yerine şimdiki zaman:
Birkaç gün sonra Ankara’ya
gidiyorum. (gideceğim)
]Geniş zaman yerine şimdiki zaman:
Her zaman buraya uğruyor.
(uğrar)
]Emir yerine gelecek zaman:
Bu kitabı bir haftada
okuyacaksın! (oku)
]Gereklilik yerine gelecek zaman:
Sıkıntın çalışmandan
olacak. (olmalı)
]Bilinen geçmiş yerine istek
Dışarı çıkınca bir de ne
göreyim!
Onu karşımda görmeyeyim mi!
]Emir yerine istek:
İşimize gereken ciddiyeti
gösterelim. (gösterin)
]Emir yerine gereklilik
Yarın daha erken
gelmelisin. Gel!
On dakika içinde bu eşyalar
taşınmalı. Taşınsın!
]İstek yerine emir
Her şey gönlünce olsun
Allah yardımcınız olsun.
]Yetersizlik, gücü yetmeme yerine emir
Bu adamdan kurtul,
kurtulabilirsen.
İşin içinden çık
çıkabilirsen.
]Şimdiki zaman yerine miş’li geçmiş zamanın hikâyesi:
Buyurun, ne aramıştınız? (arıyorsunuz)
F. FİİLDE ÇATI
Fiillerin özne ve nesneye bağlı olarak kazandığı
anlama ve girdiği biçime çatı denir.
Çatı, sadece fiil cümlelerinde aranan bir
özelliktir. İsim cümlelerinde hâliyle olmaz.
Fiiller, özne ve nesne alıp almamalarına;
belirtilen işin nasıl yapıldığına; işten nesnenin ve öznenin nasıl
etkilendiğine göre çatılar ayrılırlar.
Fiil çatılarının oluşmasında hem fiilin anlamı
hem de aldığı yapım eki önemlidir.
Çatılarına göre fiiller şunlardır:
1.
Öznelerine Göre Fiil Çatıları
Bu başlık altındaki fiillerde özne ve fiil
arasındaki ilişki göz önüne alınır.
Öznenin fiille şu ilişkileri olabilir:
]Özene fiilde anlatılan işi kendisi yapabilir.
]Başkasının yaptığı işten etkilenebilir.
]İşi kendisi yapıp yine ondan kendisi
etkilenebilir.
]İşi başkalarıyla birlikte ya da karşılıklı
yapabilir.
a. Etken
Fiil
Etken fiilin belirttiği işi, oluşu, hareketi,
durumu ve kılışı yapan öznenin kendisidir.
Özne gerçek öznedir.
Dilimizde tüm fiiller kök hâlinde iken etkendir.
Bu fiiller geçişli de olabilir geçişsiz de.
Yaşlı nine,
çocuktan kendisini karşı tarafa geçirmesini istedi.
Çocuk da
öğrenciliğin verdiği bir bilinçle seve seve ona yardım etti.
b.
Edilgen Fiil
Gerçek öznesi söylenmeyen (ve bilinmeyen)
fiillerdir.
Cam kırıldı kimin kırdığı belli değil
Bir bildiri okundu. Okuyan belli değil
Ev satıldı.
Fiile “-ol, -on” ekleri
getirilerek yapılır.
Kapı açıldı
Araba yıkandı.
Bu tür fiillerin öznesi sözde öznedir. Yüklemde
bildirilen işten etkilenen varlık cümlede özne gibi kullanılır, ama asıl özne
söylenmemiştir.Kapı ve araba açma ve yıkama fiillerini yapan değil, bu
fiillerden etkilenen varlıklardır.
Bazı cümlelerde işi yapan “tarafından” sözüyle
ya da “-cE” ekiyle belirtilebilir.
Hırsızlar polis tarafından
yakalanamadı.
Bu kararlar milletçe
verilmedi.
Sözde ya da gerçek öznesi olmayan edilgen ve
geçişsiz fiiller de vardır:
Bu sıcakta uyunmaz.
Bu söze gülünür.
Yarın pikniğe gidilecek.
Burada kalınacak.
c.
Dönüşlü Fiil
Öznenin işi yaparken aynı zamanda o işten
etkilendiğini gösteren fiillerdir. Yani fiili yan da ondan etkilenen de
öznedir.
Özne gerçek öznedir.
Nesne yoktur.
Fiile “-ol, -on” ekleri getirilerek
yapılır.
Kızlar süslendi;
delikanlılar güzelce giyindi.
Adam hep kendisiyle
övünüyor.
Bu fiiller nesne alamazlar; geçişsizdirler.
Tabiat olayları ile ilgili dönüşlü fiillerde
“yapma” anlamı yerine “kendi kendine olma” anlamı vardır.
Karlar tepelere doğru
çekildi.
Sıcaklardan dolayı gölün
suyu çekildi.
Öğleye doğru hava açıldı.
Havalar ısınınca buzlar
çözüldü.
Bazı fiillerin edilgen şekilleriyle dönüşlü
şekilleri farklı ekle yapılır:
Sevmek sevinmek sevilmek
Dövmek dövünmek dövülmek
Giymek giyinmek giyilmek
Görmek görünmek görülmek
İsme getirilen “–len” ekiyle fiile getirilen
“-İş” ve “-leş” eki de dönüşlülük anlamı
katabilir:
O gün pek içlendim.
Trafik polisini görünce
adam tutuştu.
Birazdan sakinleşir.
Not: Edilgen fiille dönüşlü fiil
karıştırılabilir:
Özgür konferansta oldukça
sıkıldı. dönüşlü
Sabaha kadar kurşun
sıkıldı. edilgen
d. İşteş Fiil
Fiilde bildirilen işin birden fazla kişi
tarafından yapıldığını; işi beraber ya da karşılıklı yaptıklarını bildiren
fiillerdir.
“-oş” ekiyle yapılır.
Dövüşmek, uçuşmak,
gülüşmek, görüşmek...
Ya “birlikte” ya da “karşılıklı” anlamı katar.
Kuşlar uçuştu birlikte
Çocuklar gülüştü. birlikte
Öğrenciler kaçıştı. birlikte
Arada bir yazışırız. karşılıklı
Onunla Ankara’da tanıştık. karşılıklı
Bazı filler “ş” sesini yapılarında barındırır ve
işteşlik ifade ederler. Bunlara anlamca işteş fiiller de denebilir.
Yarışmak, savaşmak,
üleşmek, güreşmek, barışmak, konuşmak...
Bazı işteş fiiller bir surumdan başka bir duruma
geçmeyi ifade ederler. Bunlarda işteşlik anlamı zayıftır.
Buharlaşmak, güzelleşmek,
ağırlaşmak, sertleşmek, sakinleşmek...
Durum, gün geçtikçe
kötüleşiyor.
Hasta, biraz daha iyileşti.
Güneşte fazla kaldığından
iyice esmerleşti.
Rengi giderek koyulaşıyor.
Not: Yapısında “ş” sesi bulunduran bütün fiiller
işteş değildir. Bunlara dönüşlü de denebilir.
Dostluğumuz günden güne
gelişiyordu.
Sonunda öfkesi yatıştı.
Daracık bir yere sıkıştı.
Boyunda büyük işlere
girişti.
Fırtınadan sonra deniz
yatıştı.
Otobüs kalkmak üzereyken
yetişti.
Evinden uzakta kalmaya
alıştı.
Bazı fiiller “-lE-ş” şeklinde iki ek alarak,
bazıları da “-lEş” şeklinde tek ekle işteş yapılırlar.
Kucak-la-ş-, selâm-la-ş-;
Toka-laş, bayram-laş...
Çoğu nesne alamaz; ama bazı işteş fiiller nesne
alabilirler.
Kazandıkları parayı
paylaştılar.
2.
Nesnelerine Göre Fiil Çatıları
Fiillerin nesne alıp almadıkları, alıyorlarsa
hangi özellikleri taşıdığı göz önünde tutulur.
a.
Geçişli Fiil
Belirtili ya da belirtisiz nesne alabilen
fiillerdir.
Bu fiillere “ne?, neyi?, kimi?” soruları
sorulduğunda belirtili ya da belirtisiz nesne bulunur.
İş, kılış fiilleri geçişlidir.
Titizlikle elindeki
yazıları inceliyordu.
Son gelişinde Ankara’yı da
dolaşmıştı.
Cümlede nesne kullanılmamış olsa da bu fiiller
geçişlidir.
Dikkatli bakmayınca fark
edemezsiniz.
b.
Geçişsiz Fiil
Nesne alamayan fiillerdir.
Oluş ve durum fiilleri geçişsizdir.
Yükleme nesneyi bulmak için sorulan “ne?, neyi?,
kimi?” sorularının cevabı yoktur.
Kar yağdı, tren durdu, ben
uyudum, kartallar uçtu, dışarıda kaldı, o da yoruldu...
Not: Bazı fiiller hem geçişli hem geçişsiz
olarak kullanılabilirler:
Gezmek, dolaşmak, geçmek,
sürmek, çalmak,
c.
Oldurgan Fiil
Geçişsiz bir fiile “-dİr, -t, -r” eklerinden
biri getirilerek fiil geçişli yapılırsa buna ettirgen fiil denir.
Yatmak yatırmak
Ötmek öttürmek
Uyumak uyutmak
Gezmek gezdirmek.
Kaçmak kaçırmak
d.
Ettirgen Fiil
Geçişli olduğu hâlde “-dİr, -t, -r” ekleriyle tekrar
geçişli yapılan fillerdir. Geçişlilik dereceleri artırılmıştır.
Fiili bir başkasına yaptırma söz konusudur.
Oldurgan fiiller ettirgen hâle getirilebilir.
Gazete aldı aldırdı aldırttı
Elbiseyi yıkadı yıkattı yıkattırdı
İçmek içirmek içirtmek
Durdurmak durdurtmak
Uçmak uçurmak uçurtmak uçurtturmak
Sonuç: Bütün fiiller çatı bakımından öznesine ve
nesnesine göre ayrı ayrı iki özelliğe sahiptir:
Çocuk koşarak yolun diğer
tarafına geçti.
Öznesine göre: etken; nesnesine göre: geçişsiz
Alış veriş listesini evde
unuttum.
Öznesine göre: etken; nesnesine göre: geçişli
Yardımcı Fiiller
Tek
başlarına da fiil olarak kullanılabilen, ama daha çok isim soylu kelimelerle ve
asıl fiillerle birlikte birleşik fiil oluşturan fiillere yardımcı fiil denir.
“etmek,
olmak, eylemek, kılmak, bilmek, durmak, gelmek, yazmak, buyurmak”
]Tek başlarına da kullanılabilirler
Elbise üzerime oldu.
Bu elbise elli milyon eder.
]İsimlerle ve asıl fiillerle birleşirler:
sabretmek, kaybolmak,
yardım etmek, iyi olmak, arz etmek, mutlu kılmak, hoş eylemek;
gelebilmek, gidedurmak,
düşeyazmak, söylenegelmek...
Yardımcı
fiillerle yapılan fiillere birleşik fiil denir. bunların bir kısmı ayrı, bir
kısmı bitişik yazılır. Her iki durumda da çekim ekleri en sona getirilir.
sabrettim, kayboldu, yardım
ediyor, iyi olsun, arz et, mutlu kıldı, hoş eyledi;
gelebilir, gidedur,
düşeyazdım, söylenegelmiştir...
YAPI BAKIMINDAN FİİLLER
Fiiller de isim soylu kelimeler gibi yapı
bakımından üçe ayrılır:
1. Basit
Fiiller
Yapım eki allamış, bir tek kelimeden oluşan,
yani kök hâlindeki fillerdir.
Çoğunlukla tek hecelidir. Çok heceliler de
vardır.
Fiil kökünden sonra bir tire işareti getirilerek
ifade edilir.
Gel-, yaz-, oku-, sev-,
kıvır-, çevir-, kavuş-...
Not: Tire işareti kullanılmaz da nokta veya
ünlem kullanılırsa emir çekimi olur. Bu, bütün fiiller için geçerlidir:
Gel! Oku. Yaz!...
Dilimizde hem isim hem de fiil kökü olarak
kullanılan kelimeler vardır ki bunlara sesteş kökler denir:
Ağrı, ağrı-; boya, boya-,
tat, tat-, eski, eski-...
2.
Türemiş Fiiller
İsim veya fiil kökleriyle yansımalardan, yapım
ekleriyle türetilmiş fiillerdir.
Bunlara fiil gövdesi (tabanı) denir.
Ben-imse-, açık-la, mor-ar,
av-la-, ince-l-, çat-la-, pat-la-, gür-le-, şırıl-da-, hav-la-, me-le-,
fısıl-da-, kov-ala-, baş-la-t, uç-ur-, yat-ı-ş-, ak-ı-t-, düş-ü-r-, sev-in-...
3.
Birleşik Fiiller
Birden fazla kelimeden oluşan fiillerdir.
Birleşik fiili oluşturan kelimeler biri veya her ikisi fiil olabilir. Ama en az
biri fiil olmalıdır.
Yapılışına göre birleşik fiiller ikiye ayrılır:
a.
Kurallı Birleşik Fiiller
Yapılış şekilleri şunlardır:
]Fiil + yardımcı fiil
Herhangi bir fiille “yazmak, vermek, bilmek,
durmak, gelmek” yardımcı fiillerinden oluşur.
Bu yardımcı fiilleri kendi anlamlarını tamamen
yitirir, “yeterlik, tezlik, sürerlik ve yaklaşma” olmak üzere dört anlam ifade
eder
İki fiil arasına “-a,-e,-ı,-i,-o,-ö,-u,-ü”
zarf-fiil eklerinden biri girer.
Yeterlik Fiili
Fiil + “-e” + bil- şeklinde yapılır.
Anlam:
Ahmet bu işi başarabilir.
Başarmaya gücü yeter. Yeterlik
Bu imkân ve şerait, çok
namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
Etmesi olası. Yeterlik Olasılık
Yanınıza gelebilir miyim?
İzin verir misiniz? Yeterlik İstek isteme, rica etme
Herkes kendi işiyle
ilgilenebilir.
Buna izi var yeterlik izin verme
Olumsuzu şöyledir:
Gücü yetmezlik anlamı katıyorsa:
Başar-a-bil-i-r başar-a-ma-z
Aç-a-bil-i-r-im aç-a-ma-m
Oku-y-a-bil-i-r-im oku-y-a-ma-m
Gel-e-bil-i-r-iz gel-e-me-y-iz
Gücü yetmezlik ihtimali içeriyorsa:
Yaz-a-bil-i-r-im yaz-a-ma-y-a-bil-i-r-im
Oku-y-a-bil-i-r-ler oku-y-a-ma-y-a-bil-i-r-ler
İsteğe bağlı oluşta ihtimalin yüzde elli olduğu
belirtiliyorsa:
Doğ-a-bil-i-r doğ-ma-y-a-bil-i-r
Ol-a-bil-i-r ol-ma-y-a-bil-i-r
Tezlik Fiili
Fiil + “-İ” + ver- ve Fiil + “-İ” + gel-
şeklinde yapılır.
Anlam:
Bana bir çay alıver. Tezlik,
çabukluk
Birden karşısına çıkıverdi. Apansızın
Onu bir kenara atıvermişler Önemsememe, gelişigüzel
yapma
Beklemediğimiz bir anda
çıkageldi Apansızın
Olumsuzu:
Kapıyı açıvermedi açmadı tezlik
Kapıyı açmayıver açma önemsememe
Sürerlik Fiili
Fiil + “-E” + kal-, Fiil + “-E” + gel-, Fiil +
“-E” + dur- şeklinde yapılır.
Anlam:
Çocuk oturduğu yerde
uyuyakalmış
Bakakalırım giden her
geminin ardından
Sen vitrinlere bakadur, ben
birazdan gelirim
Eskiden beri böyle
anlatılagelmiş.
Bu birleşik fiil tekrar birleşik fiil
yapılabilir.
Çocuk oturduğu yerde
uyuyakalabilir
Beni burada
alıkoyamazsınız.
Sürerlik anlamını başka çekimler de verebilir:
Geçen arabalara bakıp
durdu.
Olduğumuz yerde dönüp
duruyoruz.
Olumsuzu az da olsa yapılır:
Uyuyakalmamış, yol kapalı
olduğu için gecikmiş.
Yaklaşma Fiili
Fiil + “-E” + yaz-
Anlam:
Merdivenden inerken
düşeyazdı. Az kalsın düşüyordu / Az
daha düşüyordu / Az kaldı ki düşüyordu / Düşmesine az kaldı.
“Çeşmimden akan hun ile
sagar dolayazdı
Mecliste geçen gece yine
kan olayazdı” (Baki)
]Fiilimsi + Fiil
İsteklenme fiili
Yapılışı
Fiil + “-Esİ” + (iyelik eki) + geldi
Anlamı
Bir fiilin yapılmasına duyulan isteği belirtir.
Onu adete boğarcasına
kucaklayasım geldi.
İçtikçe içesi gelir
insanın.
En çok annemi göreceğim
geldi.
Olumsuzu
Hiç de göresim gelmedi.
Göresin gelmedi mi?
Beklenmezlik Fiili
Yapılışı
Fiil + “-EcEğİ”
+ (iyelik eki) + tuttu
Anlamı
Filin beklenmedik bir anda gerçekleştiği
belirtilir.
Uslu uslu otururken birden
ağlayacağı tuttu.
]Fiilimsi + yardımcı fiil
Yapılışları
“Geniş zaman, gelecek zaman, öğrenilen geçmiş
zaman, şimdiki zaman”lardan biriyle yapılmış bir fiilimsi (veya çekimlenmiş bir
fiil) + “olmak, bulunmak” fiillerinden biri
Anlamları
Ülke huzura kavuşunca
turistler tekrar gelir oldular.
Artık ektiklerimizi biçer
olduk.
Biz dünyadan gider olduk.
Bir şeyler söyleyecek
oldu...
Bir ara sigarayı bırakacak
oldu.
Epeyce bir uğraşıdan sonra
dergiyi çıkarmış olduk.
Çocuğa bağırmış bulundum.
Ocaklar yakılmaz oldu.
Biz dünyadan gider olduk.
Böylece bunu da bitirmiş
olduk.
Bir an söyleyecek oldum.
]Fiil + yardımcı fiil
Başlama, davranma (yeltenme), bitirme, sanma
(olasılık) fiilleri
Yapılışları
Çekimlenmiş bir fiil + “olmak, bulunmak”
fiillerinden biri
Anlamları
Ben o vakitte kitap okuyor
olurum.
Bu olay başka şekilde
geçiyor olmalı.
]Fiil + yardımcı fiil
Yapılışı
Fiil + olumsuzluk + yapım eki + çekim eki + fiil
Anlamı
Bu birleşik fiillerde de sondaki fiil asıl
anlamını kaybetmiştir.
Duymazlıktan gelmek
İşitmezliğe vurmak
]İsim + yardımcı fiil
Yapılışı
Türkçe veya yabancı bir isim + yardımcı fiil
(olmak[1][1], kılmak,
eylemek, etmek, yapmak, bulunmak, başlamak)
]Bu tür birleşik fiillerde isim ve fiil bir araya
geldiklerinde, tek başlarına kullanıldıkları zamanki anlamlarından daha farklı
ve ortaklaşa bir anlam ifade ederler.
]Vurgu isim unsuru üzerindedir.
Birleşme sırasında
1. Kelimelerden hiç birinde birleşmeden dolayı
bir ses olayı meydana gelmezse bu birleşik kelimeler ayrı yazılır:
dans etmek, hasta olmak,
terk etmek, arz etmek, fark etmek, mutlu olmak, alt etmek, mutlu kılmak, karar
kılmak, emir buyurmak, müsaade buyurmak, şükürler olsun, memnun olduk, kerem
kılmak, ...
Kar, geceden beri devam
ediyordu.
Bir kerre karar kıldık bu
hayalde.
Paşanın sesini duymaz
oldum.
Sert adımlarla kapının
önünde gezinmeye başladı.
]İsim veya fiil unsuru da kendi içinde kelime
grubu olabilir.
Mesut ve bahtiyar ol oğlum.
Suç ortaklığını kabul etmiş
oluyorsun.
2. Birleşme sırasında ses düşmesi veya ses
türemesi meydana geliyorsa bu birleşik kelimeler bitişik yazılır:
kahretmek, sabretmek,
bahsetmek, hapsolmak, emretmek, keşfetmek, naklolmak, azletmek,
zemmedilmek....;
affetmek, hissetmek,
zannetmek, halletmek...
b. Anlamca Kaynaşmış Birleşik Fiiller
Birleşik fiili oluşturan kelimelerden birinin
veya tümünün anlam kaybetmesi ve kelimelerin anlamca kaynaşarak tamamen yeni ve
farklı bir anlam kazanmaları sonucu oluşan birleşik fiillerdir.
Şu yollarla yapılır:
]Gerçek anlamında bir isim + gerçek anlamının
dışında bir fiil
kendini kaybetmek, hoşuna
gitmek, para yemek, şehit düşmek, değer biçmek, deniz tutmak, hasta düşmek,
kural koymak, öğüt vermek...
]Gerçek anlamının dışında bir isim + gerçek
anlamında bir fiil
gözünü korkutmak, bileğine
güvenmek, ayağına gelmek...
]Tümü gerçek anlamının dışında
tası tarağı toplamak,
deliye dönmek, baş kaldırmak, kalp kırmak, elvermek, varsaymak, öngörmek,
başvurmak, vazgeçmek, kan ağlamak, kafa tutmak, göze girmek, abayı yakmak,
feleğin çemberinden geçmek...
Bu birleşik fiillerin bir kısmını deyimleşmiş
olduğu için burada deyimlerden bahsetmek yerinde olacaktır.
Deyim, en az iki kelimenin kalıplaşarak yeni bir
anlam kazanmasıyla oluşan mecazlı sözlerdir. Kelimelerden biri veya her ikisi
anlam kaybına uğrar.
Bu sözlerle gönlümü
almış mı oldun?
Kendi düşüncelerinde ayak
diriyordu.
Korktuğu başına gelmiş, arabası
bozulmuştu.
Her gördüğüne dudak
büküyordu.
Senin yaptığın pire için
yorgan yakmak.
İki genç adam boğaz
boğaza geldi.
Olur olmaz konularla baş
ağrıtmayı seversin.
Bu şekilde anlatırsanız aklı
yatar.
Sonunda korktuğumuza
uğradık, çocuk kayboldu.
Matematiği aklım
almıyor.
Çocuk ağzı açık beni
dinliyordu.
Öğrenciler, beni can
kulağı ile dinliyordu.
Hiçbir işte dikiş
tutturamamıştı.
Bizimkinin iyice çenesi
düştü.
Göze girmek için her
şeyi yapıyor.
İşin ağırlığın gözümüzü
korkutmuştu.
Bu soruya kafa yormanı
istemiştim.
Çocuk eli uzun biri,
cüzdanımı almış.
Burası çok ayak altı,
şurada duralım.
Deyimlerin
özellikleri
a) Deyimler kalıplaşmış sözlerdir. Sözcüklerin
yerleri değiştirilemez, herhangi biri atılamaz, yerlerine başka kelimeler
konulamaz.
Meselâ "yüzün ak
olsun" yerine "yüzün beyaz olsun" denilemez,
"ocağına incir ağacı
dikmek" yerine "ocağına çam ağacı dikmek" denilemez,
"ayıkla pirincin
taşını" yerine "ayıkla bulgurun taşını" denilemez,
"dilinin altındaki
baklayı çıkar" yerine "dilinin altındaki şekeri çıkar"
denilemez,
"tüyleri diken diken
ol-" yerine "kılları diken diken ol-" denemez.
Ama istisnalar yok
değildir: “baş başa vermek” ve “kafa kafaya vermek” gibi.
Araya başka kelimeler girebilir:
“Başını derde sokmak”
Başını son günlerde hep derde soktu.
b) Deyimler kısa ve özlü anlatımlardır. Az sözle
çok şey anlatırlar:
“dili çözül-”, “dilinde tüy
bit-”, “dilini yut-”
1. Ya kelime öbeği ve mastar şeklinde olurlar:
bulanık suda balık avla-, dikiş tutturama-,
can kulağı ile dinle-, köprüleri at-,
pire için yorgan yak-, pişmiş aşa su kat-,
kafayı ye-, aklı alma-,
akıntıya kürek çek-, ağzı kulaklarına var-,
bel bağla-, çenesi düş-,
göze gir-, dara düş-,
2. Ya da cümle şeklinde olurlar ki bunların bir
kısmı gerçek olaylara yada öykücüklere dayanır.
Yorgan gitti, kavga bitti.
Dostlar alışverişte görsün,
Çoğu gitti azı kaldı,
Atı alan Üsküdar'ı geçti,
Tut kelin perçeminden,
Dam üstünde saksağan, vur
beline kazmayı
Kızım sana söylüyorum,
gelinim sen alın.
Ne şiş yansın ne kebap
c) Deyimlerin çoğunda kelimeler gerçek
anlamından çıkarak mecaz anlam kazanmışlardır.
abayı yakmak, hapı yutmak,
ne şiş yansın ne kebap...
Bazı deyimler ise kendi anlamlarından
çıkmamışlardır:
Çoğu gitti azı kaldı, adet
yerini bulsun, canı sağ olsun ..
Fiilimsiler
Fiil kök
veya gövdelerinden yapım ekleriyle türetilerek isim, sıfat ve zarf olarak
kullanılan kelimelerdir.
Bunlar
artık fiil olarak kullanılma özelliğini kaybettikleri için fiil çekim eklerini (olumsuzluk
eki hariç) alamazlar; isim çekim eklerini alabilirler, isim sıfat ve zarf
(tümleci) olarak kullanılırlar; yancümlecik kurarlar.
Fiilimsiler
üçe ayrılır:
İsim-fiiller,
Sıfat-fiiller ve Zarf-fiiller
1. İsim-fiiller
Fiillerin
adıdır.
Fiillere
(basit, türemiş, birleşik) getirilen “-mE, -mEk, -İş” ekleriyle yapılır.
Türetilen bu kelimelere mastar; türetmede kullanılan eklere mastar eki denir.
Bakmak, okumak, yazmak,
konuşmak, derlemek, eleştirmek, araştırmak...;
Bakma, yüzme, seslenme,
tamamlama, yarım bırakma, kovalama...;
Bakış, geliş, gidiş,
serzeniş, sesleniş, tükeniş, kurtuluş, çıkış...
İsimlerin
tüm özelliklerini gösterir, cümlede isim gibi kullanılır.
Kitap okumayı çok
seviyorum. Nesne
Okumak en faydalı eylemdir. Özne
Sinirli olduğu gelişinden
anlaşılıyor. Dolaylı tüml.
Olumsuzları mastar ekinden önce olumsuzluk eki
getirilerek yapılır.
Okumamak, yazmama,
seslenmeyiş...
Bu
kelimeler tek başlarına (eksiz) kullanıldıklarında mastar eki vurguludur.
Okumak, yazma, danışma,
sesleniş...
Eğer
“-mE” ile yapılan isim-fiillerde bu ek vurgusuz, bundan önceki hece vurgulu okunursa yanlış anlaşılma olur:
Olumsuz emir çekimi zannedilir.
Danışma fiilimsi danışma olumsuz emir
Kaynaşma fiilimsi kaynaşma olumsuz emir
Dikkat:
“-me” eki olumsuzluk ekiyle karıştırılmasın.
Kimi
isim-fiiller kalıcı nesne, yer, iş veya kavram adı olabilirler. Bu durumda
artık isim-fiil olarak kullanılmazlar. Bunlar olumsuzluk eki de alamazlar.
Dondurma, danışma, kavurma,
kızartma...;
Çakmak, yemek, ekmek...;
Alış veriş, gösteriş,
direniş...
“-mE”
ekiyle türeyen mastarlardan bazıları sıfat olarak kullanılabilir.
Süzme bal, asma köprü,
yapma çiçek...
2. Sıfat-fiiller
(Ortaçlar)
Fiil kök veya gövdelerinden yapım ekleriyle
yapılmış sıfatlardır.
Tanı-→tanıdık (adam) kırıl-→kırılası
(eller)...
“-En, -Esİ, -mEz, -or, -dİk, -EcEk,
-mİş” ekleriyle türetilirler
Sıfat görevinde kullanılırlar. Niteleme sıfatı
sayılırlar.
gelen araba, öpülesi el,
dönülmez yol, koşar adım, tanıdık yüz, gelecek zaman, olmuş iş...
Daha sonra isimleşebilirler. İsimleştikleri
zaman cümlede isim gibi kullanılırlar.
Gelenler kimdi? özne
Tanıdıklarımıza
rastlayamadık. Dolaylı tüml.
Aldıkları eke göre çeşitlere ayrılırlar:
Geçmiş zaman ortaçları
“-dİk ve -mİş” ekleriyle yapılır.
Nesne ve kavramların geçmişte ortaya çıkan
niteliklerini bildirirler.
Koca şehirde bir tek
tanıdık yok.
Aramadık yer bırakmadık.
Bugüne kadar görülmemiş bir
haksızlık var ortada.
Pişmiş aşa su katmak.
Gelecek zaman ortaçları
“-Esİ ve -EcEk ” ekleriyle yapılır.
Nesne ve kavramların gelecekte ortaya çıkacak
olan niteliklerini bildirirler.
Kırılası eller hep zalimin
yanında.
Memleketin o kadar çok
görülesi güzellikleri var ki...
Daha yapılacak çok iş var.
Çözülemeyecek bir sorun
yoktur.
Geniş zaman ortaçları
“-En, -mez, -or” ekleriyle
türetilirler
Dönülmez akşamın
ufkundayız, vakit çok geç
Koşar adım eve gitti.
Hep bilinen şeylerden
bahsetti durdu.
İşe erken başlayan erken
verim alır.
Gelen adayların kaydını
yapıyorlar. (şimdi gelen)
Akan kanı durdurmalı önce (her zaman akan)
Kaçan mahkûmları
yakalamışlar. (kaçmış
olan)
Belirtme Ortaçları
“-dik ve –ecek” eklerinden sonra iyelik eki
getirilerek yapılır.
Okuduğum son kitap
Okuyacağım ilk kitap
Yapacağımız işler
Yapılacakları belirledim
Geleceği varsa göreceği de
var.
Diktiğimiz fidanlar meyve
vermeye başlamış.
Dikkat: Bu eklerden “-mEz, -or, -dİk,
-EcEk, -mİş” ekleri fiil çekim eki olarak da kullanılmaktadır. Zaten fiil çekim
eki olan bu ekler zamana bağlı olarak sonradan sıfat yapmışlardır. Sıfat yaptıkları durumda artık çekim eki
değildirler.
Bu konu uzun süre
tartışılacak (çekimli
fiil)
Uzun süre tartışılacak bir
konu bulduk. (ortaç)
3. Zarf-fiiller
(Ulaçlar)
Fiillerden türetilen ve zarf tümleci olarak
kullanılan kelime veya kelimelerdir.
Ulaçlar yapım ekleriyle türetilir.
İsim görevinde kullanılmazlar.
Çeşitleri şunlardır.
a.Bağlama
Ulacı
“-İp” ekiyle türetilir.
Bu ek genellikle “ve” bağlacının yerini tutar.
“-İp” ekinin getirildiği fiille onun bağlanmış
olduğu fiilin öznesi ve zamanı aynıdır.
Telefon edip hâlini
hatırını sordum.← Telefon ettim ve hâlini hatırını sordum
Bu ulacın tekrarlanması fiilin sıkça yapıldığını
gösterir:
Gidip gidip komşuları
rahatsız ediyor.
Bakıp bakıp gülüyor.
b. Durum
Ulaçları
“-erek, -e..., -e, -meden, -meksizin, -cesine”
ekleriyle yapılır.
Fiilin nasıllığını bildirir.
Sınıfa gülerek girdi.
Olayı adeta yeniden
yaşıyormuşçasına anlattı.
Gece karanlık sokaklarda
düşe kalka ilerlediler.
Dinlene dinlene gittiler.
Gürültüye aldırmadan işiyle
meşgul oluyordu.
Hiç dinlenmeksizin yedi
saat yürüdüm.
Her şeyi bilircesine
konuşuyordu.
c. Zaman
Ulaçları
“-İncE, -dİkçE, -dİğİndE, -ken, -mEdEn, -or,
-mEz” ekleriyle yapılır.
Bu ulaçlar fiilin zamanını bildirir.
Gülünce gözlerinin içi
gülüyor.
Canım sıkıldıkça şiir
okurum.
Kar yağınca herkes
sokaklara döküldü.
İlk okuduğumda iyi
anlayamamıştım.
Uyurken hep sayıklar.
Gün ağarırken düştük tarla
yollarına.
Uyumadan önce de yarım saat
kitap okunabilir.
Gelir gelmez seni sordu.
d.
Başlama Ulaçları
“-Elİ” ekiyle türetilir ve sonraki fiilin
başlangıcını bildirir.
Buraya geleli çocuğa bir
hâller oldu.
Seni tanıyalı hayatım
değişti.
e.
Nedenlik Ulaçları
“-dİğİ, -EcEğİ” ekleriyle türetilir ve “-dEn
dolayı, için, -dEn ötürü” edatlarıyla birlikte kullanılır.
Çok yalnızlık çektiğinden
(dolayı) buralarda kalmak istemiyor.
Sizden ayrılacağı için
üzülüyor.
f.
Bitirme Ulaçları
“-EnE, -İncEyE, -EsİyE” ekleriyle türetilir ve
“değin, dek ve kadar” edatlarıyla birlikte kullanılır.
Sonraki fiilin bitimini gösterir.
Sen gelene kadar biz burada
bekleyeceğiz.
Yollar açılıncaya kadar
bekledik.
Öldüresiye dövdüler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder