30 Mart 2020 Pazartesi

12. SINIF 3. ÜNİTE ŞİİR TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI (2023-2024)


3. ÜNİTE ŞİİR
12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI  (2023-2024)

1. SAF (ÖZ) ŞİİR ANLAYIŞI

 

SAF (ÖZ) ŞİİRİN OLUŞUMU VE TEMSİLCİLERİ

• Cumhuriyet döneminde 1930şlu yıllara kadar memleketçi edebiyat anlayışı edebiyat ve sanat hayatında etkili olmuştur. 1930şlu yıllara doğru memleketçi edebiyata karşı sanatı ön plana alan kıpırdamalar görünmeye başlar. Bu hareketlerin ilki öz şiiri benimseyen sanatçılardır. Bu sanatçılar memleketi anlatan şiirlerden bıkmış, yeni yollar aramaya başlamışlardır.

• Bu şairlerden bazıları Ahmet Haşim, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas, Behçet Necatigil, Asaf Halet Çelebi, Necip Fazıl Kısakürek, Özdemir Asaf, Ziya Osman Saba’dır.

 

SAF (ÖZ) ŞİİRİN ÖZELLİKLERİ

1. Saf şiir, şiirde her türlü ideolojik sapmanın dışında kalarak sadece okuyucuda estetik haz uyandıran şiir yazma eğilimidir.

2. Saf şiir anlayışında estetik tavır ön plandadır. Bu anlayıştaki şairler didaktik bilgiden uzak durup; bir şey öğretmeyi değil, musikiyle ya da musikinin çağrıştırdığı, uyandırdığı imgelerle insanın estetik duyarlılığını doyurmayı amaç edinirler.

3. Disiplinli çalışarak mükemmele varan halis şiir yazma endişesi kendisini hissettirir.

4. Milli edebiyat dönemi şiir hareketleri bu dönemin temelini oluşturur.

5. Şiiri soylu bir sanat olarak kabul eden bu şairlerde düşsel (hayali) ve bireysel yön ağır basar.

6. Şairler için önemli olan iyi ve güzel şiir yazmaktır. Bu anlayışla kendilerine özgü özel imge düzeni oluştururlar.

7. Bu tarz şiirlerde ahenk çok önemlidir. Şiirde iç ahengi yakalamak için söz sanatlarından, rediflerden, kafiye ve ses benzerliklerinden yararlanılmıştır. Şiirde şekil güzelliği aranmaktadır.

8. Şairlerde sembolizm akımının izleri görülür. İşlenen temalar sıradan okurun anlayamayacağı kapalılıktadır.

9. Saf şiir anlayışına sahip şairler şiirde anlama fazla önem vermezler. Anlaşılmak için değil; duyulmak, hissedilmek için şiir yazarlar.

10. Ölüm, aşk, tabiat sevgisi, ruh gibi temalar yoğun olarak işlenir.

11. Biçim olarak hece ölçüsünü kullanmışlar.

12. Sade açık ve anlaşılır bir dil kullanılır.

13. Yapı olarak mükemmeliyet ön plandadır.

14. Temalarda bireysellik belirgindir.

 

SEMBOLİZM (Simgecilik)

1- 19 yy'ın ikinci yarısında ortaya çıkıp 20.yy başlarına kadar sürdü.

2- Parnasizme tepki olarak doğdu

3- Dış dünyanın olduğu gibi yansıtılmasına karşı çıkılır

3-"Şiir, gerçeğin insandaki etkilerini anlatmalıdır; şiirde düşünceye yer yoktur"

4- Sözden ziyade musikiye önem verilir

5- Şiirde anlam kapalı olmalıdır

6- Ağır ve süslü bir dil kullanılmıştır

7- Kötümserlik vardır. İnsanlardan uzaklaşmak, uzak ülkelere kaçmak arzulanır.

8- Ferdi konular işlenir (alaca karanlık üzüntü ve ay ışığı, gün doğumu, gün batımı) 9- Sadece şiir alanında görülür. 10-"Sanat için sanat " anlayışı benimsendi.

 

TÜRK EDEBİYATINDA: Ahmet Haşim, Cenap Şahabettin

 

DÜNYA EDEBİYATINDA: Baudlaire, Verlaine, Mallerme, Rimbaud, Paul Valery, Edgar Allen Poe

 

NECİP FAZIL KISAKÜREK (1904–1983)

• Felsefi şiirin en önemli temsilcilerindendir.

• Bütün şiirlerini heceyle yazmış ve biçime ısrarla bağlı kalmıştır.

• “Ağaç ve Büyük Doğu” dergilerini çıkarmıştır. “Çile “ şairi olarak bilinir.

• Kaldırımlar, Sakarya Türküsü şiirleri meşhurdur.

• Şiirlerinde metafizik ve soyut konulara sıkça yer vermiştir.

• Önceleri dini havadan uzak şiirler yazmış, sonraları ise Allah yolunu anlatmayı amaç edinmiş, sanatı inançlarının sesi haline getirmiştir.

• Şiirlerinde kolay anlaşılan fakat yorum gerektiren söyleyişler vardır.

• Şiirlerinde insanın evrendeki yeri, madde ve ruh meseleleri, insanın içindeki çatışmaları ve metafizik olayları konu olarak ele almıştır.

• ŞİİR: Çile, Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi,

• TİYATRO: Tohum, Bir Adam Yaratmak, Reis Bey

• MAKALE-FIKRA: Çöle İnen Nur, Büyük Doğu’ya Doğru, Çerçeve, İdeologya Örgüsü

• HİKÂYE: Birkaç Hikâye Birkaç Tahlil, Ruh Burkuntusundan Hikâyeler, Hikâyelerim

 

CAHİT SITKI TARANCI (1910-1956)

• Şiirlerinde sürekli bir sıkkınlık, hoşnutsuzluk, bıkkınlık sezilir. Şiir onu hayata bağlayan tek nedendir.

• Şiirlerinde ölüm korkusu, yalnızlık, yaşama bağlılık, zamanın geçiciliği en çok işlediği temalardır.

• Şiirlerinde heceye bağlı kalmakla beraber serbest şiire de karşı çıkmamıştır.

• ŞİİR: Ömrümde Sükût, Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel

• MEKTUP: Ziya’ya Mektuplar

 

AHMET MUHİP DIRANAS (1909–1980)

• Fransız sembolistlerinin sanat anlayışını benimsemiştir.

• Şiirlerinde biçim kurallarına sımsıkı bağlı olduğu görülür.

• Hece ölçüsüne ve kafiyeye sıkı sıkıya bağlıdır. Ölçüdeki durakları kaldırmıştır.

• Şiirlerinde konu olarak Anadolu’yu, memleket manzaralarını, tabiat ve tarih sevgisini işlemiştir.

• Anadolu ağzına özgü söyleyişleri şiirlerinde ilk kullanan da odur.

• Fahriye Abla, Kar, Olvido meşhur şiirlerindendir.

• Destanımsı şiirleri de vardır. (Olvido, Dağlara, Ağrı)

• TİYATRO: Gölgeler, O Böyle İstemezdi

• ŞİİR: Şiirler

 

AHMET HAMDİ TANPINAR (1901 — 1962)

• Şiir, öykü, roman, edebiyat tarihi, makale, deneme alanlarında eserler vermiştir.

• Eserlerinde Doğu-Batı çatışması, rüya, zaman, bilinçaltı kavramları öne çıkar.

• “Ne içindeyim zamanın”,” Bursa’da Zaman” şiirleri meşhurdur.

• Ahmet Haşim’in özellikle de Yahya Kemal’in etkisinde kalmış, sembolizmden etkilenmiştir.

• Romanlarında psikolojik tahlillere önemle eğilen yazarın; kendine has bir üslubu vardır.

• “Beş Şehir” adlı önemli deneme kitabında Ankara, Erzurum, Bursa, Konya ve İstanbul’u anlatmıştır.

• “Huzur” romanı, aşkı, psikolojiyi ve Doğu — Batı karşıtlığını içerir; roman kişilerinin adlarının verildiği dört bölümden oluşur: İhsan, Nuran, Suat ve Mümtaz.

ESERLERİ:

ŞİİR: Bütün Şiirleri

ROMAN: Huzur, Mahur Beste, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Sahnenin Dışındakiler, Aynadaki Kadın

ÖYKÜ: Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Yaz Yağmuru

DENEME: Beş Şehir, Yaşadığım Gibi

MAKALE- İNCELEME: XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Edebiyat Üzerine Makaleler, Yahya Kemal

 

YEDİ MEŞALECİLER (1928) . CeZVeSi YaMuK

• Türkiye’de Cumhuriyet döneminde “sanat sanat içindir” deyip öz şiir anlayışını benimseyen ilk grup YEDİ MEŞALECİLERDİR. Bunlara göre şiir hiçbir fikir ve ideolojinin hizmetinde kullanılamaz. Gerçek şiir, sanat için yazılan, samimi ve yenilik dolu olan şiirdir.

• Şiirlerini Yedi Meşale adlı bir kitapta toplayan Muammer Lütfi, Sabri Esat Siyavuşgil, Yaşar Nabi Nayır, Vasfi Mahir Kocatürk, Cevdet Kudret, Ziya Osman Saba ve Kenan Hulusi Koray adlı gençlerin oluşturduğu bir harekettir. Bu sanatçılar eserlerini Meşale adlı bir dergide yayınlıyor ve bunlara Ahmet Haşim de yazılar gönderiyordu. Bu grup artık Ayşe, Fatma edebiyatından bıktıklarını ilan ediyor ve ne olduğu çok da açık seçik belirtilmeyen ancak Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati şiir anlayışlarına yakın duran ve bunların devamı olduğunu gösteren şiirler yazıyorlardı.

 

• YEDİ MEŞALECİLERİN ÖZELLİKLERİ

1. Yedi Meşaleciler yeni bir edebiyat farklı bir şiir oluşturmak gayesiyle bir araya geldiler.

2. Beş Hececileri eleştirdiler, onlara karşı çıktılar.

3. Bu topluluk ilkelerini samimilik, içtenlik, canlılık ve devamlı yenilik şeklinde açıklamıştır. Fransız edebiyatını örnek alacaklarını bildirdiler.

4. Bu topluluk Türk şiirine herhangi bir yenilik getirememiştir.

5. Bunların çoğu zamanla şiiri bırakarak başka alanlara geçmişler.

6. Ziya Osman dışında aralarından güçlü bir şair de çıkmamıştır.

 

ZİYA OSMAN SABA (1910–1957)

• Şiirlerinde çocukluk özlemi, anılara düşkünlük, ev ve aile sevgisi, yoksul yaşamlara karşı utanç ve acıma, Allah’a kulluk, kadere boyun eğme, küçük mutluluklara yetinme ve ölüm gibi konuları işlemiştir.

• Hece ölçüsünü kullanmakla birlikte 1940’tan sonra serbest şiir yazmaya başladı.

• Dili gayet sade ve açıktır.

• ŞİİR: Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman, Nefes Almak

• HİKAYE: Mesut İnsan Fotoğrafhanesi

 

2. SERBEST NAZIM VE TOPLUMCU GERÇEKÇİ ŞİİR SERBEST MÜSTEZAT

1. Bu nazım şeklinde uzun, kısa, çok kısa dizeler bazen düzenli, bazen de düzensiz olarak tekrarlanırlar.

2. Kısa mısraların ölçüsü, şiirin ölçüsünün bir parçasıdır.

3. Kafiye düzeni belirli bir kurala bağlı değildir.

4. Aruz ölçüsüyle yazılır.

5. Sembolizmin yaygın olduğu bir dönemde Fransa’da ortaya çıkan bir şiir şeklidir.

6. Edebiyatımızda özellikle Servet-i Fünun ve Fecr-i Âti şairlerinin kullandığı bir nazım şeklidir.

7. Serbest müstezat Tevfik Fikret, Ahmet Haşim ve Cenap Şahabettin tarafından çok kullanılmıştır.

8. Bu nazım biçiminde düşünceler, dizeden dizeye atlayarak devam eder.

9. Nazım, giderek nesre yaklaşmış olur.

10. Serbest müstezat, serbest nazıma geçişi sağlamıştır.

 

SERBEST NAZIM

Serbest nazım, serbest şiir, özgür nazım adlarıyla nitelenen ve şiirden ölçü, uyak gibi bağları atan bu akımın başlatıcısı Nazım Hikmet’tir. Ondan önce de bu yolda denemeler yapılmıştır, edebiyatımızda serbest nazmı ilk kullanan Cenap Şehabettin olmuştur. Daha sonra Tevfik Fikret serbest müstezatı alabildiğine geliştirerek şiiri düzyazıya yaklaştırmış, Ahmet Haşim dizeyi kırarak serbest söyleyişe ulaşmak istemiştir. Ama böylesi denemeler, aruz kalıplarıyla oynayarak gerçekleştirilmiştir.

Başlangıçta Milli Edebiyat akımı etkisinde heceyle şiirler yazan nazım Hikmet ise Anadolu’ya gidişiyle(1921) başlayan ve Moskova’daki öğrenim yıllarında ilkeleri belirginleşen yeni bir şiir anlayışıyla, ölçüsüzlüğü (vezinsizliği) düşünemeyen Türk şiirini kökten değiştirmiş fakat ölçüyü atmakla birlikte uyağı boşlamamıştır. Ama bu, alışılmışın dışında, geleneğin, Divan şiirinin birikimlerinden yararlanan yeni bir uyak anlayışıdır.

Serbest şiir anlayışı, biçimi boşlamak, önemsememek olarak alınmamalıdır. Boşlanan, önemsenmeyen, şiiri birtakım kalıplara sıkıştırıp özü biçimin buyruğuna sokan kurallardır.

Klasik nazımda ölçü, uyak ve belli nazım biçimleri, ozanın söyleyişini sınırlayan bağlardı. Düşüncenin ya da anlatılan olayın bu bağlarla uzlaşma olanağı kıttı. Sözgelimi, çok kısa söylenmesi gereken bir sözü, kullanılan ölçünün uzunluğuna uydurmak zorunluluğu vardı. Ya da uzun bir düşünceyi, ölçüye ve nazım biçimine sığdırmak için kırpmak gerekiyordu. Özgür nazım, ozanı işte bu türlü zorlamalardan; anlatımı ölçü, uyak ve biçim hatırı için gereksiz sözcüklerle doldurmadan ya da gerekli sözleri kırpmalardan kurtarmıştır. O kadar ki, klasik nazma uygulama olanağı bulunmayan birtakım söyleyiş biçimleri ancak özgür nazımla gerçekleşebilmiştir. Sözgelimi, çok dalgalı bir denizde dalgaların üstünde inip çıkan bir kayığın gittikçe gözden kaybolması( belki uzaklaşması, belki batması) olayı anlatan sözcüklerin de gittikçe kısalmasıyla verilmiştir:

Çıkıyor kayık

iniyor kayık… Çıkıyor ka

iniyor ka… Çık… in… çık… (Nazım Hikmet, Bahr-i Hazer)

SERBEST NAZMIN ÖZELLİKLERİ:

1. Ölçüsüz (vezinsiz) nazımdır.

2. Dizelerdeki hecelerin sayıları, uzunluk ve kısalıkları belli bir düzene ve belli bir kalıba göre sıralanmaz.

3. Şair, eğer isterse uyak kullanabilir, isterse hiç kullanmaz. İsterse manzumeyi birtakım bentlere ayırabilir, isterse hiç ayırmaz.

4. Burada gözden uzak tutulmaması gereken nokta, serbest nazmın ayırıcı niteliğinin ölçüsüz oluşudur.

5. Ahenk ses ve kelime tekrarlarıyla sağlanabilir.

ÖRNEK:

Taranta Babu, yaşamak ne güzel şey... Anlıyarak bir usta kitap gibi bir sevda şarkısı gibi duyup bir çocuk gibi şaşarak yaşamak… Yaşamak: Birer birer ve hep beraber ipekli bir kumaş dokur gibi... Hep bir ağızdan sevinçli bir destan okur gibi yaşamak… (Nazım Hikmet- Taranta Babu’ya Mektuplar)

 

TOPLUMCU ŞİİR (TOPLUMSAL GERÇEKÇİLİK)

Yirminci yüzyılın başlarında, neredeyse tüm dünyada eşzamanlı olarak gelişen siyasal ve toplumsal hareketlere bağlı olarak yeni bir edebiyat akımı doğdu. Toplumsal gerçekçilik ya da sosyalist gerçekçilik adı verilen bu akım; şiirden, edebiyatın ve sanatın her alanına kadar geniş bir yelpazede etkisini gösterdi. Emekçilerin sorunlarını, emek-sermaye çelişkisini ve yaşamsal kaygılarını konu alan bu akım, “toplum için sanat” görüşünü temsil ediyordu. Bu akım için, bir bakıma sosyolojik karakterli bir edebiyat akımı dersek, yanılmayız.

ÖZELLİKLERİ:

1. Serbest nazım özellikleri taşır.

2. İdeolojik içerikli bir şiirdir. Şiirde savunulan bir görüş vardır.

3. O güne kadar görülmemiş, denenmemiş bir görsellik, karmaşık biçimli teknikler barındıran bir şiirdir.

4. Halk ve divan şiirinden özellikle Rus şair Mayakovski’den yararlanılmıştır.

5. Materyalist ve Marksist bir dünya görüşü üzerinde temellendirilmiştir.

6. Gelecekçilik (fütürizm) akımından etkilenmişlerdir.

7. Söylev üslubundan yararlanmıştır.

8. Bu şiirler geniş kitlelere hitap etmek ve onları harekete geçirmek amacıyla yazılmıştır.

9. Toplum için sanat anlayışı vardır.

10. Emekçilerin sorunları, köycülük, halkçılık, insan, toplum ve üretim ilişkileri gibi temalar işlenir.

11. Sanat her türlü dinsel ve töresel bağlardan kurtulmalıdır.

12. Dil, alıcıyı harekete geçirme işlevinde kullanılmıştır.

13. Nazım Hikmet, Beşir Fuat, Hasan İzzettin Dinamo, Abdullah Cevdet, Ercüment Behzat Lav, Şevket Süreyya Aydemir, Vedat Nedim Tör bu edebiyat anlayışının öncüleridir.

 

NAZIM HİKMET (1902–1963)

• 1902’de Selanik’te doğdu. Heybeliada Harbiye Mektebi’ni bitirdi. Aydınlık Gazetesi’nde yayınlanan yazı ve şiirleri nedeniyle 15 yıl hapsi istenince Moskova’ya kaçtı. 1928’de çıkarılan Af Kanunu’ndan yararlanıp tekrar yurda döndü. Resimli Ay Dergisi’nde çalışmaya başladı. 1932’de yeniden 4 yıl hapse mahkûm oldu. Bu kez, Cumhuriyet’in 10. Yılı nedeniyle çıkarılan aftan yararlandı. Gazetecilik yaptı, film stüdyolarında çalıştı. 1938’de Harp Okulu’ndaki aramalarda ele geçen şiir ve kitapları nedeniyle "orduyu kışkırtmakla" suçlandı ve 28 yıl 4 aya hüküm giydi. Çankırı ve Bursa cezaevlerinde yattı. 1950’de özgürlüğüne kavuştu. Askere alınması kararı çıkınca tekrar Moskova’ya kaçtı. 25 Temmuz 1951’de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldı. O da Polonya uyruğuna geçti. 1963’te öldü. Moskova’da toprağa verildi. Orada yatıyor.

• Divan ve halk şiiri söyleyişlerinden de yararlandı.

• Hece vezninden ayrılarak Türkçenin ses özellikleri ile armoni oluşturan serbest vezni benimsedi.

• Serbest nazım, serbest şiir, özgür koşuk adlarıyla nitelenen akımın başlatıcısıdır.

• Ona göre şiirde asıl önemli olan öz’dür. Biçim öze uydurulmalı, özü bir kat daha belirgin kılmalıdır.

• Moskova’dayken tanıdığı gelecekçilik (fütürizm) akımından etkilenerek yazdığı şiirlerinde ölçüyü atmakla birlikte uyağı boşlamaz.

• Şiir, roman, öykü, tiyatro masal, mektup gibi türlerde eser vermiştir.

ŞİİR: Memleketimden İnsan Manzaraları, 835 Satır, Sesini Kaybeden Şehir, Benerci Kendini Niçin Öldürdü,

Taranta-Babu'ya Mektuplar, Şeyh Bedreddin Destanı, Kurtuluş Savaşı Destanı

 

3. MİLLİ EDEBİYAT ZEVK VE ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞİİR

 

MİLLİ EDEBİYAT ZEVK VE ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞİİRİN ÖZELLİKLERİ

1. Kurtuluş Savaşı’nın etkilerinin sürdüğü dönemde ortaya çıkmış, dünyadaki milliyetçilik akımından etkilenmiştir.

2. Milliyetçi bir yapısının olması nedeniyle Türk diline büyük önem verilmiştir. Yabancı sözcükler yerine mümkün olduğunca Türkçe karşılıkları kullanılmıştır

3. Yabancı dillerin dil kuralları terk edilmiştir.

4. Sözcükler ilk anlamlarıyla kullanılmış, sade bir dil tercih edilmiştir.

5. Halk şiiri nazım şekillerinden yararlanılmıştır.

6. Şiirde ahenk, hece vezni ve uyakla sağlanmıştır.

7. Millî hisler ön plândadır. Memleket sevgisi, kurtuluş savaşı, tarih, kahramanlık gibi temalar işlenmiştir.

8. Şiirlerde halk arasından seçilmiş sıradan insanlar vardır.

9. Şairler şiirlerini, Kültür Haftası, Hisar, Çınaraltı gibi dergilerde yayımlamışlardır.

10. Başlıca şairleri Ahmet Kutsi Tecer, Orhan Şaik Gökyay, Arif Nihat Asya, Kemalettin Kamu, Zeki Ömer Defne ve Beş Hececiler (Faruk Nafiz Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Orhan Seyfi Orhon)

 

AHMET KUTSİ TECER (1901- 1967)

• Faruk Nafiz’in etkisi altında kalmış, önceleri bireysel şiir yazarken sonraları memleket ile ilgili şiirler yazmıştır.

• Folklorun ve âşık tarzı söyleyişin en önemli destekleyicilerindendir.

• Avrupai şiir anlayışından, âşık tarzı söyleyişe yönelmiştir.

• Halk edebiyatı üzerine araştırmaları önemlidir.

• Edebiyatımıza Âşık Veysel'i kazandırmıştır.

• Tiyatro eserlerinde köy ve şehir folkloru yanında orta oyunu tekniğini de kullanmıştır

• ŞİİR: Şiirler

• OYUN: Koçyiğit Köroğlu, Köşebaşı, Satılık Ev, Bir Pazar Günü

 

 

ORHAN ŞAİK GÖKYAY (1902–1994)

• Edebiyat tarihimiz ile ilgili araştırmalarıyla, özellikle Dede Korkut Masallarını yalınlaştırması ile dikkat çekti.

• 1940'lardan sonra edebiyat tarihi, folklor ve halk edebiyatı araştırmalarına yöneldi.

• Kendi şiirlerini kitap olarak yayınlamadı.

• Bu Vatan Kimin şiiriyle ün kazandı.

• ŞİİR: Birkaç Şiir

• ELEŞTİRİ-İNCELEME: Destursuz Bağa Girenler, Dede Korkut

 

ARİF NİHAT ASYA (1904— 1975)

• “Bayrak Şairi” olarak bilinir.

• Dini ve milli duyguları, kahramanlıkları sade bir dille şiirleştirmiştir.

• Rubai türünün son ustalarındandır.

BAŞLICA ESERLERİ:

• ŞİİR: Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor, Kökler ve Dallar, Dualar ve Aminler

 

KEMALETTİN KAMU (1901-1948)

• Vatan sevgisini, aşk, gurbet ve doğa sevgisini işlediği şiirleriyle tanınır.

• “Bingöl Çobanları” adlı pastoral şiiri oldukça ünlüdür.

ESERLERİ

ŞİİR: Gurbet, Bingöl Çobanları

 

 

ZEKİ ÖMER DEFNE (1903-1992)

• Anadolu'yu şiirlerinin ana teması olarak aldı.

• Yurt güzellemeleriyle tanındı. Yazdığı yurt güzellemeleri şiirlerinde Erzurum, Eğin, Ilgaz, Isparta, Bursa, İstanbul, Konya illerini çeşitli özellikleriyle tanıttı.

• ŞİİR: Denizden Çalınmış Ülke, Sessiz Nehir, Kardelenler

 

BEŞ HECECİLER

• Milli edebiyat akımından etkilenmiş ve şiirlerinde hece veznini kullanmışlardır.

• İlk şiirlerinde aruz veznini kullanmışlar daha sonra heceye geçmişlerdir.

• Halk şiiri geleneğinden faydalanmışlardır.

• Şiirde sade ve özentisiz olmayı ve süsten uzak olmayı tercih etmişlerdir.

• Şiirde memleket sevgisi, yurdun güzellikleri, kahramanlıklar ve yiğitlik gibi temaları işlemişlerdir.

• Beş hececiler şu sanatçılardan oluşmuştur: Faruk Nafiz Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Orhan Seyfi Orhon (FEYHO)

 

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL (1898–1973)

• Beş hececilerin en güçlü temsilcisidir.

• Anadolu’yu gerçek anlamda şiire konu edinen ilk sanatçımızdır.

• Şiirlerinde Anadolu’yu ve memleket sevgisini anlatır. Anadolu’yu karış karış gezerek tanığı dönemdeki şiirlerinde derin bir memleket sevgisi görülür.

• Söz sanatlarına yer veren güçlü bir üslubu vardır.

• Nesir alanında da önemli eserler vermiştir. Tiyatroları da oldukça başarılıdır

• Han Duvarları, Çoban Çeşmesi ve Sanat şiirleri meşhurdur.

• ŞİİR: Han Duvarları (Anadolu’ya yönelişi en güzel şekilde ortaya koyan şiirleri) , Dinle Neyden,

Çoban Çeşmesi, Gönülden Gönüle, Bir Ömür Böyle Geçti, Elimle Seçtiklerim, Heyecan ve Sükûn

• OYUN: Özyurt, Canavar, Akın, Kahraman

 

ENİS BEHİÇ KORYÜREK (1892 - 1949)

• Türk denizciliğinin destanlaşan şairi olarak bilinir.

• Eski Korsan Hikâyeleri adlı eseriyle meşhur oldu.

ŞİİR: Güneşin Ölümü, Varidat-ı Süleyman, Miras

HATIRA Geçsin günler, haftalar, Aylar, mevsimler, yıllar... Zaman sanki bir rüzgâr Ve bir su gibi aksın...

Sen gözlerimde bir renk Kulaklarımda bir ses Ve içimde bir nefes Olarak kalacaksın... Enis Behiç Koryürek

 

YUSUF ZİYA ORTAÇ (1895–1967)

• Mizah türünde şiir ve yazılarıyla tanınmıştır.

• Akbaba adlı mizah dergisini Orhan Seyfi ile beraber çıkarmıştır.

• ŞİİR: Akından Akına, Cenk Ufukları, Bir Rüzgâr Esti, Yanardağ, Âşıklar Yolu

• OYUN: Binnaz (Lale devrindeki tarihi bir olayı anlatır. )

 

HALİT FAHRİ OZANSOY (1891 - 1971)

• “Aruza Veda” adlı şiiriyle aruz ölçüsünü bırakıp heceye yönelmiştir.

ŞİİR: Rüya, Cenk Duyguları

ANI: Edebiyatçılar Geçiyor

 

ORHAN SEYFİ ORHON (1890 - 1972)

• Fırtına ve Kar ile tanınmış, Peri Kızı ile Çoban adlı güzel bir manzum masal kaleme almıştır.

ŞİİR: Fırtına ve Kar, Gönülden Sesler, Peri Kızı ile Çoban Hikâyesi

 

4. GARİP HAREKETİ (I. YENİ) (1940–1954)

 

1. Garipçiler: Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat Horozcu’nun oluşturduğu bir topluluktur. OMO

2. 1940'ta Garipçiler adıyla çıkan topluluğun ortaya koyduğu bir sanat anlayışıdır.

3. Şiirde her türlü kurala ve belirli kalıplara karşı çıkmışlardır.

4. Şiirde ölçü, kafiye ve dörtlüğe karşı çıkmışlardır. Serbest nazımla yazmışlardır.

5. Şiirde şairaneliği, mecazlı söyleyiş ve sanatları kabul etmediler.

6. Süslü, sanatlı dile karşı çıkıp halkın konuştuğu dili kullandılar.

7. Şiirin duygudan çok akla yakın olduğunu savundular.

8. Sürrealizm akımından etkilendiler.

9. Sıradan insanların problemleri, yaşama sevinci ve hayattaki bazı gariplikler gibi konuları işlediler.

10. Gelenekten kopmak, espriden, şaşırtmacalardan yararlanmak gerektiğini savundular.

 

SÜRREALİZM (Gerçeküstücülük)

1-20.yy’ın ilk yarısında doğdu

2-Freud'un "psikanaliz" yöntemi temel alınır

3-İnsanın asıl kişiliğinin bilinçaltında olduğu savunulur

4-Dünyaya mizahi gözle bakarlar.

5-Şiirin konusunu olağanüstülükler, rüyalar ve rastlantılar oluşturur.

6- Gelenek, ahlaki değerler, edep kuralları hiçe sayılmış.

7- Noktalama işaretleri kullanılmaz

8- Şiirdeki kurallar terk edilmiştir 9- Kelimeler mantıksal bir sırayla dizilmeyebilir. 10- Otomatik yazıya inanılır.

Dünya edebiyatındaki temsilcileri: Breton Aragon, Eluart

Türk edebiyatındaki temsilcileri: Garipçiler(1.Yeni) ve 2. yeniciler

 

ORHAN VELİ KANIK (1914–1950)

• 1914'te arkadaşlarıyla birlikte yayımladıkları Garip adlı şiir kitabı ve yazdığı önsözle garip akımının kurucusu olmuştur.

• 1944 yılında “Yaprak” dergisini çıkarmıştır.

• La Fonten’in fabllarını çevirmiş, Nasrettin Hoca fıkralarını şiirleştirmiştir.

• ŞİİR: Garip, Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi, Karşı

 

OKTAY RIFAT HOROZCU (1914–1988)

• Perçemli Sokak adlı kitabıyla birlikte şiir anlayışında büyük değişiklik olmuş soyut şiire kaymıştır.

• Şiir: Yaşayıp Ölmek, Aşk ve Avarelik Üzerine Şiirler, Güzelleme, Karga İle Tilki, Aşk Merdiveni, Perçemli Sokak

 

 

MELİH CEVDET ANDAY (1915–2002)

• Fıkra, makale, gezi, roman, tiyatro ve şiir yazmıştır. Çeviriler de yapmıştır.

• ŞİİR: Rahatı Kaçan Ağaç, Telgrafhane, Yan yana

 

 

5.GARİP DIŞINDA YENİLİĞİ SÜRDÜREN ŞİİR

• Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil, Attila İlhan, Cahit Külebi , Ahmet Oktay, Erdem Beyazıt, Cahit Zarifoğlu ve Hilmi Yavuz gibi şairler garip, ikinci yeni gibi topluluklara katılmamışlardır.

• Görüş ve ideolojilerini şiirlerine temel yapmamışlardır.

• Şiirlerinde yeni bir dil, üslup ve bakış açısı aramışlardır.

• Kendi tarzlarını yenileme ve değiştirme ihtiyacı hissetmişlerdir.

 

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA ( 1914–2008)

• İlk şiirlerinde mistik ve metafizik ağırlıklı şiirler yazarken sonraları, maddeci bir dünya görüşüne yönelmeye başlamıştır. Mecazlı felsefi bir şiir tarzını tercih etmiştir.

• Serbest şiir yanında ölçülü ahenkli kafiyeli şiirler de yazmıştır.

• Şiirlerinde öztürkçe kelimeler yanında kendi türettiği kelimeleri de kullanır.

• “Türkçem benim ses bayrağım” sözü ona aittir.

• Şiirlerinin kimisi oldukça açık ve yalın kimisi de sembollerle yüklüdür.

• 100’ün üzerinde eseriyle edebiyatımızın en üretken şairlerindendir.

• ŞİİR: Çocuk ve Allah, Havaya Çizilen Dünya, Dört Kanatlı Kuş, Çakırın Destanı, Üç Şehitler Destanı

 

BEHÇET NECATİGİL (1916–1979)

• İçe dönük bir kişiliğe sahip olmasına rağmen, şiirlerinde kendi evinden başlayarak diğer evleri, sokağı, çevreyi, dış dünyayı ve toplumu, sorunlarıyla kavramaya, irdelemeye yönelmiş, algılamaya çalışmıştır.

• Şiirlerinde duygudan çok düşünce ve sembol vardır. Bu yönüyle Garipçilerden ayrılır.

• İlk şiirlerinde biçim, kafiye ve ölçü vardır. Söz sanatlarına fazlaca yer vermiştir. (Kapalı Çarşı)

• Sonraki şiirlerinde biçimsel özgürlük, gözlemler ve yaşadıkları ön plana çıkmıştır. (Çevre)

ŞİİR: Kapalı Çarşı, Çevre, Evler, Eski Toprak, Arada, Dar Çağ, Sevgilerde

DÜZYAZI: Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü, Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü

 

CAHİT KÜLEBI (1917— 1997)

• “Hikaye” şiiriyle tanınmış ve sevilmiştir.

• Âşık edebiyatı geleneğinden beslendiği ve Anadolu’yu anlattığı kendine has bir şiir cizgisi vardır.

• Yurt ve doğa sevgisi, aşk, Kurtuluş Savaşı, yalnızlık başlıca konularıdır.

• Gerçekçi romantizm akımının öncüsü olmuştur.

• Memleketçi bir şairdir.

ŞİİR: Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda, Adamın Biri, Rüzgâr, Yeşeren Otlar, Türk Mavisi

 

 

HİLMİ YAVUZ (1936- … )

• Çağdaşlıkla gelenekçiliği kaynaştırdı.

• İkinci yeninin etkisinde imgeci şiirler yazdı.

• İslamiyet’ten yararlanarak kendine özgü bir sözcük dağarcığı geliştirdi.

• Halen Zaman gazetesinde köşe yazarlığına ve Bilkent Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışmaya devam ediyor.

ŞİİR: Bakış Kuşu, Gizemli Şiirler, Bedreddin Üzerine Şiirler, Akşam Şiirleri,

 

 

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU (1913–1975)

• Ressam, şair ve akademisyendir.

• Halk şiirlerinden yararlandı; kafiye, cinas ve aliterasyonlara yer verdi.

• Türk nakış ve kilim ve oyma sanatlarının desenlerini resimlerinde kullandığı gibi; türkü, ninni, bilmece deyim ve deyişlerini de şiirlerinde kullandı.

• Şiirlerinde ressamlığının etkisi görülür; renkler, sıfatlar…

• Şiirlerinde fikir arayışları ve espri zorlamaları görülür.

ŞİİR: Karadut, Yardan Mektuplar, Dol Kara Bakır Dol, Yaşadığım Aşklar, Tuz

Gezi, deneme, söyleşi: Canım Anadolu, Tezek

 

MAVİ HAREKETİ

• Garip akımının tam tersine, şiirde, sanatlı ve şairane söyleyişi benimserler.

• Atilla İlhan, Ahmet Oktay, Orhan Duru, Ferid Edgü ‘nün Mavi dergisi çevresinde toplanmasıyla oluşmuştur.

• Nazım Hikmetten gelen etkiyle toplumsal gerçekçiliği ortaya attılar.

• Divan şiirinin biçim özelliklerinden ve imgelerinden yararlanırlar.

 

ATTİLA İLHAN (1925-2005)

• Garip ve İkinci Yeni şiirine karşı çıkmıştır.

• Mavi dergisinde Maviciler diye bilinen toplumsal gerçekçilik akımının sözcüsüdür ve kurucusudur.

• Şiirlerinde büyük harf ve noktalama işaretlerini kullanmamıştır.

• Günlük dilin dışında farklı bir söyleyiş üslubu vardır.

• Divan şiiri geleneğinden yararlanmıştır.

• Şiirlerinde karamsarlık, yalnızlık, adalet, özgürlük, aşk gibi temalara yer vermiştir.

• Şiir, roman, senaryo türlerinde eserler vermiştir.

• ŞİİR: Sisler Bulvarı, Yağmur Kaçağı, Ben Sana Mecburum, Elde Var Hüzün

 

AHMET OKTAY (1933 - … )

• Şiirlerinde destansı bir söyleyiş kullandı.

ŞİİR: Yol Üstündeki Semender

 

HİSARCILAR

Kurucuları arasında Munis Faik Ozansoy, İlhan Geçer, Mehmet Çınarlı, Gültekin Samanoğlu gibi isimler yer alır. Bunlardan başka Mustafa Necati Karaer, Mehmet Kaplan, Turgut Özakman, Halide Nusret Zorlutuna, Yavuz Bülent Bakiler, Bekir Sıtkı Erdoğan gibi isimler bu dergide sıkça yazmışlardır. Hisar’da beş yüzü aşkın şair ve yazarın eserleri yayımlanmıştır. Bu kadar kalabalık bir kadronun, belli ilkeler etrafında kenetlenmiş bir topluluk meydana getirmesi gerçekten zordur.

• Bu kadronun ana özelliği hece ölçüsüne ve edebiyatın klasik değerlerine sıcak bakmasıdır.

• 1940 sonrasında GARİP şiirine ilk tepki 1950 yılında çıkmaya başlayan HİSAR dergisi etrafında toplanan bir grup şair tarafından ortaya konmuştur.

• Onlara göre başka ulusları taklit ederek ulusal bir sanat oluşturulamaz.

• Yeni bir sanat oluşturmak için mutlaka eskisini reddetmek gerekmez.

• Yenilik eskisinin içinden doğmalıdır.

• Sanat ideolojinin baskısı altında olmamalı, belli bir dünya görüşünün propagandasını yapmamalıdır.

• Şiir dili öztürkçeci ve tasfiyeci olmamalıdır. Yaşayan dil kullanılmalıdır.

• Hisar şairlerini memleketçi şiirin takipçisi görebiliriz. Geleneği reddeden Garip Akımına ve ideolojik şiire yönelen Nazım Hikmet’e karşı çıkmışlardır.

 

6. İKİNCİ YENİ ŞİİRİ (1954 –1960)

 

1. Türk şiirinde 1950'den sonra Garip akımına ve 1940 kuşağının toplumsal gerçekçi şairlerine tepki olarak doğan, değişik imge, çağrışım ve soyutlamalarla yeni bir söyleyişi amaçlayan şiir akımıdır.

2. Onların Garipçilerle tek ortak yönleri şiirdeki şekil özgürlüğünü sürdürmeleri, ölçü ve kafiyeyi önemsiz görmeleridir.

3. İnsanın bilinçaltına indiler. Doğayı, insanı ve görünümünü kendilerine özgü bir anlayışla verdiler. Bu değerlerle yeni bir söyleyiş yaratmayı hedeflediler. Görünümü, eşyayı, insanı gerçeküstücülerden daha da aşırıya giderek soyutlamışlardır.

4. Şiirin üslubu, konuşma dilinden uzak ve mantık dokusundan arındırılmış olmalıdır. Özgün olmalıdır.

5. Kapalı ve soyut bir anlatım vardır. Konuşma diline sırt çevirmişlerdir.

6. Sözcükler arasındaki anlamsal bağlantıları kopararak yeni görüntüler oluşturma yolunu seçmişlerdir.

7. Tesadüfen seçilmiş kelime veya cümlelerin alt alta sıralanmasıyla şiirin oluşturulduğu intibaını verirler.

8. Genelde cümle yapıları bozuktur. Bir boş vermişlik havası hâkimdir.

9. Şiirde öyküleyici anlatım yolu terk edilmelidir. Çünkü şiir öykü değildir.

10. Şiirde imgeye, hayal gücüne ve duyguya ağırlık verilmelidir.

11. Şiirin belli bir konusu olmayabilir. Şiirin kaynağı duygudur.

12. Ahlaksal değerler, erdem, gerçek ve toplum gibi temel öğeler şiirin amacı olmamalıdır.

13. Şiir yoruma açık olmalıdır. Şiirde hayal (imge) en önemli öğedir. Şiir bir görüntü sanatıdır.

14. Ölçü, kafiye ve biçim unsurlarıyla ahenk sağlamak yerine musiki ve anlatım zenginliği olmalıdır.

15. Karamsarlık, yalnızlık, bunalım sık kullanılan bir temalardandır.

16. Batı'da gerçeküstücülerin (sürrealizm) kullandıkları bilinçaltını harekete geçirme yönteminden faydalanır.

17. Garip şiiri yoksul çoğunluğun yaşama koşullarını ve zevk anlayışını dikkate alırken, II. Yeni daha çok aydın kesimin ve elit tabakanın zevkine hitap eder. Yani aydınlara seslenmektedir.

18. II. Yeni ismini, Muzaffer Erdost 1956 yılındaki “Pazar Postası” dergisinde ilk kez kullanır.

19. En önemli temsilcileri: ECE SÜT İç

Edip Cansever, Cemal Süreya, Ece Ayhan, Sezai Karakoç, Ülkü Tamer, Turgut Uyar, İlhan Berk

NOT:• İlhan Berk, “Anlamazsanız atarsınız, okumazsınız. Şiirden anlamak şiir üstüne söz etmek okuyucunun işi değildir”, der

• Ece Ayhan okuyucuya hakaret eder. ‘Ben bütünüyle bunların beğenilerine, tarih anlayışlarına, görüşlerine karşıyım. Hiçbir bağlantı kurmak niyetinde değilim kendileriyle. Okur akbabaydı, akbabadır hala. “

 

EDİP CANSEVER (1928–1986)

• 1957’de yayınlanan “Yerçekimli Karanfil” ile kendisine özgü bir şiir evreni kurdu.

• Yeniciler içinde en çok ve en uzun dönem şiir yazan şairdir. 30 yıla yakın sürekli şiir yazmış ve yayımlamıştır.

• Yine de II. Yeni içindeki bazı şairler gibi anlamsızlığı savunmadı. Kapalı, anlaşılması güç, yine de anlamdan ayrılmayan bir şiire yöneldi. Yani 2. Yeni içindeki bazı şairler gibi anlamsızlığı savunmamıştır.

• ŞİİR: İkindi Üstü, Dirlik Düzenlik, Yerçekimli Karanfil, Umutsuzlar Parkı, Sonrası Kalır

 

TURGUT UYAR (1927–1985)

• Şiirimizi biçim ve öz bakımından yenileştirmiştir.

• Kapalı, soyut anlatım tarzını benimsemiş, şiirinin çağrışım gücünü zenginleştirmiştir.

• Şiir çizgisini oluşturan unsurlar arasında halk, divan ve Batı edebiyatını sayabiliriz.

• Gerek öz gerekse biçim bakımından sürekli değişen, halk şiirinden divan şiirine geniş bir kültür birikimini değerlendirirken kendisi olabilen bir şiiri geliştirmiştir.

• ŞİİR: Arz-ı Hal, Türkiyem, Dünyanın En Güzel Arabistan’ı, Tütünler Islak

 

İLHAN BERK (1916-2008)

• Şiire vezin ve kafiye ile başlamış olmasına rağmen daha sonra sürekli bir yenilik peşinde koştuğu görülür.

• Şiirlerinde sürekli soyut bir dil aradığı görülür.

• Şiirlerinde cinsellik ve tarih ana temalar arasında yer alır.

• Çeşitli nesneleri, kent, sokak gibi olguları şiirleştirdi.

ŞİİR: Güneşi Yakanların Selamı, Günaydın Yeryüzü, Çivi Yazısı, Türkiye Şarkısı, Galile Denizi

 

CEMAL SÜREYA (1931-1990 )

• İkinci yeniler arasında en fazla tanınmış olanıdır.

• Şairin şiirlerinde dünyayı bir modern ressamın gözleriyle süzmek vardır.

• II. Yenilerin soyut şiirlerine karşı somut şiirler yazmıştır.

• Şiirleri anlam bakımından II. Yenilere göre açık, Toplumculara göre kapalıdır.

• ŞİİR: Üvercinka, Beni Öp Sonra Doğur Beni, Göçebe

 

ECE AYHAN (1931-2002)

• “İkinci Yeni” tanımı yerine “Sivil Şiir”i önerdi ve kullandı.

• İmge ustası olarak değerlendirilir.

• Kentli küçük insan tipini işledi.

• ŞİİR: Bakışsız Bir Kedi Kara, Kınar Hanımın Denizleri, Sivil Şiirler, Ortodokslular

 

ÜLKÜ TAMER (1937- … )

• II. Yeniye akımın ana karakteri oluştuktan sonra dahil olduğu halde kendine özgü imge dünyası ve süssüz, sade söyleyişiyle dikkat çekti.

• Keskin bir ironiyle örülmüş derin acıların ve beşeri trajedilerin dile getirildiği şiirinde 1970’ten sonra toplumsal duyarlıklar öne çıktı.

• Şiir: Soğuk Otların Altında, Gök Onları Yanıltmaz, Virgülün Başından Geçenler

 

7- DİNİ DEĞERLERİ, GELENEĞE DUYARLILIĞI VE METAFİZİK ANLAYIŞI ÖNE ÇIKARAN ŞAİRLER

Türk Edebiyatında özellikle divan ve tekke şairleri tarafından yazılan tasavvufi eserler yüzyıllardır süregelen dinî değerleri, geleneğe duyarlığı ve metafizik anlayışı öne çıkaran bir şiir geleneği oluşturmuştur. Bu gelenek Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatında da devam etmiştir.

 Şairler, geleneksel unsurları modern şiir biçimleri ile sentezlemişlerdir.

*Modern yaşamın birey üzerindeki olumsuz etkileri mistik şairler tarafından sorgulanmıştır.

Sezgicilik ve mistisizm akımlarının etkisiyle metafizik ve dinî konuları ele almışlardır.

 Geleneksel Türk-İslam kültür, sanat ve edebiyat birikimlerinden değişik şekillerde yararlanmışlardır.

Necip Fazıl Kısakürek ve Asaf Hâlet Çelebi Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinde dinî duyarlılıkları şiirine yoğun bir şekilde yansıtan ilk isimlerdir. Özellikle Necip Fazıl mistik şiire gerçek anlamda yön veren isimlerden biri olmuştur.

1960-1980 yılları arasında ise Sezai Karakoç başta olmak üzere Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Ebubekir Eroğlu, İsmet Özel gibi sanatçılar dinî içerikli şiirlere imza atmışlardır

 

MİSTİK ŞİİR NEDİR? ÖZELLİKLERİ

Cumhuriyet Dönemi Türk şiirindeki önemli anlayışlardan biri de mistik şiirdir. Metafizik düşünceleri şiirin merkezine yerleştiren bu anlayış, akıl yoluyla elde edilemeyen bilgileri, kalp ve sezgi yoluyla elde etme yöntemi olarak tarif edilir. Gerçeklik, varlık ve yokluk, din-insan ilişkisi ve öte dünya kavramları mistisizmin tartıştığı konular arasındadır. İnsanın iç dünyasının ihmal edilemez olduğunu savunan bu anlayış, mutlak hakikati güzellik yoluyla aramaktadır. Sezgicilik akımı, Türk edebiyatında Cumhuriyet Dönemi’nde mistik şiirin gelişiminde etkili olmuştur.

 

 

SEZAİ KARAKOÇ (1933-…. )

• Günümüz şiirinde, İslami düşünceyi modern şiirdeki gerçeküstücülükle kaynaştıran; mistisizmden, enbiya-evliya kıssalarından yararlanan, çarpıcı benzetme ve imgelerle, denenmemiş sentezlere ulaşan, bağımsız sayfalar açan bir sanatçıdır.

• Aşkını dile getirdiği “Mona Roza” şiiri meşhurdur.

• Arzuladığı diriliş neslini anlattığı birçok fikir, öykü ve çeviri kitapları yazmıştır.

• Yeni biçim araştırmalarıyla, değişik imgelerle kendine özgü mistik ve İslami içeriğe yer veren eserleriyle kuşağının en iyi şairleri arasına girmeyi başarmıştır.

• Düşüncelerini yeni ve kapalı bir üslupla vermesiyle II. Yeni kabul edilmektedir.

• ŞİİR: Körfez, Şahdamar, Hızırla Kırk Saat, Gül Muştusu, Zamana Adanmış Sözler, Mona Roza

 

CAHİT ZARİFOĞLU (1940-1987)

• Yenilikçi şiirler denemiş, Anadolu insanının acılarını, İslam düşüncesindeki toplumsal mutluluğu dile getirmiştir.

ŞİİR: İşaret Çocukları, Yedi Güzel Adam

MASAL: Yürek Dede ile Padişah

 

ERDEM BEYAZIT (1939-2008)

• İslami duyarlılıkla şiirler kaleme aldı.

• Söylev üslubundan yararlandı.

ŞİİR: Sebep Ey, Risaleler

 

 

8-  İKİNCİ YENİ (1960) SONRASI TOPLUMCU ŞİİR (1960–1980)

İsmet Özel, Nihat Behram, Refik Durbaş, Ataol Behramoğlu, Süreyya Berfe

Özellikler:

1. Şairler kendilerini toplumun sözcüsü olarak görmüşlerdir.

2. Şiirde içeriğe önem vermişlerdir.

3. Ümit, geleceğe inanç gibi temaları işlemişlerdir.

4. Açık anlatıma yöneliş vardır.

5. Şiirde mesajı vurgulamak amacıyla slogan üslubundan yararlanılmıştır.

6. Geleneksel söyleyişten yararlanılmıştır.

 

İSMET ÖZEL (1944- … )

• Halen Bilgi Üniversitesi’nde şiir üzerine dersler vermekte ve Gerçek Hayat dergisinde haftalık, Milli Gazete’de günlük fıkralar yazmaya devam etmektedir.

• Şiirlerinde mistisizm ve batı şiiri geleneğini birleştirmiştir.

• Önceleri sol ve maddeci görüşü savunan İsmet Özel, sonraları Müslüman dünya görüşüne bağlanır.

ŞİİR: Evet İsyan, Geceleyin Bir Koşu, Cellâdıma Gülümserken, Bir Yusuf Masalı …

 

ATAOL BEHRAMOĞLU (1942- … )

ŞİİR: Bir Ermeni General, Bir Gün Mutlaka, Ne Yağmur Ne Şiirler…

 

SÜREYYA BERFE (1943 - … )

ŞİİR: Gün Ola, Savrulan…

 

9. 1980 SONRASI ŞİİR

Haydar Ergülen, Hüseyin Atlansoy

ÖZELLİKLER:

1. Geleneksel şiire bir yöneliş var

2. Yapı ve söyleyiş içerikten önemlidir.

3. Kapalı anlatım var.

4. Şiiri düz yazıya yaklaştırma var.

 

HAYDAR ERGÜLEN (1956 - …)

• Alevi-Bektaşi kaynaklarından yararlanmıştır.

• Şiirlerinde divan şiiri geleneğinin etkisi vardır.

• Bir süredir, Radikal gazetesinde Açık Mektup köşesinde denemeler yazıyor.

• Karşılığını Bulamamış Sorular adlı ilk şiir kitabı 1980 yılında yayımlandı.

ŞİİR: Karşılığını Bulamamış Sorular, Sokak Prensesi, Sırat Şiirleri, Hafız ve Semender

 

HÜSEYİN ATLANSOY (1962- … )

ŞİİR: İntihar İlacı, Balkon Çıkmazında Efendilik Tarihi, Şehir Konuşmaları, İlk Sözler, Kaçak Yolcu…

 

10- CUMHURİYET DÖNEMİ HALK ŞİİRİ

 

• Günümüz halk şairleri konu ve tema bakımından şiiri daha da genişletmişlerdir.

• Şekil bakımından halk şiirinde değişiklik görülmez.

• Toplumu ilgilendiren her türlü tema açık bir anlatımla dile getirilmiştir.

• Âşık Veysel, Abdurrahim Karakoç, Aşık Mahzuni Şerif, Aşık Feymani, Şeref Taşlıova, Karslı Murat Çobanoğlu 20. yy. halk şiirinin başlıca temsilcileridir.

 

ÂŞIK VEYSEL ŞATIROĞLU (1894-1973)

• 25 Ekim 1894’te Sivas’ın Şarkışla ilçesi Sivrialan köyünde dünyaya gelmiştir. 21 Mart 1973’te yine Sivrialan’da yaşamını yitirmiştir. Çocukken çiçek hastalığı yüzünden bir gözünü, daha sonra bir kaza sonucu diğer gözünü kaybetti. Saz çalmayı öğrendi. Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Emrah, Dadaloğlu gibi halk ozanlarından etkilenerek türkü yorumu ve sazda ustalaştı. İki kez evlendi. 7 çocuğu oldu. Ölüm nedeni akciğer kanseridir. Şimdi Şarkışla’da her yıl adına bir şenlik yapılır.

• Anadolu’yu kent kent dolaşıp şiirlerini sazıyla seslendirmiştir.

• Köy Enstitüleri’nde saz ve halk türküleri dersleri vermiştir.

• En güzel şiirlerinden bazılarını ölümünden hemen önce yazmıştır.

• Türkçesi yalındır ve dili ustalıkla kullanmıştır.

• Tekniği gösterişsiz ve nerdeyse kusursuzdur. Şiirlerinde erişilmesi güç anlam zenginliği ve söyleyiş güzelliğine ulaşmıştır.

• Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içedir.

• Şiirlerinde; aşk, özlem, hayat, ölüm, doğa ve yurt sevgisi, birlik ve beraberlik, sosyal sorunlar ve tasavvuf gibi temaları işlemiştir.

• Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de var.

• ŞİİR: Deyişler, Sazımdan Sesler, Dostlar Beni Hatırlasın

 

NEŞET ERTAŞ (1938-2012)

 Neşet Ertaş, 1938 yılında Kırşehir’in Çiçekdağı ilçesinde doğmuş, 25 Eylül 2012 tarihinde vefat etmiştir.

 Abdal müziğinin son temsilcisidir.

 Ünlü Türk ozanı ”Bozkırın Tezenesi” lakabıyla da bilinir. Bu adı ona Yaşar Kemal takmıştır...

Bozlak formunun en önemli ustasıdır.

 Babası Muharrem Ertaş’ı kendisine örnek almış ve

onun yolunu kendine yol bilmiştir.

“Gönül” sözcüğünün geçmediği neredeyse bir tek türküsü yoktur.

 Yoğun yöresel özellikleri ve baskın mahallilik unsurları ile donanmış bu müziği yöresinin dışına çıkarmış, ülke genelinde ve hatta yurt dışında bilinmesini ve tanınmasını sağlamıştı

 Neşet Ertaş'ın sanatı; müziğin özünü, ruhunu kavrayan birinin, hiç bir yapmacıklığa tevessül etmeden, olduğu gibi kendini, kendi özünü ve hissettiklerini saza, söze dökmesidir.

 

Eserleri:

Şiir: Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde, Kendim Ettim Kendim Buldum, Zahidem, Gönül Yarası, Gitme Leylam, Gel Gayrı Gel…

 

ABDURRAHİM KARAKOÇ (1932-2012)

1- Kahramanmaraş yöresi halk şairlerindendir.

2- Şair bir ailede yetişmiştir.

3- Cumhuriyet döneminde âşık tarzı şiir geleneğinin en önemli temsilcilerinden biridir. Onun diğer halk âşıklarından ayrılan yönü müzik unsudur. Saz çalmayan ve şiirlerini ezgili söylemeyen sanatçının birçok şiiri başkaları tarafından bestelenip türkü formatında söylenmiştir.

4- Aşk, gurbet, yergi, vatan, ahlak temalı şiirler yazmıştır.

5- Şiirlerinde mahlas veya adını kullanmamıştır.

6- Yüzün üzerinde şiiri bestelenmiştir, ünlü Mihriban türküsünün sözleri ona aittir.

 

AŞIK FEYMANİ (1942-…)

1- Osmaniye yöresi âşıklarındandır.

2- Yöredeki Karacaoğlan geleneğinden ve türkülü halk hikâyelerinden etkilenmiştir.

3- Osmaniye'de her yıl “Çukurova Âşıklar Bayramı ve Âşık Feymani Şenlikleri” düzenlenmektedir.

4- Ahu Gözlüm adlı şiir kitabı, Kültür Bakanlığının "Halk

5- Şairleri Arası Eser Yarışması"nda mansiyon ödülüne layık görülmüştür.

6- Ahu Gözlüm, Sevgi Şehri, Gönül Sarayı önemli eserlerindendir.

 

   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

12. SINIF 3. ÜNİTE ŞİİR TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI (2023-2024)

3. ÜNİTE ŞİİR 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI    (2023-2024) 1. SAF (ÖZ) ŞİİR ANLAYIŞI   SAF (ÖZ) ŞİİRİN O...