BİYOGRAFİ-OTOBİYOGRAFİ-TEZKİRE
Biyografi (yaşam öyküsü): Herhangi bir sanat, bilim ya da
meslek dalında tanınmış kişilerin hayatlarının anlatıldığı yazılardır.
Hayat hikâyesi veya yaşam öyküsü de
denir. Eski edebiyatımızda bu türe tercüme-i hâl denirdi.
Divan edebiyatında biyografi türüyle benzerlik gösteren eserlere tezkire denir.
Özellikleri:
§ Tanınmış kişilerin çektikleri
sıkıntıları, karşılaştıkları engelleri, başarıya ulaşmada gösterdikleri
gayretleri anlatmaktır. Okuyucunun, topluma örnek olan bu kişileri yakından
tanıma imkânı bulması, bu insanların başarı öykülerinden hareketle kendi
koşullarını en iyi şekilde değerlendirme yolunu seçmesi amaçlanır.
§ Biyografilerde dil göndergesel
işlevde kullanılır.
§ Biyografiler nesnel olmalıdır.
§ Biyografilerde gereksiz ayrıntılara
girilmez.
§ Biyografiler açık, yalın, duru bir
dille yazılır.
§ Biyografilerde daha çok açıklayıcı
anlatıma başvurulur. Konuya göre öyküleyici ve betimleyici anlatımlara da
başvurulabilir.
Otobiyografi
(Öz yaşam öyküsü)
§ Bir düşünürün, bir sanatçının, bir
sporcu ya da tanınmış bir kişinin kendi yaşam öyküsünü anlattığı eserlerdir. Öz
yaşam öyküsü de denir.
§ Kişi, kendi hayatını anlattığından
öznel ifadelere sıkça rastlanır.
§ Otobiyografilerde birinci kişili
anlatım söz konusudur. (… doğdum, öğrenim gördüm, eser yazdım vb.)
§ Otobiyografi ve anı da yazar kendi
yaşamından söz ettiği için ikisi de ben merkezli yazı türüdür.
☝Türk edebiyatında fazla gelişmeyen
bu türün ilk örneği olarak Kâtip Çelebi’nin Mizanü’l-Hak adlı
eserinin “Hatime”si yani “son söz”ü gösterilmektedir.
Otobiyografi ile anı arasındaki fark:
§ Anı türünde yazarın amacı kendi
hayatından ziyade dönemini ve tanık olduğu olayları da anlatmaktır.
Otobiyografide yazar, kendi hayatını anlatmaya yoğunlaşır.
§ İki türün ortak noktası birinci kişi
ağzından anlatılmasıdır.
Biyografi
ve otobiyografi türüyle benzerlik gösteren türler:
Monografi, öz geçmiş/CV, hâl tercümesi ve portre
Monografi (TEK YAZI): Ünlü bir kimsenin yaşamını,
bir yazarın, sanatçının yaşamını ve yapıtlarını ya da herhangi bir alanda tek
bir konuyu ele alan ve onu özgün bir görüşle inceleyen uzunca inceleme
yazısıdır. Monografiler bir kişi, yer, eser, olay, konu hakkında yazılabilir.
Öz geçmiş / CV: İş başvurusunda bulunan veya işe
alınmak istenen adayın geçmişe dönük (özgeçmiş) tecrübelerini, akademik
bilgilerini ve iletişim bilgilerini sunum yapan yazılı belgedir. Öz geçmiş,
çoğunlukla bir iş başvurusunda, kişinin kendini tanıtmak için başvuru yaptığı
kurum ya da kuruluşa verilmek üzere yazılır.
Hâl tercümesi: Osmanlı Dönemi’nde yazılan, daha
çok öz geçmiş özelliği gösteren eserlerdir.
Portre: Bir kişiyi ayırt edici yönleriyle
tanıtmayı amaçlayan yazılardır. Kişiyi yalnızca dış görünüşüyle yansıtan
portreye fiziksel portre; kişinin iç dünyasını, duygularını, düşüncelerini, huy
ve karakter özelliklerini anlatan portreye de ruhsal portre denir. Portrelerin
çoğunda bu iki türün özellikleri bir arada bulunur.
OTOBİYOGRAFİ VE BİYOGRAFİ FARKI NEDİR
BAŞLICA FARKLAR;
Biyografi bir kişinin diğer kişiler tarafından kaleme alınmış ve insanlara
aktarılması saplanmış hayatının özetidir,
Otobiyografi ise kişinin kendi hayatını kaleme alarak insanlara sunmasıdır,
Otobiyografi bir sanatçının kendi yaşam öyküsünü anlattığı eserdir,
Biyografiyi yaşam öyküsü olarak adlandırılırken, Otobiyografi için öz yaşam
öyküsü denilir,
Biyografilerde nesnel anlatım, Otobiyografilerde ise öznel anlatım
benimsenir,
Biyografilerde bilgi, belge ve tanıklara başvurulmalı ve gerçekçi bir
anlatım kullanılmalıdır,
Biyografide kronolojik sıra izlenir,
Biyografide nesnel bir tutum, Otobiyografilerde ise öznel anlatım
benimsenir,
Biyografide belgeler önemlidir, Otobiyografide kişinin belleği önemlidir,
BİYOGRAFİ
TÜRÜNÜN ÖNEMLİ ESERLERİ
Dünya edebiyatında bu türün ilk önemli yazarı, Eski Yunan Edebiyatı’ndan Plutarkhos’un “Hayatlar” adlı
eseridir.
Dünya edebiyatı diğer önemli eserleri:
ESER YAZARI
Hayatlar Plutarkhos
Thomes More William Roper'in
James Boswell'in Samuel
Johnson'un
Üç Büyük Usta Stefan Zweig
TÜRK EDEBİYATI’NDA BİYOGRAFİ
Divan edebiyatında şairleri
anlatan eserlere “tezkire” denirdi.
Çağatay yazarlarından Ali
Şir Nevai 16. yüzyılda “Mecâlis’ün-Nefâis” adlı eseriyle Türk edebiyatında ilk
biyografi örneğini vermiştir.
ÖNEMLİ BİYOGRAFİ ESERLERİ
Recaizade Mahmut Ekrem > Kudemadan Birkaç Şair
Muallim Naci > Osmanlı Şairleri
Beşir Fuad > Viktor Hugo
Süleyman Nazif > Mehmet Akif
Kenan Akyüz > Tevfik Fikret
Ahmet Hamdi Tanpınar > Yahya Kemal Beyatlı
Mehmet Kaplan > Namık Kemal Hayatı ve Eserleri
Olcay Önertoy > Halit Ziya Uşaklıgil, Romancılığı ve Romanımızdaki Yeri
Birol Emil > Mizancı Murad Bey, Hayatı ve Eserleri
Nurullah Çetin > Behçet Necatigil, Hayatı, Sanatı ve Eserleri
Şevket Süreyya Aydemir > Tek Adam
Abdülhak Şinasi Hisar > Ahmet Haşim Ve Şiiri
*Biyografik romanlar Türk edebiyatında önemli bir yer tutmaktadır. *Bazı sanatçılar
romanlarını biyografi tarzında yazmışlardır.
*Mehmet Emin Erişilgil’in “Bir Fikir Adamının Romanı: Ziya Gökalp”, “Bir
İslâm Şairinin Romanı: Mehmet Akif”;
*Tahir Alangu’nun “Ülkücü Bir Yazarın Romanı: Ömer Seyfettin”;
*Oğuz Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan’ adlı eserleri
biyografik romana örnek gösterilebilir.
OTOBİYOGRAFİ ÖNEMLİ ESERLER:
Amerikan edebiyatında Paul
Auster’in (Pol Ostır) İç Dünyamdan Notlar
Isaac Asimov’un (Ayzek
Ezimov) Dolu Dolu Yaşadım,
Fransız edebiyatında Andrè
Gide’in (Andre Jid) Tohum Ölmezse Dünya edebiyatının tanınmış
otobiyografilerindendir
TÜRK EDEBİYATINDA OTOBİYOGRAFİ
Abidin Dino➜Kısa Hayat Öyküm,
Yusuf Akçura➜Ya Kendim Ya da Defter-i Âmâlim
Hasan Ali Yücel➜ Hayatım
Şevket Süreyya Aydemir➜Suyu Arayan Adam
Ayşe Kulin ➜ Babama
TEZKİRE NEDİR? ÖZELLİKLERİ
Eski dönemlerde önemli kişilerin, özellikle şairlerin hayatlarının
anlatıldığı; eserlerinden örneklerin verildiği düzyazı türüdür. Günümüzdeki
biyografik-antolojik eserlere benzeyen tezkireler bir tür
edebiyat tarihi çalışması da sayılabilir.
Tezkire Bölümleri
Tezkireler üç bölümden oluşur. Bunlar;
Mukaddime (Giriş): Eserin sunulduğu kişiye övgüler, dönemin şiir anlayışı
ve eserin yazılma nedeni hakkında bilgilere yer verilir.
Asıl Metin: Tanıtılan kişinin sosyal çevresi, edebî kişiliğiyle ilgili
bilgiler, sanatı üzerine değerlendirmeler ve eserlerinden örnekler bulunur.
Hâtimeden (Bitiş): Eserin bitiş tarihi, yazılış süreci ile ilgili bilgiler,
dönemin padişahına veya önde gelen devlet adamlarına dualar, eserdeki kusurlar
için af isteği yer alır.
TEZKİRE-BİYOGRAFİ FARKI:
Nesnel bir tutumla, açık ve sade bir dille, bilgi vermek amacıyla yazılan
biyografilere göre tezkireler; öznel bir tutumla, övgü veya yergi amacıyla kaleme
alınmıştır. Tezkirelerde yazarlar, genellikle
sanat güçlerini göstermeye çalışmış; seci, aliterasyon, tezat ve
tenasüplerle süslenmiş; sanatlı bir dil
kullanmıştır.
ÖNEMLİ TEZKİRELER:
Divan edebiyatında şairlerin hayatının anlatıldığı Şuâra Tezkireleri
edebiyatımızda biyografi türündeki ilk eserler kabul edilir.
15. YY. ➜ Edebiyatımızdaki ilk tezkire 15.
yüzyılın sonlarında Alî Şîr Nevâî’nin yazdığı Mecalisü’n-Nefâis adlı
tezkiredir.
Türk Edebiyatı'nda sırasıyla;
16. YY. ➜ Sehi Bey: Heşt-Behişt (Anadolu
sahasındaki ilk tezkiredir)
Latifî: Tezkiretü'ş-Şuara
Ahdî: Gülşen-i Şuârâ
Âşık Çelebi: Meşâiri’ş-Şuârâ
Kınalı-zâde Hasan Çelebi: Tezkiretü'ş-Şuara
Beyânî: Beyânî Tezkiresi
17. YY. ➜ Sâdıkî, Riyâzî, Fâizî, Rızâ, Yümnî,
Asım ve Güftî;
18. YY. ➜ Mûcib, Safâyî, Sâlim, Beliğ,
Safvet, Râmiz;
19. YY. ➜Fatin gibi belli başlı tezkire
yazarları mevcuttur. Bunların dışında da yazılmış çok sayıda tezkire mevcuttur.
METİN ÖRNEKLERİ
Biyografi Örneği:
TAŞKÖPRÜLÜZÂDE
Taşköprülüzâde Usameddin Ahmed
bin Mustafa, 2 Aralık 1494’de Bursa’da doğdu. Dedesi Hayreddin Halil’in
Taşköprüdeki Muzafferiye Medresesinde müderrislik yapmış olması nedeniyle
ailesi Taşköprülüler olarak tanınmıştı. Taşköprülülerin babası Muslihüddin
Mustafa Efendi ise Fatih Medreselerinde müderrislik yapmış bilgin bir kişiydi.
Taşköprülüzâde ilk eğitimini
babasından ve amcası Kemaleddin Kasım’dan aldı. Çeşitli bilim dalları hakkında
bilgi edindikten sonra İstanbul’da eğitimini tamamlayarak l525’de müderris oldu
ve Dimetoka’daki Oruç Paşa Medresesi’ne tayin edildi. Daha sonra İstanbul,
Üsküp ve Edirne’de çeşitli medreselerde müderrislik yaptı. 1545’te Bursa kadısı
oldu. 1551’de İstanbul kadılığına tayin edildi. Bu görevi sırasında gözleri kör
oldu ve hayatının geri kalan kısmını kitap yazmakla geçirdi. 16 Nisan 1561’de
öldü.
Taşköprülüzâde. Kendisi, Kanuni
Sultan Süleyman devri ulemasından olduğu halde, Osmanlı devletinin kuruluşundan
itibaren her padişahın dönemini bir “tabaka” olarak ele alarak, Osmanlı uleması
ve eserleri ile ilgili ulaşıp kaydedebildiği bütün bilgileri on tabakadan
oluşan bu eserinde derlemeyi başarmıştır. Fatih devri ulemasıyla ilgili
bilgiler esas itibarıyla ona ayırdığı yedinci tabakada bulunmakla beraber, daha
önceki ve sonraki tabakalarda da onlarla ilgili önemli bilgiler verilmektedir.
Taşköprülüzâde Fatih döneminden bir asır sonra
yaşamış olmasına rağmen, o dönem hakkında ve özellikle kendisinin de iki defa
müderrislik yapttığı (1539-1544 ile 1547-1551) Sahn Medreseleri hocalarıyla
ilgili, başka bir kaynakta bulunmayan ve daha sonra yazılan Osmanlı
kaynaklarında sıkça tekrarlanan ayrıntılı bilgiler vermektedir.
Taşköprülüzâde’nin anne tarafından dedesinden,
baba tarafından dedesi Hayrettin Halil b. Kasım (Öl:
1474-75)(Molla Hüsrev’in kardeşinin talebesi) ile babasının dayısı ve hocası
Muhammed b. İbrahim el- Niksari (öl: 1495-96) den naklettiği haberler arasında,
Fatih’in Taşköprülüzâde’nin dedesini Sahn medreselerine atamak istediğini,
ancak onun bunu kabul etmediğini; babası ve hocası Muslihiddin Mustafa b.
Halil’in ( 1453-1528-29) Semaniye Medreselerinden birisinde müderrislik
yaptığını, amcası Kasım b. Halil ‘in (1463-1513) Sahn müderrislerinden Tokatlı
Molla Lütfi, Molla ibn el- Müeyyed’in ve Molla el-İzari’den ders gördüğünü
kaydeder.(s:54)
Taşköprülü-zade’nin kendi
hocaları ile babasının hocalarının biyografilerine dikkatle bakıldığı zaman,
kendisinin Sahn Medreseleri konusunda birçok bilgiye ulaşma imkanına sahip
olduğu anlaşılır.Ulema muhitinde doğup büyüyen ve ulema tarikinin içinde küçük
yaştan itibaren bütün hayatını geçiren Taşköprülüzâde, Şakayık adlı eserinde
Sahn medreselerinin “Programı” ve “Tedrisat Nizamnamesi”nin hazırlayıcıları
olarak ileri sürülen molla Hüsrev ile Ali Kuşçu’nun biyografilerini verir.
Taşköprülüzâde Osmanlı Türklerinin ilk bilim tarihçisidir.Taşköprülüzâde’nin
25 kadar eserinden ikisi, bilim tarihi bakımından çok önemlidir.
1- “Miftah-üs-saade ve misbah-üs siyade” adlı eseri, o dönemdeki
bilimlerden ve her bilim dalıyla ilgili eserlerden ve yazarlarından söz eder.
1500 sayfa tutan ve Arapça yazılan bu kitap, yazarın oğlu Kemaleddin Mehmet
tarafından “Mevzuat-ül-ulum” adıyla
Türkçe’ye çevrilmiştir. Kitapta, tıp, kimya, botanik, zooloji, matematik ve
fizik gibi bilimlerin o günkü durumları hakkında çok değerli ve aydınlatıcı
bilgiler bulunmaktadır. Dr. Adıvar, bu eseri, Osmanlı Türklerindeki
ansiklopedilerin en önemlilerinden biri olarak nitelendirmektedir.
2- “Şakaik-ı Numaniye”, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan 16. yüzyıl
ortalarına kadar olan dönemdeki Osmanlı bilginlerinin hayat hikayelerinden söz
eder. Fatih devri ilim hayatı ve uleması ile ilgili en çok bilgi veren
kaynaktır.
ABDURRAHMAN AKDÜZEN
Otobiyografi Örneği:
ÜMİT YAŞAR’IN HAYATI
Önce şunu belirtmek yerinde olur “benim hayatım” roman değildir. Baştan
başa şiirdir benim hayatım, şiirdir ve aşktır.
Köhne dünyayı 1926 yılında şereflendirdim. Daha doğrusu çilem 1926 yılında
Tarsus’ta başladı. Babamın adı Lütfi, Annemin adı Güzide.
İlk çocukluk yıllarımdan bu yana çeşitli kazalar, hastalıklar, ameliyatlar
geçirdim. Üç yaşımda bacağım kırıldı, dört yaşımda mangala oturdum, beş yaşımda
20 basamak taş merdivenden düştüm, yedi yaşımda başıma sandık kapağı düştü, bu
arada fazla ateşli olarak geçirdiğim kızamık sonucu kekeme kaldım, (o günden
beri ateşliyimdir) 14 yaşımda apandisit, 19 yaşımda böbrek (tek böbrekliyim),
30 yaşımda bademcik ameliyatları geçirdim. 22 yaşımda evlendim. Düşme, boğulma
otomobil kazası nev’inden canımdan bezdim.
Geçirdiğim kazaları sayarken 22 yaşımda evlendiğimi de söylemiştim. Eşimin
adı Özhan. Vedat ve Lütfi adlarında iki oğlum var yaşları 18 ve 15…
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder