DESTAN NEDİR? ÖZELLİKLERİ
DESTANLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ
• Bir milleti derinden etkileyen ve uzun yıllar iz bırakacak büyük bir savaş, doğal afet, göç, yiğitlik gibi durumların uzun bir şekilde manzum olarak anlatılmasına destan denir.
• Destan sözcüğünün kökeni Yunanca “epope” kelimesine dayanmaktadır
• Genellikle manzumdurlar. Az olmakla beraber nazım-nesir karışık olan destanlar da vardır.
• Destanlar anonimdir, kimin söylediği belli değildir.
• Epik şiirin ilk örneği kabul edilir.
• Bazıları, manzum şekilleri unutularak günümüze nesir hâlinde ulaşmıştır.
• Genellikle ilahi bakış açısıyla anlatılır.
• Sade bir dille anlatılır.
• Olağan ve olağanüstü olaylar iç içedir.
• Destan kahramanları olağanüstü özelliklere sahiptir.
• Destanlar, tarihî ve sosyal olaylardan doğarlar. Bu eserlerde genellikle, yiğitlik, aşk, dostluk, ölüm ve yurt sevgisi gibi temalar işlenir.
• Ulusal bilinci ve milli birliği artıran metinlerdir.
• Bir edebiyat türü olan destan, zamanla asıl anlamını yitirmiş, âşık edebiyatında savaşları, ünlü kişileri, gülünç olayları anlatan eserlere de destan denilmiştir.
• Destanlar oluşumlarına göre doğal ve yapma destan olarak ikiye ayrılır.
DESTAN TÜRLERİ
1. Doğal Destan: Yazarı belli olmayan, halkın meydana getirdiği destanlardır. Bunlar daha sonra bir şair tarafından yazıya geçirilmişlerdir.
2. Yapma Destanlar: Bu destanları oluşturanlar bellidir. Bir şair tarafından doğal destana benzetilerek yazılır. Şair kendi milletinin tarihinden çıkmış olaylara kendi duygu ve düşüncelerini de katarak destanlaştırır. Bu şekle yapay destan denir.
Doğal Destanların özellikleri:
• Manzum hikâyelerdir.
• Destanlarda olağanüstü olaylar ve olağanüstü özellikte kahramanlar vardır.
• Destanlar anonim ve sözlü edebiyat ürünleridir.
• Ağızdan ağıza dolaşmak suretiyle oluşmuşlardır.
• Destanlarda anlatılan olayların geçtiği yer ve zaman bilinmez.
• Kahramanlar lider ve kurtarıcı rolündedir.
• Oğuz Kağan destanı doğal destan grubuna girmektedir.
DOĞAL DESTAN İLE YAPMA DESTAN FARKLARI
DOĞAL DESTAN YAPMA DESTAN
Anonimdir, halkın ortak malıdır. Yazarı bellidir.
Tarihin çok eski dönemlerini anlatır. Yakın tarihi anlatır.
Manzum (şiir) biçiminde oluşturulur. Manzum (şiir) biçiminde oluşturulur.
Çekirdek, yayılma ve derleme aşamalarından oluşur.Böyle aşamaları yoktur, şair direkt kaleme alır.
Coşkulu, epik bir anlatımı vardır. Coşkulu, epik bir anlatımı vardır.
TÜRK DOĞAL DESTANLARI
İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK DESTANLARI
1. ALTAY-YAKUT DÖNEMİ
a) Yaratılış Destanı
2. SAKA DESTANLARI
a) Alp-Er Tunda Destanı
b) Şu Destanı
3. HUN-OĞUZ DESTANLARI
a) Oğuz Kağan Destanı
b) Attila Destanı
4. GÖKTÜRK DESTANLARI
a) Bozkurt Destanı
b) Ergenekon Destanı
5. UYGUR DESTANLARI
a) Türeyiş
b) Göç
c) Mani Dini’nin Kabulü
6. SİYENPİ DESTANLARI
İSLAMİYET SONRASI TÜRK DESTANLARI
1. MANAS DESTANI
2. CENGİZ HAN DESTANI
3. TİMUR DESTANI
4. SEYİT BATTAL GAZİ DESTANI
5. DANİŞMENT GAZİ DESTANI
6. KÖROĞLU DESTANI
• Dünyaca Ünlü Doğal Destanlar:
• İlyada ve Odissea ➜ Yunan destanıdır. Konusu Truva savaşlarıdır.
• Kalevela ➜Fin destanıdır. Finlerle Macarların aynı soydan geldiğini anlatır.
• Şehname ➜İran destanıdır. İran-Türk savaşlarını anlatır. İran şairi Firdevsi tarafından derlenip yazıya aktarılmıştır.
• Ramayana ve Mahabarata ➜Hint destanıdır.
• Nibelungen ➜Alman halkının destanıdır.
• Gılgamış ➜Sümer destanıdır. İlk yazılı destandır. Sümer kralı Gılgamış’ın maceralarını anlatır.
• İgor ➜ Rus destanıdır.
• Şinto ➜ Japon destanıdır.
• La Cid➜ İspanyol destanıdır.
• Beowulf➜İngiliz destanıdır.
• Chansende Röland➜ Fransız destanıdır.
• Oğuz Kağan➜Türk destanıdır
TÜRK DESTANLARI MOTİFLERİ
1.Kök-Börü: Bozkurt, destanlarda olağanüstü güce sahip, kurtarıcı, yol gösterici atalar ruhu, mistik bir sembol olarak karşımıza çıkar.
2.Işık
3.Rüya
4. Ağaç
5.Ok-Yay
6.At
7.Kırklar
8.Mağara
9.Ak Sakallı ihtiyar
10.Yada Taşı:
TÜRK EDEBİYATI YAPMA DESTANLARI
Kayıkçı Kul Mustafa ➜Genç Osman Destanı
Fazıl Hüsnü Dağlarca ➜Üç Şehitler Destanı, Çakır’ın Destanı
Gülten Akın ➜Maraş ve Ökkeş’in Destanı
Mehmet Akif Ersoy ➜ Çanakkale Şehitleri
Nazım Hikmet ➜Kuva-yi Milliye ve Kurtuluş Savaşı Destanı
Cahit Külebi ➜Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda
Ceyhun Atuf➜ Kansu Sakarya Meydan Savaşı
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu➜ Bozkurtların Destanı
DÜNYA EDEBİYAT YAPMA DESTANLARI
Aneneis: Yapma destanın ilk örneğidir. Latin şair Vergilius yazmıştır.
Kurtarılmış Kudüs: İtalyan şairi Tasso tarafından yazılmıştır. Haçlı Seferlerini anlatır.
Kaybolmuş Cennet: İngiliz şair Milton tarafından yazılmıştır. Hz. Adem ile Havva’nın Cennet’ten yeryüzüne gönderilişini anlatır.
Çılgın Orlando: İtalyan şairi Lucavico Aristo yazmıştır. Müslüman-Hıristiyan çatışmasını anlatır.
Henriade: Fransız şair Voltaire yazmıştır.
ÖRNEK METİN:
OĞUZ KAĞAN DESTANI
Oğuz Kağanı Destanı Olay Örgüsü
▪ Ay Kağanın oğlunun olması, onun büyüyüp olağanüstü özellikleri olan bir yiğit olması.
▪ Oğuz Kağan'ın yiğitliğini ortaya çıkaracak şekilde bazı hayvanları korkmadan öldürmesi.
▪ Oğuz Kağan'ın gökten bir ışık halesiyle inen güzel bir kızla evlenip ondan üç erkek çocu-ğunun olması.
▪ Oğuz Kağan'ın ağaç kovuğunda gördüğü kızla evlenip ondan üç erkek çocuğunun olması.
▪ Oğuz Kağan'ın büyük kağan olması.
▪ Oğuz Kağan'a Altun Kağan ve Urum Kağan'ın itaat etmeleri.
▪ Oğuz Kağan'ın kendine itaat etmeyen ülkelere sefere çıkması, kutsal bir kurdun orduya yol göstermesi.
▪ Oğuz Kağan'ın savaşı kazanması, Uruz beyin memleketine gitmesi, beyin ona itaat edip Saklap adını alması.
▪ İdil nehrini geçerken ağaçlardan sal yapan kişiye Kıpçak Bey adını vermesi.
▪ Oğuz Kağan'ın dağa kaçan atını bulup ona getiren kişiye Karluk adını vermesi.
▪ Duvarları altından, çatısı demirden, pencereleri gümüşten evin kapısını açan Tömürdü Kagul adlı kişiye Kalaç adını vermesi.
▪ Çürçet Kağan ve onun halkıyla savaş etmesi ve onları yenmesi.
▪ Bu memleketten alınan ganimetleri taşımak için kağnı yapan kişiye Kangalug adını ver-mesi.
▪ Oğuz Kağan’ın, Masar Kağanla savaş yapıp onu yenmesi.
▪ Uluğ Türük'ün rüya görmesi ve rüyasını Oğuz Kağan'a anlatması.
▪ Üç oğlunu gün doğusuna, üç oğlunu gün batısına göndermesi.
▪ Oğulların altın bir yayla, üç gümüş ok bulmaları.
▪ Oğuz Kağan'ın kurultayda ülkeyi oğullarına paylaştırması.
▪ Oğuz Kağan Destanı’nın teması: Kahramanlık
EFSANE NEDİR? ÖZELLİKLERİ, TÜRLERİ, ÖNEMLİ EFSANELER
Tabiatüstü özellikler gösteren kahramanların hayatlarının ve olayların anlatıldığı hikâyelere “efsane” denir.
EFSANELERİN GENEL ÖZELLİKLERİ
▪ Efsaneler, dilden dile anlatılagelmiş çok eski hikayelerdir ve anonim halk edebiyatı ürünleridir.
▪ Efsanelerin konuları bir kişiye, bir olaya ya da bir yere dayandırılıp, şahıs, yer ay da olaylar hakkında anlatılırlar.
▪ Efsanelerde anlatılanların bir ölçüde de olsa inandırıcılık özelliği vardır.
▪ Efsanelerde çoğunlukla olağanüstülük ağır basar.
▪ Efsaneler, belli şekilleri olmayan bir üslup ve biçime bağlı kalmayan, konuşma diliyle anlatılan kısa halk anlatımları olup kaynaklarını genellikle geçmişin derinliklerinden alırlar.
▪ Efsaneler kısa, yalın, ağızdan ağıza yayılan anonim halk anlatımları olup ağızdan ağıza anlatılırken her anlatıcının özelliklerine göre değişikliklere uğrarlar.
EFSANE TÜRLERİ
Efsaneler günümüzde konularına göre de dört grupta toplanmaktadır:
* Dünyanın yaradılışını, tabiat varlıklarının meydana gelişini, kıyamet günlerini anlatan yaratılış efsaneleri.
* Tarihi efsaneler.
* Olağanüstü kişiler, varlıklar ve güçleri konu alan efsaneler.
* Dini efsaneler.
Türk Edebiyatında Efsane
Türk edebiyatındaki efsanelerde kahramanlık, fedakârlık, cesaret, ahlaki davranışlar, sosyal düzene bağlılık, Allah’ın kudretine iman, doğruluk, cömertlik, samimiyet gibi konular yer alır. “Genç Osman, Boş Beşik, Çakıcı Efe, Çoban Çeşmesi, Gelin Kaya, Cennet Dağı, Kan Kuyusu, Yusufçuk Kuşu” gibi efsaneler halk arasında asırlardır söylenegelmektedir.
BAYRAKLI SULTAN EFSANESİ
Bayraklı Sultan, Kastamonu Kalesi’nin batı burçlarında bir yatır türbesidir. Kastamonulular buraya mum yerine bayrak dikerler. Buna ilişkin anlatılanlar şöyledir:
Kastamonu Kalesi Selçuklularca kuşatılmıştır. Kuşatma uzamış yiğitlerin sabrı tükenmiştir.Günün birinde toplanır karar alırlar: Ertesi gün güneş doğmadan kaleye saldırı düzenlenecek, ne olursa olsun kale alınacak,bayrağı kaleye ilk diken yiğide armağan edilecektir.
Ertesi sabah zorlu bir saldırıya girişilir. Öğleye doğru savaş iyice kızışmıştır. Bu sırada ünlü yiğit Yunus Mürebbi Haykırır: ”Ardımdan gelin,Beni kollayın.bu kaleye sancağı ilk ben dikeceğim.” ok gibi fırlayıp elindeki ipi burcun sivri dişlerine takar,kaşla göz arasında burca tırmanır. Koynundan kılıcını çıkarıp yiğitçe dövüşür. Ardındakiler de burca çıkar. Vuruşmaya başlar.Yunus Mürebbi sancağı kaleye dikmiştir. Savaş bitmiş sancak kalede dalgalanmaktadır. Ama Yunus Mürebbi görünmez. Adamları onu bulduklarında ,kanlar içinde yatmaktadır. Bedenine sakladığı sancağı hala sımsıkı tutmaktadır. Bu yüzden adı Bayraklı Sultan olur. Halk dileği gerçekleşsin diye ona bayrak adar.
ŞABAN-I VELİ EFSANESİ
Şaban-ı Veli küçük yaşta ana babasını yitirmiş iyi yürekli bir kadın onu yanına almıştır.Mahalle Mektebi’ni bitiren Şaban İstanbul’a gidip bilgisini geliştirmek için kadıncağızdan izin alır. Yollara düşer. İstanbul’da bir medreseye girer. Tüm zamanını okumakla geçirir. Kendini ilme verir. Sürekli bir arayış içindedir. Ona yol gösterecek düşüncelerini aydınlatacak birine gereksinme duyacaktır. Sıkıntılı gecelerin birinde bir ses duyar. “Sılaya dön, kurtuluş oradadır.”
Ertesi gün birkaç mollayla yola çıkar. Önce Bolu’ya uğrayıp övgüsünü işittiği Hayreddin Tokadi’yi ziyarete gidecek oradan Kastamonu’ya dönecektir. Bolu’da Tokadi’nin Dergahı yanında konakladıklarında zikir sesleri mollaları çeker. Gitmek isterler. Şaban Veli: “Onların yanına gideriz ama etkileri çekicidir. İlahi aşkı büyük olanlar, çevresindekileri de çeker. bizi buraya bağlayabilirler” diyerek onları uyarır ama mollalar ısrar edince giderler. Zikir bittiğinde Şaban-ı Veli oradan ayrılamaz. Mollaları gönderir. Kendisi yıllarca Hayreddin Tokadi’ye hizmet eder.
Olgunluğa erişince Kastamonu’ya dönmek ister. Günlerden sonra Kastamonu yakınında yaşlı bir çınarın oyuk gövdesine yerleşir. Kastamonu’da Şeyhlik postunda oturan İsa Dede Efendi, bir türlü kente gelmesini sağlayamaz. Yıllarca bu kovukta yaşar, Sonunda ısrarlara dayanamaz, kovuktan çıkar, kente yönelir. Çınarda arkasından gelmektedir. Şaban Veli: “Oldumu ya, oldumu ya? ben ki bunca zaman sürdüğüm manevi sefaya senide ortak ettim. Yaşadığı güzellikleri seninle paylaştım. Sen de şimdi benim gizlerimi seninle paylaştım. Sen de şimdi benim gizlerimi ele veriyorsun”, diye ağaca çıkışır. Ağaç olduğu yerde kalır. Şaban Veli’de Seyit Sünnet Mescidi’ne yerleştirilir. Kısa zamanda kente çok sevilir, sayılır, mescit onu dinlemeye gelenler le dolar, taşar. Caminin adı da Seyit Şaban olarak kalır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder