Roman Nedir?
Olmuş ya da olması mümkün olayları kişi, yer, zaman bağlamında anlatan, hikâyeye göre daha uzun, anlatmaya dayalı edebi bir türdür.
Özellikleri:
§ Roman olay örgüsü, kişiler, yer ve zaman ögelerinden oluşur.
§ Öyküden farklı olarak romanlarda bu öğeler daha ayrıntılı daha kapsamlı bir biçimde ele alınır.
§ Romanda, kahraman, mekân ve olaylar daha çok ve çeşitlidir.
§ Romanlarda birden çok anlatıcı ve bakış açısı görülebilir.
§ Romanlarda betimlemelerin yanı sıra ruhsal çözümlemelere de sıkça yer verilir.
§ Romanda betimlemelere ve psikolojik tahlillere öyküden daha geniş yer verilir.
§ Romanda olaylar, roman kahramanlarının karakter özelliklerinden doğar.
§ Romanların olay örgüleri olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkilerinden doğar.
§ Romanlar işlediği konulara göre; sosyal roman, serüven (macera) romanı, tarihi roman, egzotik roman, psikolojik roman (tahlil romanı), polisiye, biyografik ve otobiyografik roman gibi türlere ayrılır.
§ Tanzimat’a kadar Türk edebiyatında romanın yerini destanlar, efsaneler, mesneviler ve halk hikâyeleriyle masallar tutmuştur.
§ Tanzimat’a kadar Türk edebiyatında romanın yerini destanlar, efsaneler, mesneviler ve halk hikâyeleriyle masallar tutmuştur.
KISACA ROMAN
a. Uzun
b. düzyazı (nesir)
c. olaya ve anlatmaya dayalı
ç. Kurmaca gerçeklik
➤Roman türünün ilk örneği İspanyol yazar Cervantes’in Don Kişot adlı eseridir. (17.yy)
➤Türk edebiyatında ise ilk yerli roman Sami Paşazade Sezai'nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat'tır.
· Roman Türleri
- Sosyal roman: Ekonomik bunalımlar, sınıfsal çelişkiler, rejim değişiklikleri, köyden kente göç gibi toplumsal sorunları konu edinen romanlardır: Sefiller (Victor Hugo), Sergüzeşt (Sami Paşazade Sezai), Felatun Bey’le Rakım Efendi (Ahmet Mithat Efendi), Araba Sevdası (Recaizade Mahmut Ekrem)
- Macera (Serüven) romanları: Kahramanın başından geçen hareketli maceralı olayları anlatan romanlardır. Merak ögesi romana hakimdir: Üç Silahşorler / Monte Kristo Kontu (Aleksandre Dumas), Hasan Mellah/ Dünyaya İkinci Geliş (Ahmet Mithat Efendi)
- Tarihî roman: Tarihî dönem, olay ve kişileri konu edinen romanlardır: Notre Dame’ın Kamburu (Victor Hugo), Cezmi (İlk tarihî roman, Namık Kemal), Devlet Ana (Kemal Tahir), Osmancık (Tarık Buğra)
- Psikolojik roman (Tahlil Romanı): Roman kahramanlarının psikolojisini tahlillerle anlatan romanlardır: La Princesse De Cleves (Madame De Le Fayetteîn yazdığı dünyanın ilk psikolojik roman örneğidir.), Eylül (Mehmet Rauf), Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (Peyami Safa)
- Bilim Kurgu romanı: Gelecekte olabilecek olayları bilimsel bir yaklaşımla, hayal gücünü de kullanarak anlatan romandır. (Ben Robot-Isaac Asimov, Cesur Yeni Dünya – Aldous Huxley, 1984 – George Orwell)
- Fantastik roman: Gerçeküstü olay, kişi ve yerleri konu alan romanlardır.
- Polisiye roman: Polisiye olayların konu edildiği; aksiyon, gizem, heyecan, korku vb. ögeler içeren roman türüdür. (Sherlock Holmes-Sir Arthur Conan Doyle, Esrar-ı Cinayât (Ahmet Mithat Efendi, İlk Türk polisiye romanı) Cingöz Recai (Server Bedii takma adıyla Peyami Safa), Mike Hammer (Mickey Spillane’in bu romanının yerli versiyonlarını Kemal Tahir kaleme almıştır.))
- Egzotik roman: Başka ülkelerin doğasını ve insanlarını anlatan romanlardır: Nilgün (Refik Halit Karay), İzlanda Balıkçısı (Pier Loti)
- Tezli roman: Toplumsal ya da siyasal bir sorunu konu edinen, bir tez (ileri sürülerek savunulan görüş, iddia) içeren roman türüdür. (Yaban- Yakup Kadri)
- Biyografik Roman: Topluma mal olmuş bir kişinin yaşamını, yaptıklarını yaşadığı döneme katkılarını anlatan romanlardır: Bir Bilim Adamının Romanı (Oğuz Atay)
- Otobiyografik Roman: Yazarın kendi hayatını konu edindiği romanlardır: Tom Savvyer’in Maceraları (Mark Twain), Baba Evi/Avare Yıllar (Orhan Kemal), Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (Peyami Safa, psikolojik ve otobiyografik özellikler gösterir.
Yansıttıkları Edebî Akımlara Göre Romanlar
Romanlar, yansıttıkları edebî akımlara göre de sınıflandırılabilir. Edebî akımlar konusu üst sınıflarda işlenecektir.
TÜRK EDEBİYATI’NDA ROMAN TÜRÜ ve İLK’LER
· Türk edebiyatında roman türündeki ilk örnekler Tanzimat Dönemi’nde verilmeye başlamıştır (19.yy) Roman türü önce Batı edebiyatından çevirilerle edebiyatımıza girmiştir, daha sonra ilk yerli örnekler verilmiştir.
DÜNYA EDEBİYATINDAKİ İLK MODERN ROMAN: CERVANTES - DON KİŞOT
İLK ÇEVİRİ ROMAN: YUSUF KÂMİL PAŞA’NIN FENELON’DAN ÇEVİRDİĞİ TELEMAK
İLK YERLİ ROMAN: ŞEMSETTİN SAMİ’NİN YAZDIĞI TAAŞŞUK-I TALÂT VE FİTNAT
İLK EDEBÎ ROMAN: NAMIK KEMAL’İN YAZDIĞI İNTİBAH ( SERGÜZEŞT-İ ALİ BEY )
İLK YERLİ ROMAN: ŞEMSETTİN SAMİ’NİN YAZDIĞI TAAŞŞUK-I TALÂT VE FİTNAT
İLK EDEBÎ ROMAN: NAMIK KEMAL’İN YAZDIĞI İNTİBAH ( SERGÜZEŞT-İ ALİ BEY )
İLK TARİHÎ ROMAN: NAMIK KEMAL’İN YAZDIĞI CEZMİ
İLK KÖY ROMANI: NABİZADE NAZIM’IN YAZDIĞI KARABİBİK
Realizme geçişin ilk örneği: Sami Paşazade Sezai’nin yazdığı Sergüzeşt
İLK REALİST ROMAN: RECAİZADE MAHMUT EKREM’İN YAZDIĞI ARABA SEVDASI
İLK KÖY ROMANI: NABİZADE NAZIM’IN YAZDIĞI KARABİBİK
Realizme geçişin ilk örneği: Sami Paşazade Sezai’nin yazdığı Sergüzeşt
İLK REALİST ROMAN: RECAİZADE MAHMUT EKREM’İN YAZDIĞI ARABA SEVDASI
BATILI TARZDA İLK REALİST ROMAN: HALİT ZİYA UŞAKLIGİL - MAİ VE SİYAH/AŞK-I MEMNU
İlk psikolojik roman denemesi ve ilk tezli roman: Nabizade Nazım’ın yazdığı Zehra romanıdır.İLK PSİKOLOJİK ROMAN: MEHMET RAUF - EYLÜL
En başarılı yerli psikolojik roman: Peyami Safa - 9. Hariciye Koğuşu
İlk polisiye roman: Ahmet Mithat Efendi-Esrâr-ı Cinayetİlk macera romanı: A.Mithat Efendi Hasan Mellah
İlk naturalist roman: Nabizade Nazım - Zehra
İlk yanlış batılılaşmayı işleyen ilk roman: A.Mithat Efendi - Felatun Bey ve Rakım Efendi
Kurtuluş Savaşı'na değinen ilk roman: Y. Kadri - Karaosmanoğlu Yaban
Kurtuluş Savaşı'nı direkt işleyen ilk roman: Halide E. Adıvar - Ateşten Gömlek
İlk post-modern roman: Oğuz Atay-Tutunamayanlar
· Türk edebiyatında roman türündeki asıl büyük gelişmeler Servetifünun, Millî Edebiyat ve Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda olmuştur. Servet-ifünun yazarı Halit Ziya Uşaklıgil Batılı roman tekniğine uygun olarak kaleme aldığı Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu gibi romanlarıyla modern Türk romancılığının temellerini atmıştır.
Romanın Yapı Unsurları
Bir romanın temelini oluşturan yapı unsurları şunlardır:
a) Olay Örgüsü: Romanların merkezinde bir olay yer almaktadır. Aslında tek bir olay etrafında birbirine bağlanan birçok olay örgüsü bulunmaktadır ve bu olay örgülerinin tamamı da merkezdeki olayı desteklemektedir. Olay örgüleri arasında da neden-sonuç ilişkisi altında bir bütünlük mevcuttur.
b) Kişi: Anlatılan olaylar belirli kişiler tarafından gerçekleştirilir ve olaylar sırasında her kahramanın belli bir rolü bulunmaktadır. Roman kişileri kadro olarak eserde oldukça zengin bir şekilde yer almaktadır. Ayrıca eserde yer alan kahramanlar ayrıntılı bir şekilde tanıtılmakta ve betimlenmektedir. Kişiler karşımıza iki şekilde çıkmaktadır: Tip ve Karakter.
Tip: Başka kişilerde de bulunan ortak özellikleri üstünde barındıran, temsil ettiği grubun niteliğini belirgin bir şekilde yansıtan roman kahramanı tiptir. Tip olan kişinin vurgulanan yani temsil ettiği özellik güçlü bir şekilde okuyucuya hissettirilir. Örneğin; Felatun Bey ile Rakım Efendi romanındaki "Felatun Bey" Batı taklitçiliği ve alafrangalığı ile olumsuz tipe, "Rakım Efendi" ise, dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile olumlu tipe örnek olarak verilebilir. Çalıkuşu’ndaki “Feride" ise, ideal bir öğretmen ve genç kız tipidir.
Karakter: Tip özelliği göstermeyip kahramanın kendine özgü davranışları ile başka özellikteki kişilerden ayrılan, çok yönlü davranış gösteren roman kişisidir. Olayların durumuna göre karakterin davranışlarında da değişiklikler gözlenir ve davranışlarını önceden tahmin etmek mümkün olmamaktadır.
Tip ve Karakter Arasındaki Fark Nedir?
Tip belli bir zümreyi temsil ederken karakter kendine özgü özellikleriyle ön plana çıkar. Yani tip genel, karakter özeldir denilebilir.
Tip genel olduğundan farklı eserlerde de karşımıza çıkabilir fakat karakter özel olduğundan başka eserlerde karşımıza çıkma olasılığı yoktur.
Tip tek yönlüyken karakter çok yönlüdür
c) Zaman: Her olayın mutlaka bir gerçekleşme zamanı vardır. Bu nedenle eserde zaman kavramları sıklıkla kullanılabilmektedir. Eserlerde genellikle “-di’li geçmiş zaman” kipi anlatım tercih edilir. Eserde zaman kronolojik bir sırayla verilebileceği gibi geçmişe-geleceğe gidiş şeklinde de aktarılabilmektedir.
d) Mekân (Yer): Anlatılan olayların meydana geldiği yer de yapı unsurlarındandır. Eserde gerçekleşen olaylarla bağlantılı bir şekilde uygun bir mekân yazar tarafından kurgulanır. Bu türde mekân tahlilleri de önemli bir yer tutarken aktarılan olayların yapısına göre mekân tasviri yani betimlemesi de ön plana çıkmaktadır.
Romanda Bakış Açıları: Olay anlatan edebi metinlerin önemli unsurlarından biri de anlatıcıdır. Eserin yazarı ve anlatıcısı aynı değildir. Yazar eserini oluştururken farklı bir anlatıcı kurgulamaktadır. Romanda bakış açıları şu şekildedir:
Kahraman Bakış Açısı: Olayın merkezinde yer alan kişi ağzından yaşananların bizzat anlatılmasıdır. Birinci tekil şahıs ekiyle ben tarzı bir anlatım kullanılır.
Örnek: Amcamın sesini tanıdım. Donakaldım. Başım, göğsüm sırsıklamdı. Amcam yanaştı:
’’Mahmut sen misin?’’ dedi. (…)’’Burada bu saatte ne yapıyorsun? ‘’ dedi. Ona elimdeki kayığı
verdim. Görmek için batı göğünün alacakaranlığına karşı tuttu onu. ’’Bu gemi değil, salapurya!’’
demesiyle de bizim kalyonu yere çarpıp ayağının altında çatır çutur ezmesi bir oldu. ("Aganta Burina Burinata" romanından)
Gözlemci (Müşahit)Bakış Açısı: Gözlemci kişinin (o) bakış açısıyla yapılan anlatımda anlatıcı, gördüklerini anlatan bir şahit konumundadır. Bu anlatıcı, anlatıdaki kişilerin aklından geçenleri ve düşüncelerini bilmez, nesnel bir tavır takınır. Olan bitenler okuyucuya kamera sessizliğiyle aktarılır.
Örnek: “Şekercinin kocaman vitrini önündeydiler. Vitrinde boy boy, kutu kutu şekerler, çikolatalar… Çikolatalara bakıyorlardı. Ortadaki topaç gibi oğlanın sağında ablası, solunda yoğurtçunun kızı…” (Çikolata hikayesinden-Orhan Kemal)
İlahi (Hâkim) Bakış Açısı: Tanrısal bakış açısına sahip anlatıcı gözlemci gibi olayları görür ve izler ancak olayın merkezindeki kişilerin iç dünyasına, duygularına, düşüncelerine de hâkim bir şekilde okuyucuya aktarır.
Örnek: Hüznü doktora da geçmişti. Doktor, Küçük Ağa’nın İstanbullu Hoca olduğunu öğrendikten, daha doğrusu Salih’in sebep olduğu şüphenin doğruluğunu anladıktan sonra ister istemez, bu dramatik havaya kayıyordu. Onun ruh yapısı maceranın insan yönüne, erkeksiz kalan eve, körpe zevceye ve baba yüzü görmeyen çocuğa kayıtsız kalamaz, Küçük Ağa’nın yakıcı özleyişine yakınlık duymadan yapamazdı. (Tarık Buğra-Küçük Ağa romanından)
Tema: Romanın bütünün hâkim olan temel duygu veya düşüncedir. Tema; soyut ve genel bir kavramdır. Örneğin ilk edebi roman İntibah’ın teması yanlış kadın sevmenin doğurduğu yıkımlardır.
Roman ve hikaye farkını şu görselle açıklayabiliriz. Hikayeyi tek katlı bir eve romanı ise çok katlı bir apartmana benzetebiliriz. Romandaki kişi sayısı hikayeye göre daha geniştir. Aynı zamanda romanda hikayeye göre daha çok olay vardır.
Roman ve Hikâye Arasındaki Farklar
Hikâyede temel öğe olaydır. Romanda ise temel öğe karakter, yani kişidir. Hikâyeler olay üzerine kurulur, romanlar ise kişi üzerine kurulur.
Roman hikâyeye göre daha uzun bir türdür.
Roman birden fazla olay üzerine kurulu iken hikâye tek olay üzerine kurulur.
Romanda şahıs (kişi) kadrosu hikâyedekine göre daha geniştir.
Romanda zaman hikâyedekine göre daha geniştir.
Romanda mekân hikâyedekine göre daha çok ve çeşitlidir.
Romanda kişi ve mekân betimlemeleri hikâyedekine göre daha ayrıntılıdır.
Roman ve Hikâye Benzerlikleri
Her ikisi de anlatmaya bağlı edebi türdür.
İkisi de olay örgüsü, kişiler, yer ve zaman yapı unsurlarından oluşur.
İkisinde de ağırlıklı olarak öyküleyici ve betimleyici anlatım türleri sıkça kullanılır.
İkisinde de olaylar bir anlatıcı tarafından aktarılır.
İkisi de serim, düğüm, çözüm bölümlerinden oluşur.
ROMANDA ANLATIM TEKNİKLERİ:
1. Anlatım Tekniği (Tahkiye): Anlatma tekniğinde okuyucu ile eser arasına anlatıcı girer. Okuyucu hemen her şeyi anlatıcı kanalıyla görür ve öğrenir. Okuyucunun dikkati anlatıcı üzerinde yoğunlaşır. Anlatma; kişi tanıtımı, olay anlatımı, geriye dönüş, iç çözümleme veya özetleme şeklinde olabilir.
Kişi tanıtımı: Metindeki kişilerle ilgili okuyucuya tanıtıcı bilgiler verilir. Anlatıcı, metindeki kişileri
ayırt edici yönleriyle tanıtır.
Örnek: “Ali Bey, zengin bir ailenin bir tek evladı, yirmi bir, yirmi iki yaşlarında bir delikanlıydı. Anasının babasının bir tanesi olduğundan ve bilhassa babası evlat kadrini gerçekten bilenlerden bulunduğunda İstanbul'da bulunduğunda okuma yazmasına maarifçe en ileri yerlerin seçkileri kadar itina olundu.” (Namık Kemal-İntibah s. 19)
Olay anlatımı: Metindeki olaylar, bir anlatıcı tarafından anlatılır
Örnek: Aksi gibi o gün şirketin en gaileli bir günü idi. Müdürün odası arı kovanı gibi işliyordu. Ali Rıza Bey, sıcağı sıcağına Muzaffer'le görüşemezse cesaretini kaybetmekten korkuyordu. Sonra, tereddüt içinde geçecek gecenin dehşetini gözü önüne getirdi ve icap ederse karanlığa kadar beklemeye karar verdi. (“Yaprak Dökümü” romanından)
Özetleme Tekniği: Daha çok eski klasik eserlerde görülen bu teknikte, varlığı kuvvetle hissedilen anlatıcının olayları, kişileri veya hakkında bilgi vermek istediği herhangi bir şeyi özetleyerek anlatması esastır. Çağdaş romancılar bu işi “bilinç akımı"," veya " iç monolog" tekniklerinden yararlanarak yaparlar.
Örnek-1: "Ali Rıza Bey, Babıali yetişmelerinden bir mülkiye memuruydu. Otuz yaşına kadar Dahiliye kalemlerinden birinde çalışmıştı." (Reşat Nuri Güntekin-Yaprak Dökümü)
Örnek-2: “Karar açıklanırken çok sakinmiş. Kel Ali Eydamm deyince, Hay hay! diyor. İnfaz sırasında da olağanüstü sakin. Bilirim, tanımaz mıyım? Amma orada değişebilir insan, diyordum. Sehpaya sakin sakin yürümüş. Cellat, ipi geçirmek için gözlüğünü almak isteyince kızmış: Bırak gözlüğümü, vazifene bak…” (Ayla Kutlu-Bir Göçmen Kuştu O S.166)
İç çözümleme: İç çözümleme anlatı türleri içerisinde kahramanların iç dünyası, duygu, düşünce ve hayallerinin ifade edildiği bir anlatım tekniğidir. Bu çözümleme tekniği bilinç akışı tekniğiyle karıştırılabilmektedir. Bu teknik roman sanatında çokça kullanılır.
Örnek: “Eve gitse, biliyordu, gece yarısına dek başka bir şey yapamadan, yukarıdakilerin patırtısına sövecekti… Bol gürültülü, bol dumanlı meyhanelerden birine girdi. Tezgâhın önünde bir boş yer bulup oturdu. Yaklaşan garsona, ”Şarap” dedi. Garson, sanki salt onun için buradaymış gibi eğildi. Sanki ötekiler duyacak diye korkuyordu.” (Yusuf Atılgan-Aylak Adam s.40)
Geriye Dönüş: Bir eserde olayların zaman sırasını bozarak geçmiş bir zamana ya da ola¬ya dönme yoludur.
Örnek-1: “Emir Bey’e baktı, yüzü gergin ama solukları düzgün. İki yıl önceki yangının son yuttuğu evi hatırladı. Aram Usta’nın oturduğu evi. Az yukarda, üç yol ağzındaydı. Şimdi, arta kalan yığıntıda kuzukulağı, hindiba yetişiyor. Evin tahta perdeyle sokaktan ayrılmış bahçesinden mimoza ve nisan gülü dalları sarkardı dışarı. Küçükken, o köşede oyun oynamaktan korkmuştu hep. Kendinden sonra gelenler de korktular. Daha aşağı inip, Mumhane Sokağının sert bir dönemeçten sonra caddeye doğru uzanan sağ yanında oynadılar. Yumuşak kayalardan oyulmuş eski Mumhanenin önünde. (Ayla Kutlu)
Örnek-2: Gerçi Ali Bey, babasının sağlığında ve hele on dört, on beş yaşına geldikten sonra, dünyada kültürden başka sevilecek, arzulanacak bir şey bulamaz olmuştu. Dünyayı unuturcasına meşgul olduğu şey varsa dersleriydi. Küçük bir maksat için büyük bir fedakârlığı göze almak gerekirse, nüshası pek az bulunan bazı kitapları kırk elli misli fiyatla seve seve satın alırdı.
Hastalanırsa, herhangi bir şey için bahse tutuşup da yenildiği zaman hastalanırdı. Ağlarsa okuduğu kitaplarda zor bir meseleye rastlayıp da onu çözemediğinden dolayı ağlardı.” (Namık Kemal-İntibah s. 20)
Pastiş: Post-modern romanda çeşitli metin türlerinin biçim ve anlatım özelliklerinin taklit edilmesidir.Binbir Gece Masalları’nda ve halk hikâyelerinde anlatıcı, başkalarından dinlediklerini aktarır. Bunu
yaparken de “rivayet ederler ki, derler ki” gibi kalıplaşmış ifadeler kullanır. İhsan Oktay Anar’ın PusluKıtalar Atlası adlı romanında biçim ve anlatım özellikleri açısından aynı tekniği kullanması bir pastiş örneğidir
Parodi: Postmodern romanda daha önce yazılmış bir metnin içerik yönünden örnek alınmasıdır.
Bütüncül ya da kısmi olabilir. Nazan Bekiroğlu’nun Yûsuf ile Züleyha adlı romanı, içerik yönünden divan edebiyatındaki Yûsuf ile Züleyha mesnevilerini örnek aldığından bir parodi örneğidir.
İroni: Post-modern romanda birtakım olguları ya da eserleri alaycı bir anlatımla söz konusu etmektir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanında önemsiz bir kurum olan Saatleri Ayarlama Enstitüsünü asrın en büyük, en faydalı kurumu şeklinde tanıtması bir ironi örneğidir.
İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu kelimelerle bazı eklere zamir denir.
Ahmet’ten öğrendim → ondan öğrendim
Kitabı gördün mü? → bunu gördün mü?
Öğrenciler dışarı çıktı→ hepsi/herkes dışarı çıktı.
Zamirlerin Özellikleri
1. İsim soyludur.
2. Bir ya da birden fazla ismin yerini tutarlar. Onları öğrenmek için de kullanılırlar.
3. Anlamdan çok görev yönü ağır basar.
4. İsimlerin yerini geçici olarak tutarlar.
5. İsim çekim eklerini (hâl, iyelik, çoğul ekleri) –genellikle– alabilirler.
6. Tekil ve çoğul şekilleri vardır.
7. Dolayısıyla cümlede isim gibi kullanılabilirler.
8. Cümlede tek başlarına görev üstlenebilirler.
9. Birçok sıfat, zamir olarak da kullanılabilir.
ZAMİR ÇEŞİTLERİ
Zamirler, isimlerin yerini tutma şekillerine ve yerini tuttukları isimlere göre çeşitlere ayrılırlar:
1. Şahıs zamirleri
2. Dönüşlülük zamiri
3. İşaret zamirleri
4. Belgisiz zamirler
5. Soru zamirleri
6. İlgi zamiri
7. İyelik zamiri
1. ŞAHIS ZAMİRLERİ
Şahıs isimlerinin yerine kullanılan zamirlerdir: “ben[1][1], sen, o, biz, siz, onlar[2][2], bizler, sizler.”
]Tamlayan eki (ilgi hâl eki)ni alabilirler; iyelik eklerini almazlar.
Bu durumda şahıs zamirleri tamlamalarda ancak tamlayan olarak kullanılabilirler.
Bu tamlamalarda sonradan tamlayan düşebilir. Çünkü tamlanandaki iyelik ekleri zaten şahıs anlamı taşımaktadır:
Benim kalemim, senin defterin, onun çantası, bizim okulumuz, sizin sınıfınız, onların bahçeleri, bizlerin kaygısı, sizlerin iyiliği...
kalemim, defterini al, çantası, okulumuz, sınıfınız, bahçelerine bak...
Bu tür tamlamalarda tamlayan vurgulanmak istenirse düşürülmez:
Çocuklar yalnız sizin sözünüze inanırlar. (Başkasının değil, senin. Burada “sizin” kelimesi atılırsa cümle başka türlü anlaşılır.)
Biz bugün senin misafiriniz. (Başkasının değil, senin.)
Tamlayan atıldığında yanlış anlaşılma olacaksa atılmaz:
Çocuklar yalnız sizin sözünüze inanırlar. (Burada “sizin” kelimesi atılırsa cümle başka türlü anlaşılır.)
Onun eşyalarını bize getir. Eşyalarını bize getir
Senin doğum tarihini bilen yok mu? Doğum tarihini bilen yok mu
Onun yarışmada birinci olduğuna sevindim.
]“ben” ve “sen” zamirleri yönelme hâl eki aldıklarında ses değişikliği meydana gelir:
Ben bana
Sen sana
] “sen” yerine saygı ve incelik olsun diye “siz” de kullanılır. Tabi bu durumda yüklem de çoğul olmalıdır.
Siz bu olayı görmediniz mi?
]Böbürlenmek amacıyla “ben” yerine “biz” kullanılabilir:
Böylelerinin hakkından gelmesini biliriz biz.
2. DÖNÜŞLÜLÜK ZAMİRİ
Şahısları pekiştirerek bildiren ve fiildeki işin, özne tarafından bizzat yapıldığını ya da yapana dönüşünü bildiren zamirdir. Şahıs zamiri olarak da bilinir:
Dönüşlülük zamiri “kendi”dir.
]Bu zamir diğer zamirlerden farklı olarak bütün iyelik eklerini alabilir. İyelik eklerini üzerine hâl ekleri getirilebilir.
Kendi-m-de
Kendi-n-den
Kendi-si-n-i
Kendi-miz-in
Kendi-niz-le
Kendi-leri-n-ce
] İyelik eki almadan tamlayan olabilir. Bu durumda belirtili isim tamlaması sayılır:
Kendi elim
Kendi arkadaşın
Kendi babası
Kendi evimiz
Kendi okulunuz
Kendi fikirleri
]Özneyle (isim veya zamir) birlikte, pekiştirme görevinde (bizzat anlamında) kullanılır:
“Saide Hanım, bir kitap okuyordu. Başını kaldırdı, kocasını süzdükten sonra:
-Siz kendiniz de inanmıyorsunuz ya! dedi.
-Ama, inanılır şeyler mi? (Memduh Şevket Esendal; Saide)
Ben kendim de yaparım.
Vali Bey, kendisi emir vermiş.
O kendisi okusun.
Evi siz, kendiniz görmelisiniz.
]Fiilin özneye dönüşünü bildirir:
Çocuk kendisi yıkanmış.
]Tamlama hâlinde ve tek başına yapılan bir işi anlatmak için kullanılabilir:
“Yüzlerce defa kendi kendime sorduğum bu suale içimizdeki yanık, hicranlı sesten ayni cevabı alıyordum...”
“Tabiatın pek nafile yere bana verdiği bu gençlik hazinesinin kendi kendine tükenip gittiğine sızladım...”
3. İŞARET ZAMİRLERİ
İsimlerin yerini işaret yoluyla tutan zamirlerdir.
]İyelik eki almazlar; diğer isim hâl eklerini alabilirler. Dolayısıyla isim tamlamalarında ancak tamlayan olabilirler.
bundaki, burada, onlarla, şundan, ötekiler...
bunun rengi, buranın havası, onların evi, ötekinin bahçesi...
Başlıca işaret zamirleri şunlardır:
“bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar, öteki, beriki, bura, şura, ora, burası, şurası, orası, böylesi, şöylesi, öylesi...”
Bunu kim yaptı?
Şunda ne var?
Benim kitabım o değil.
Bunlar size ait.
Şunlar da sizin olsun.
Onlar kime kaldı?
Ötekini bana ver.
Beriki sende kalsın.
Bura bana pek yabancı gelmedi.
Şura nasıl?
Ora daha iyi.
Burası da fena değil.
Şurası yakın sayılır.
Orası çok uzak.
Böylesi, insanı rahatsız eder.
Şöylesi de doğru olmaz ki.
Öylelerinden her zaman kaçarım.
“bu, şu, o, öteki, beriki, böylesi, şöylesi, öylesi” kelimeleri çeşitli görevlerde kullanılır:
bu: işaret zamiri Bunu biliyor musun?
işaret sıfatı Bu bilgiyi nereden aldın?
şu: işaret zamiri Şunu görmüştüm.
işaret sıfatı Şu eşyaları taşıyalım.
o: şahıs zamiri O bu akşam geç gelecek.
işaret zamiri O benim elmam.
işaret sıfatı O elma benim.
Aşağıdaki kelimeler de hem işaret zamiri hem de sıfat olarak kullanılabilir.
Öteki Ötekini bana ver.
Öteki kitabı ver.
Beriki Beriki sende kalsın.
Beriki kaset sende kalsın
Böylesi Böylesi, insanı rahatsız eder.
Böylesi davranışlar.
Şöylesi Şöylesi de doğru olmaz ki.
Şöylesi bir tarzla yapmak.
Öylesi Öylesinden her zaman kaçarım.
Öylesi insanlardan.
Bu kelimelerin sıfat mı zamir mi olduklarını anlamak için şu soruları sorarız:
─İsmin yerini mi tutuyorlar, yoksa ismi niteliyor ya da belirtiyorlar mı?
─Zamirler ismin yerini tutar; sıfatlar isimle birlikte kullanılır.
─Tekilleri ve çoğulları var mı?
─Sıfatların çoğulları yoktur; zamirlerinse vardır.
─Hâl eklerini alıyorlar mı?
─Sıfatlar hâl ekleri almaz, zamirler alır.
4. BELGİSİZ ZAMİRLER
Birden fazla simin yerini tutan ya da hangi ismin yerini tuttuğu açıkça belli olmayan zamirlerdir. Bunların çoğu, belgisiz sıfatlara çekim eki (3. şahıs iyelik ekleri) getirilerek yapılır. Sıfatla ilgisi olmayanlar da vardır.
“biri, birisi, hepsi, kimi, kimisi, hepsi, tamamı, herkes, kimse, hiç kimse, çoğu, bazısı, birkaçı, birazı, birçoğu, başkası, her biri, öteberi, şey...”
Belgisiz sıfattan yapılanlar: “birkaç-ı, bazı-ları, bir-i, pek çoğ-u, pek az-ı, bazı-sı, tüm-ü, bütün-ü, bir kısm-ı, her bir-i, başka-sı, hiçbir-i...”
“filân” kelimesi de olduğu gibi hem sıfat hem zamir olarak kullanılır.
Hepsini tekrar çağırdılar.
Kimi de gelmeyi hiç düşünmedi.
Buraya hepsinin gelmesi gerekiyordu.
Tamamından sen sorumlusun.
Herkes böyle düşünmez.
Kimse senin gibi olamaz zaten.
Çarşıdan ne kadar öteberi aldın?
Birkaçı dün de gelmişti.
Bazıları bu sabah gelmeyi düşündüler.
Biri yer biri bakar; kıyamet ondan kopar.
İnsanların pek çoğu bu konuda bilinçsizdir.
Çalışanların pek azı hak ettiğini alır.
Bazısı da hep mağdurdur.
Elindekilerin tümünü yere bırak.
Bütününü görmeden bir şey diyemem.
Bir kısmını görmekle karar verilmez.
Her biri ayrı özellikler taşır.
Başkasının yerine konuşamam.
Hiçbiri bunu uygun görmez.
Falanın filânın ne dediği önemli değil.
Kendisine bir şey söyleyecektim.
]Bazı ikilemelerde ikinci ve anlamsız olan kelime zamirdir.
Para mara istemem.
Kalem malem alacağım.
]Belgisiz zamirlerin de sıfatlardan ayırt edilme yolu bütün zamirlerde (özellikle işaret zamirlerinde) olduğu gibidir. Zaten belgisiz zamirler ek almış oldukları hâlde sıfat olarak kullanılamazlar.
]Belgisiz zamirler isim tamlamasında hem tamlayan hem de tamlanan olabilir:
Öğrencilerin pek çoğu
Pek çoğunun velisi
Adamın kimsesi yoktu
Kimsenin işine karışmam.
5. SORU ZAMİRLERİ
Tanımı
Soru yoluyla isimlerin yerini tutan zamirlerdir. Cümledeki soru anlamı soru zamirleriyle de sağlanır.
“ne, kim, hangisi, nere, kaçı”
Yanında ne getirdin?
Bunları sana kim anlattı.
Özellikleri ve Örnekler
]Soru zamirleri cümleye soru anlamı katar, ama bazı durumlarda soru cümlesi yapmaz.
Kimin geldiğini bilemem.
Hangisini istediğini anlamadım.
]“hangi ve kaç” sıfatları iyelik eki alarak zamir olular.
Hangisi sizinle geldi?
Soruların kaçı cevaplandı?
]Soru zamirleri hâl eklerini alabilir.
Buraya nereden geldiniz?
Nereden gelip nereye gidiyoruz?
Burada kimi bekliyorsun?
Bu masa neden yapılmış? (─tahtadan)
]Soru zamirleri isim tamlamasında tamlayan da tamlanan da olabilir.
Kimin yanında bozuk para var?
Bu da neyin nesi?
Bizim neyimiz eksik?
6. İLGİ ZAMİRİ
Belirtili isim tamlamasında tamlananın yerine kullanılır.
Tamlayan eklerinin üzerine gelir.
Ek hâlindeki tek zamirdir. “-ki”
Eklendiği kelimeye bitişik yazılır ve bir ismin (tamlananın) yerini tutar.
Büyük ve küçük ünlü kurallarına uymaz; sadece –ki şekli vardır:
benim kalemim benimki
onun eli onunki
Orhan’ın puanına nazaran Hakan’ınki daha yüksek.
Cemal’in defteri seninkinden daha düzenli.
Türkçede üç tane “ki” vardır:
A. “Kİ” BAĞLACI
Sadece “ki” biçimi vardır.
Kendinden önceki ve sonraki kelimelerden ayrı yazılır.
Türkçe değil, Farsça bir bağlaçtır ve Türkçe cümle yapısına aykırı olarak kullanılır.
“ki” ile başlayan bir ara cümle asıl cümlenin içinde kısa çizgiler arasında verilebilir:
Bu ezanlar -ki şahadetleri dinin temeli-
Yağmur yağmadı ki mantarlar ortaya çıksın.
Bir şey biliyor ki konuşuyor.
B. “-Kİ” İLGİ ZAMİRİ
Eklendiği kelimeye bitişik yazılır ve bir ismin (tamlananın) yerini tutar.
Büyük ve küçük ünlü kurallarına uymaz; sadece –ki şekli vardır:
senin kalemin→seninki, Ali’nin eli→Ali’ninki, onun düşüncesi→onunki...
C. “-Kİ” YAPIM EKİ
İsimlere eklenerek yer ve zaman bildiren sıfatlar türeten ektir.
Zaman bildiren kelimelerin sonuna doğrudan eklenirken, yer bildiren sıfatlar türetirken “-de” hâl ekiyle birlikte kullanılır.
Sadece –ki ve az da olsa –kü şekilleri vardır:
bu yılki sınav, yarınki maç, dünkü film, bugünkü aklım...
masadaki kitaplar, duvardaki saat, evdeki hesap...
7. İYELİK ZAMİRİ
İyelik ekinin ta kendisidir. Her dil bilgisi kitabı bunu zamir olarak almaz. İsim tamlamasında tamlayan kullanılmadığı takdirde tamlanandaki bu eklere iyelik zamirleri denir.
kitab-ım, kitab-ın, kitab-ı, kitab-ımız, kitab-ınız, kitap-ları
masa-m, masa-n, masa-s-ı, masa-mız, masa-nız masa-ları
su-y-um, su-y-un, su-y-u, su-y-umuz, su-y-unuz, su-ları
ne-y-im, ne-y-in, ne-y-i/ne-s-i, ne-y-imiz, ne-y-iniz, ne-leri
YAPI BAKIMINDAN ZAMİRLER
Yapı bakımından zamirler dörde ayrılır:
1. Basit Zamirler
Kök hâlindeki zamirlerdir:
Ben, sen, o, biz, siz, onlar, bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar, hepsi, çoğu, birisi, hangisi, kaçı, bazısı...
2. Birleşik Zamirler
Birden fazla kelimeden oluşan zamirlerdir.
Hiçbiri, birtakımı, öbürü...
3. Öbekleşmiş Zamirler
Birden fazla kelimenin değişik yollarla öbekleşerek oluşturdukları zamirlerdir.
Öteki beriki, falan filân, şundan bundan, herhangi biri, ne kadarı...
4. Ek Hâlindeki Zamirler
İlgi ve iyelik zamirleri ek hâlindedir.
Benimki, kalemimiz
ZAMİRLER (ADILLAR)
ZAMİR : Varlık adlarının yerini tutarak onları hatırlatan kelime veya eklere zamir denir.
ŞAHIS ZAMİRLERİ :
Kişilerin adları yerine kullanılan zamirlerdir.
TEKİL
|
ÇOĞUL
| |
Söz söyleyen
|
Ben
|
Biz
|
Söz söylenen
|
Sen
|
Siz
|
Kendisinden söz edilen
|
O
|
Onlar
|
Şahıs zamirleri hâl eklerini alırlar.(yalın , -i , -e ,-de , -den )
Bize, bana, beni, bende, benden...........
Şahıs zamirleri isim tamlamalarında tamlayan olurlar.
Benim kitabım, senin okulun, onun defteri............
Kendi sözcüğü de şahıs zamiri sayılır: Yurdun her köşesini kendi evimiz, kendi evimizdeki herşey gibi benimsemek lâzımdır.
Kendi kelimesi isim tamlamalarında tamlayan olarak kullanılır.
Kendi işim, kendi işi, kendi işimiz.............
İsmin –e halinde şahıs zamirleri farklı biçimlere girerler:Bana, sana, ona
Şahıs zamirleriyle yapılan tamlamalarda bazen tamlanan sonundaki ekler söylenmez.Benim kalemim ® benim kalem.Yalnız 3.tekil ve çoğul şahıs zamirleriyle yapılan tamlamalarda tamlanan eki kaldırılamaz.Onun kalem,onların okul denemez.
İŞARET ZAMİRLERİ :
Varlıkları işaret ederek onların adı yerine kullanılan zamirlere denir.İşaret zamirleri bu,şu,o;bunlar,şunlar,onlar.Bu sözcükler aynı zamanda işaret sıfatıdır.İşaret sıfatıyla yapılan tamlamada isim düşünce, sıfatlıktan çıkar ve zamir olur.
Bu kitap güzeldir:sıfat Bu güzeldir:zamir
O okul yeni açıldı:sıfat O,yeni açıldı:zamir
İşaret sıfatlarıyla varlık işaret edilir, isimden önce gelir.İşaret zamirlerinde ise varlıkların söz söyleyene göre yakın, ötede veya uzakta oldukları belirtilmiş olur,
Kuş belli ki onun elinden yem yemeğe alışmış, gagasını uzatıyor.Çocuk bundan istifade ederek onu tutmak istiyor.
Birinci cümledeki “o” çocuğun adının yerini tuttuğu için şahıs zamiri.İkinci cümledeki “o” ise kuş isminin yerini işaret ederek tuttuğundan işaret zamiridir.
İşaret zamirleri hâl eklerini alırlar ve isim tamlamalarında tamlayan olurlar.
BELGİSİZ ZAMİRLER :
Yerlerini tuttukları varlıkları yarı belli, şöyle böyle bildiren zamirlere denir.Belgisiz zamirlerin en çok kullanılanları şunlardır: Bazısı , biri , birçoğu , birisi , çoğu , başkası , pek çoğu , her biri , diğeri , birkaçı, hiçbiri,hiçbirisi , kimse , hepsi , kimi , böylesi , birtakımı , herhangi biri , öbürü , ötekisi , kimi , kimisi , topu , bütünü , tümü , başkaları , filân , falan , öylesi , şöylesi , herkes , öteki , beriki , birazı , insan , adam , şey , her şey ,hepimiz , kimler ...
Belgisiz adıllar hem tamlayan hem de tamlanan olurlar.Fakat daha çok tamlanan olurlar ve bir ad gibi kullanılırlar : Köyün evleri(nin) hepsi kamıştan,sazdan yapılmıştı.
Tamlayan + Tamlama Eki + Tamlanan = Zincir. İs. Tam.
Yaşlı köylü , kimse(nin) yüzüne bakamadan söylendi.
Tamlayan +Tamlama Eki +Tamlanan =Belirtili İsim Tamlaması
Kimsenin ahı kimsede kalmaz.
Belgisiz adılların kimi kez ilgeçlerle kullanıldığı da olur :Biri gibi , birçoğu gibi , başkası için , adam için , herkes için , herkes gibi , hepsi için , başkası kadar , adam gibi .
Belgisiz adıllar iyelik eklerini alırlar : Annem benim her şeyimdir .
ÖRNEKLER :
Güvenilir köydü ama kimler yoktu ki aralarında.
Öyle bir konuşuyorlardı ki kimse kimseyi dinlemiyordu.
Her şeyin yokluğu yokluktur.
İnsanın adı çıkacağına canı çıksın.
Bazıları hep benim dediğim doğru derler.
Adamın hiç dostu yokmuş.
Falanla konuş , filândan uzak dur diyordu.
SORU ZAMİRLERİ :
Soru sorarak adların yerine geçen eklerdir.Soru yoluyla varlık ve adların yerini tutarlar. Bu sözcüklerin yanıtı yine bir adıl ya da addır. Bütün adıllar gibi ad soylu sözcüklerin bütün özelliklerini taşırlar.Hem tamlayan hem de tamlanan olurlar.İyelik ve ad durumu eklerini alabilirler.Çoğul eklerini alabilirler.En çok kullanılan soru adılları şunlardır : Kim , kimi , kimin , kime , kimde , kimden ,ne , neyin , neye ,neden , nesi ,kaçı , kaçıncısı , kaçıncıdan , kaçıncı , kaça , kaçta , kaçtan , kaçıncıya , hangisi , hangisine , hangisinde , hangisinden , hangileri , hanginiz , ne kadar , neyi , nerede ...
Çiçekleri kim kopardı ? Burada ne arıyorsun ? Kimdi bu ? Neydi bu ?
Soru sıfatları soru zamiri olurlar : Hangi ev ? Hangisini istersin ?
sıfat zamir
Ne kadar elma istersiniz ? Ne kadar istersiniz ?
sıfat zamir
Soru adılları da öteki adıllar gibi ilgeçlerle kullanılır : ne gibi , kim gibi , kimin gibi , hangisi gibi , kimin kadar , hangisi kadar , neye göre , kime göre , hangisine göre , kim için , kimin için , hangisi için ...
EK BİÇİMİNDEKİ ZAMİRLER :
İyelik Zamirleri :
Sonuna eklendikleri isimlerin kime,neye,kaçıncı şahsa ait olduğunu gösteren eklere iyelik zamiri denir.
(Senin) ev-in (Sizin) ev-iniz (Senin) silgi-n (Sizin) silgi-niz
(Onun) ev-i (Onların) ev-leri (Onun) silgi-si (Onların) silgi-leri
İlgi Zamiri :
Tamlayan halindeki isimlerle,aynı haldeki zamirlerin sonunda bulunan ve onlarla ilgili bir ismin yerini tutan –ki ekine ilgi zamiri denir. Eklendiği sözcüğe bitişik yazılır.
Özel İsim : Orhan Orhan’ın Orhan’ınki
Şahıs zamiri : Ben Benim Benimki
İşaret zamiri : Bu Bunun Bununki
İsim : Ev Evin Evinki
Zamir “n”si :
Bir iyelik eki ile bir ad durumu eki arasında bulunan “n” ekine zamir “n” si denir.
Oku – duk – u – n - u > okuduğunu
Ey.Kökü. Ey.Ad. 3.t.iy. Zam.n’si Bel.ad.dur.eki
Dalışını < dal - ış - ı - n - a
Ey.kökü Ey.Ad 3.tek.iy. Zam.n’si Yön.ad dur.eki
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder