30 Mart 2020 Pazartesi

12. SINIF 4. ÜNİTE ROMAN TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI (2019-2020)


   
4. ÜNİTE ROMAN DN
12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI  (2019-2020)

 1923-1950 ARASI TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte romancılığımız teknik açıdan gelişmiş, yeni içeriklerle geniş bir okur kitlesine ulaşmıştır.
1923-1950 arası dönemde kimi sanatçılar bazı yönelimlere göre eser verirken kimi sanatçılar da bireysel çalışmalar yapmıştır.
Cumhuriyet’in ilk on yılında yazarlar, genellikle toplumsal sorunlara yönelmişlerdir.
·           Birinci Dünya savaşı, Milli Mücadele Atatürk ilke ve inkılâpları, halkın yaşam tarzı, ahlak bozuklukları, yanlış batılılaşma, halk aydın ilişkileri ve doğu-batı karşılaştırması ile ilgili konular işlenmiştir. Anadolu’ya ve Anadolu insanına yönelme görülür.
Cumhuriyet rejimi, Anadolu yaşamı, Atatürk devrimleri, yoksulluk, olanaksızlık gibi konularda eserler vermişlerdir.  Romanlar realizm akımının etkisindedir.
Sabahattin Ali, Sadri Ertem gibi sanatçılar ezilenlerin haklarını arama gibi belirginleşen toplumcu gerçekçi yönelimle eserler yazmıştır.
Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi yazarlar memleket sorunlarına değinen romanlar
yazarken Memduh Şevket Esendal gibi yazarlar da daha çok insanın bireysel yaşamını konu edinmiştir. Aka Gündüz, Mahmut Yesari gibi yazarlar belli bir ileti çerçevesinde oluşturulan eserler verirken Ahmet Hamdi Tanpınar, Peyami Safa gibi yazarlar da bireyin iç sorunlarına değinen romanlar yazmıştır.
1940’lı yıllardan itibaren romanda gerçekçiliğin bir uzantısı olarak değerlendirilen köy ve köy insanına yöneliş başlar.
Bu tür romanlar konularını daha çok, toprağa bağlı insanların hayatlarından alır.
Köyden şehre doğru hareketi işleyen ilk yazarlardan biri Orhan Kemal olmuştur.

 Cumhuriyet Dönemi Türk romanında birçok yazar, bireyin iç dünyasına yönelik eserler kaleme almışlar; psikoloji açısından olay, mekân gibi ayrıntılara değinmişlerdir. Halide Edip Adıvar’ın Handan, Peyami Safa’nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur, Sâmiha Ayverdi’nin İnsan ve Şeytan, Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam, Erhan Bener’in Oyuncu adlı eserleri kişilerin ruhi durumlarının tahlil edilmesi açısından psikolojik romana örnek verilebilir. Bu sanatçıların dışında birçok yazar da psikolojik roman türünde eser vermiştir.


 1950-1980 ARASI TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
1950’den itibaren Türk romancılığında farklı yönelimler ortaya çıkmış, birçok sanatçı hem bu yönelimlerin doğrultusunda hem de bireysel yaklaşımlarla eser vermiştir.
1950’li yıllardan itibaren Türk edebiyatında köy ve kasaba gerçeğine değinen romanlar görülmeye başlanır. Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Kemal Tahir, Mahmut Makal, Dursun Akçam, Necati Cumalı, Tarık Buğra gibi yazarlar köy-kasaba edebiyatı olarak da adlandırılan bu yönelimin önde gelen yazarlarındandır. 
Tarihî duyarlılığa sahip Mustafa Necati Sepetçioğlu, Hüseyin Nihal Atsız gibi romancılar tarihsel olayları, kişileri, millî konuları eserlerinde ele almışlardır. Sâmiha Ayverdi, Emine Işınsu, Sevinç Çokum, Mustafa Miyasoğlu, Bahaeddin Özkişi, Rasim Özdenören gibi romancılarımız da dinî hassasiyeti ön planda tutarak eserler vermiştir.
1960’lardan itibaren Türk romancılığında “yenilikçi anlayış” da denen, modernizmi esas alan romanlar
yazılmıştır.
Modernizmden beslenerek farklı anlatım teknikleri ve postmodernist anlayışla yazılan romanlar ise romancılığımızın farklı bir yönüdür.
Yusuf Atılgan, Adalet Ağaoğlu, Ferit Edgü, Pınar Kür, Oğuz Atay gibi sanatçılar bu tarzlarda romanlar yazmıştır.
1970-1980 yılları arasında roman yazarları sayısında büyük bir artış görülür. Toplumsal sorunları ele alan
romanlar ve tarihî romanlarla birlikte Almanya’ya göç eden Türklerin karşılaştıkları sorunlar anlatılır.

Cumhuriyet Dönemi romanında tarihî olayları ele alan romanlar da yazılmıştır. Bu eserlerde yazarlar geçmişin şanlı dönemlerini anlatarak millî bir uyanış gerçekleştirmeye, topluma tarih bilinci aşılamaya çalışmışlardır.
İttihat ve Terakki, Mütareke ve Millî Mücadele, I. Dünya Savaşı gibi yakın zamana ait tarihî olayları konu edinen yazarlara Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Nahit Sırrı Örik, Mithat Cemal Kuntay gibi romancılarımız örnek verilebilir. Kimi yazarlar ise Osmanlı İmparatorluğu’nun şanlı dönemlerini ele almışlardır. Kemal Tahir’in Devlet Ana, Tarık Buğra’nın Osmancık romanları buna örnek verilebilir.
1980 SONRASI TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Genel Özellikler:
1980 öncesi modernizmin etkisinde eser veren sanatçılar 1980 sonrasında dünyadaki gelişmelerin de etkisiyle postmodernist tarzda romanlar yazmaya başlamışlardır.
Orhan Pamuk, İhsan Oktay Anar, Bilge Karasu, Rasim Özdenören, Nedim Gürsel gibi birçok yazar bu yönelime örnek verilebilir.

Bu dönem romancılığımızda, olağanüstü unsurlara dayalı alegorik (sembolik) anlatımdan ve hayal gücünden yararlanılarak okuyucuyu gizemli bir dünyaya sürükleyen fantastik roman türünde de eserler verilmiştir. Barış Müstecaplıoğlu, Orkun Uçar, Alp Araş, Gündüz Öğüt, Saygın Ersin gibi yazarlar bu roman türüne örnek verilebilir.
Yine bu dönemde günlük yaşantıda rastlanamayan, ilginç, farklı, gizemli olayları konu edinen macera ve polisiye türünde romanlar da yazılmaya başlanmış ve giderek yaygınlaşmıştır. Osman Aysu, Ahmet Ümit, Çelil Oker, Cenk Eden, Birol Oğuz gibi yazarlar bu türlerde eser veren sanatçılardır.
1980 sonrası Türk romancılığında Mehmet Eroğlu, Latife Tekin, Ayla Kutlu, Buket Uzuner, Tezer Özlü, Erendiz Atasü, Nazlı Eray, Öner Yağcı, Hulki Aktunç, Alev Alatlı, Leyla Erbil gibi birçok sanatçıda kimi eğilimlerin izleri görülse de sanatçıların özgün ve bireysel yaklaşımları da önemli bir yer tutmaktadır.
1980’lerden itibaren yazarlarımız postmodernizmin metnin yapısını şekillendiren kimi özelliklerinden ustaca yararlanmışlardır.
Geleneksel roman, birçok yönüyle standart, mantığa dayalı bir içeriğe sahiptir. Yazarlar, nesnel yaklaşımla ele aldığı konuyu belirgin kişi, mekân ve zaman çerçevesi içinde aktarır. Bu tarz romanları okur kitlesi yadırgamaz. Postmodern romanda ise yazar, gerçekliği öznelleştirip kurguyu değiştirir.
Üstkurmaca: Postmodernist yazarın bir kurguyla yetinmeyip kurgu içinde kurgu oluşturmasına üst kurmaca denir. Yazar, bunu yaparken de anlatımının kurmaca olduğunu okura sezdirir ya da doğrudan söyler.
Fantastik öge, olmayacak bir durumun olmuş gibi aktarılması, hayalî unsurların kullanılmasıdır. Postmodernist roman, fantastiği gerçeklikle sentezleyerek okura sunar.
Tarihe yönelme, postmodernist roman anlayışında tarihî bir olay, durum ve kişilerden yararlanmadır. Tarih, ders veren bir öge olarak algılanmaz. Postmodernist romanda tarih, yazarın kurgusunu yerleştirmek için kullandığı bir fondur. Tarihin oluşumuna büyük katkı sağlamayan kişi ve olaylar ele alınır. Kimi zaman da tarihî büyük kişiler olağan yaşantıları içinde romana yansıtılır.
Metinler arasılık: Postmodernizmde yazarın resim, müzik, bilim, siyaset, din vb. edebî metnin alanında yer almayan her şeye yönelik yaptığı dolaylı alıntıya metinler arasılık denir. Metinler arasılık bir hatırlatmadır, bu hatırlatma özgün ve bireyseldir. Böylelikle tarihî dönemlerde üretilmiş bilgiler, sözler, düşünceler doğrudan ya da dolaylı biçimde kurmaca esere eklenir. Böylece yazar, sahip olduğu kültürel donanımını eserine katar. Metinler arasılık, yazar merkezli bir özelliğe sahiptir. Yazar, farklı alanlara ait metinlerin özelliklerini az da olsa kurmaca veya çoğunlukla bütüncül bir anlayışla metnine pastiş, parodi ve ironi yöntemleriyle yerleştirir.

Pastiş bir yazarın, başka bir yazarın ya da anlatım türünün dil ve anlatım özelliklerini taklit etmesidir. Postmodernist romanda biyografi, otobiyografi, bilimsel metin, destan, masal, halk hikâyesi, efsane gibi edebî türlere özgü üslup öğelerinin ve söyleyiş tarzlarının, metnin temel üslubu olarak kabul edilmesidir. Pastişte taklit, metnin üslubuyla ilgilidir; metnin konusu taklit edilmez.
Örnek: İhsan Oktay Anar, Puslu Kıtalar Atlası romanında “Râviyân-ı ahbâr, nâkilân-ı âsâr, muhaddisân-ı ruzigâr şöyle rivayet ederler ki”, “Anlatırlar ki” gibi Türk halk hikâyelerinin giriş bölümünde kullanılan kalıplaşmış ifadelerini romanında kullanarak pastiş yapmıştır.
Parodi, belli bir metnin konusunun örnek alınmasıdır. Bir başka deyişle parodi, bir metinden yeni bir metin oluşturmaktır Örneğin Benim Adım Kırmızı romanının yazarı Orhan Pamuk bu eserinde, Umberto Eco’nun Gülün Adı romanını konu açısından örnek almıştır. Orhan Pamuk, Umberto Eco’nun romanını ad, konu, zaman, mekân gibi ayrıntılar yönüyle örnek almış, kendine ait çalışmalarla özgün ve yeni bir roman oluşturmuştur.
İroni, başka bir eserle kurulan ilişkide mizahi bir niteliği amaçlamaktır. Yazar, örnek aldığı metnin biçim ve içerik özelliklerini, kurgu tekniklerini alaya almak ya da okuyucuyu eğlendirmek amacıyla metni değiştirir. Böylece bir yapıttan gülünç, eğlendirici yeni bir yapıt türetir.
Kolaj: Resim sanatında da kullanılan bu teknik, roman sanatında gerçek ya da kurmaca metinlerin bir romanın an metnine serpiştirilerek yerleştirilmesidir.
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK ROMANINDAKİ ANLAYIŞLAR
Roman türü, Cumhuriyet Dönemi’ndeki siyasi, sosyal, ekonomik ve diğer gelişmelere bağlı olarak gelişim göstermiştir. Bu dönem sanatçılarının roman anlayışları şunlardır:
a. Milli ve Dini Duyarlılıkları Yansıtan Sanatçılar
Özellikleri ve Temsilcileri
Milli Edebiyat akımının devamı gibi algılanabilecek bu eserlerde Anadolu, Anadolu köylüsü, savaş yılları, geleneksel değerler, milli motifler, ahlaki yozlaşma, yanlış Batılılaşma gibi konular işlenmiştir.
1930’lara kadar Millî Edebiyat etkisinde gelişen romanda eskiye karşı yeni değerlerin yüceltilmesi işlenmiştir. Bu dönemde Reşat Nuri Güntekin, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi romancılarımız eser vermiştir.
Aydın-köylü çatışması (örneğin Yaban romanı) Doğu-Batı çatışması (örneğin Yaprak Dökümü) işlenmeye devam etmiştir.
Bu anlayışla yazılan bazı romanlarda Osmanlı'nın son dönemleri ve Cumhuriyet'in ilk yılları ele alınmıştır.
Realist bir bakış açısıyla gerçekçi gözlemler yapılmıştır.
Mekânlar gerçekçi bir biçimde betimlenerek coğrafyanın yoksulluğu göz önüne serilmiştir.
Atatürk ilke ve inkılapları da eserlere yansıtılmıştır.


1950-1980 arası dönemde Hüseyin Nihal Atsız, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Bahaeddin Özkişi, Münevver Ayaşlı, Emine Işınsu, Sevinç Çokum millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan romanlar yazmışlardır…
Temsilcileri :Halide Edip Adıvar , Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Reşat Nuri Güntekin, Mithat Cemal Kuntay, Hüseyin Nihal Atsız, Mustafa Necati Sepetçioğlu , Bahaeddin Özkişi, Münevver Ayaşlı, Emine Işınsu, Sevinç Çokum,
b. Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Sanatçılar
Cumhuriyet Dönemi Türk romanında bazı sanatçılar bireyin iç dünyasını esas alan eserler vermişlerdir. Bu sanatçıların en tanınmış olanları şunlardır:
Temsilcileri: Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar, Tarık Buğra, Sâmiha Ayverdi, Abdülhak Şinasi Hisar

Bu sanatçılar, olaylardan ve insanlardan hareketle bireyin iç dünyasını yansıtmaya çalışmışlardır.
İnsan gerçeği toplumsal açıdan değil psikolojik açıdan ele alınır.
Bireyin bunalım, sıkıntı, yabancılaşma ve yalnızlıklarını ele almışlardır.
Psikoloji ve psikiyatriden faydalanmışlar; çağrışımlara açık, sanatlı bir dille ruh çözümlemelerine yer vermişlerdir.
Peyami Safa’nın 1930 yılında yayımladığı “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” bu anlayışla yazılan ilk romandır. Bu roman, kurgusu ve özellikle başarılı psikolojik tahlilleriyle Türk romanında önemli bir aşama oluşturur.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Huzur”, Tarık
Buğra’nın “Küçük Ağa” romanları bu anlayışla yazılan romanlardandır.
c. Toplumcu Gerçekçi Anlayışla Yazan Sanatçılar
Türk romanının tarihî seyri açısından öne çıkan bir başka gelişme 1930’lu yıllarda toplumcu gerçekçi bir anlayışla eserler verilmesidir.
Sabahattin Ali “Kuyucaklı Yusuf’”, Sadri Ertem “Çıkrıklar Durunca”, Memduh Şevket Esendal “Ayaşlı ve Kiracıları” romanlarıyla bu anlayışın ilk örneklerini verirler.
Toplumcu gerçekçi roman anlayışı özellikle 1950’lerden 1980’e kadar Türk romanındaki ana eğilimlerinden biri olarak gelişimini sürdürür.

Toplumcu-Gerçekçi Sanatlar:
Sadri Ertem, Sabahattin Ali, Kemal Tahir, Aziz Nesin, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Necati Cumalı, Samim Kocagöz, Kemal Bilbaşar, Mahmut Makal, Talip Apaydın, Fakir Baykurt, Faik Baysal, Dursun Akçam, Abbas Sayar, İlhan Tarus, Muzaffer İzgü, Orhan Hançerlioğlu, Rıfat Ilgaz, Attila İlhan, Tahsin Yücel, Oktay Akbal, Vedat Türkali, Tarık Dursun Kakınç…


Toplumcu gerçekçi bu yazarlar, toplumsal sorunlar ve çatışmalar ile köy gibi küçük yerleşim yerlerinin sorunları üzerinde yoğunlaşmışlar; eserlerini ağa-köylü, öğretmen-imam, halk-yönetici, zengin-fakir, güçlü-güçsüz, aydın-cahil çatışması üzerine kurmuşlardır.
Toplumcu gerçekçilerin eserlerinde üzerinde durdukları bir başka konu da büyük şehirlere göçün ortaya çıkardığı problemler ve şehrin kenar mahallerindeki hayat olmuştur.
"Sanat toplum içindir." anlayışıyla eser verilmiştir.
Bu anlayışla yazılan romanların birçoğu belirli görüşleri anlatmak, belirli bir siyasi anlayışı savunmak için bir araç olarak kullanılmıştır.
Toplumcu gerçekçi yazarlar, genellikle, kendi ideolojik söylemlerini eserlerine yansıtmışlardır.
Marksist ve sosyalist düşünceden etkilenilmiştir.
Eserlerde, realizm ve natüralizm akımlarının etkisi görülür.
Yapıtlar konuşma diliyle yazılmıştır, dil sadedir.
Kahramanlar bölgesel (yöresel) ağızlara göre konuşturulmuştur.
Güçlü tasvirler yapılmıştır.
Anlatım tekniklerinden çok anlatılan şey önemli görülmüştür.
Halk kültüründe yer alan birçok unsura yer verilmiştir.
ç. Modernizmi Esas Alan Sanatçılar
Türk edebiyatında dış gerçeklikten iç gerçekliğe yönelen, yabancılaşmış bireyi işleyen, farklı kurgusu ve tekniğiyle Türk romanına farklı bir çehre kazandıran modernist roman anlayışı 1950’lerden itibaren örneklenmeye başlar. Temsilcileri: Adalet Ağaoğlu, Ferit Edgü, Yusuf Atılgan, Rasim Özdenören, Vüsat O. Bener, Füruzan, Bilge Karasu, Oğuz Atay, Demir Özlü, Nezihe Meriç modernizmi esas alan önemli sanatçılardır.

Bunlar, geleneksel roman anlayışından farklı olarak geriye dönüş tekniği ile romandaki kronolojik zaman anlayışını ve neden-sonuç ilişkisini ortadan kaldırmışlardır. Bu yüzden modernist eserlerde iç içe geçmiş zaman ve olaylardan oluşan bir hikâye görülür.
Modernist yazarlar; kahramanların anılarını ve bilgilerini, kafalarından neler geçtiğini, dillerinden dökülmeyip kalplerine gömdüklerini okuyucuya aktarabilmek için bilinç akışı, iç konuşma ve iç diyalog gibi farklı anlatım tekniklerini kullanmışlardır.
Geleneksel anlatımın dışına çıkarak yer yer alegorik anlatımdan yararlanmışlar, sözcüklerin çağrışım gücünden yararlanarak şiirsel bir dil kullanmışlardır.

d. Postmodernizmi Esas Alan Sanatçılar
Türk romanında 1960 sonrasında ortaya çıkan, 1980’den sonra yaygınlaşan anlayışlardan biri de postmodernist romandır.
Postmodernizm; roman türünün temelini oluşturan olay örgüsü, şahıs kadrosu, zaman, mekân, bakış açısı, dil kurgusu ve tematik kurgu gibi unsurları değişikliğe uğratmakla kalmaz; metinlerarasılık ve üstkurmaca gibi birtakım yeni anlatım tekniklerini kullanır.
Postmodernist romanlarda yüzyıllarca kabul gören ve kanıksanan roman yapısından farklı bir yapı meydana geldiği görülür. Kuralsızlık bu anlayışın temel özelliğidir.
Orhan Pamuk’un “Kara Kitap”, “Beyaz Kale”, “Benim
Adım Kırmızı”; Bilge Karasu’nun “Gece”; Hasan Ali Toptaş’ın “Bin Hüzünlü Haz” adlı eserleri Türk edebiyatındaki önemli postmodern romanlardır.

e. Gelenekçi Roman Anlayışına Sahip Sanatçılar
Toplumun kültürel değerlerini kurmacanın dünyasına taşıyan romanlara “gelenekçi roman” denir. Türk edebiyatında gelenekçilik, toplumun kültür değerlerine ilişkin farkındalık oluşturmaya yöneliktir. Sanatçılar; millî ve İslami duyarlıktan beslenir; tarihten, yaşama tarzından, inançlardan gelen unsurları eserlerinde işlerler. Bu anlayışla yazılan romanlarda genellikle klasik olay kurgusu, kronolojik zaman ve ilahi (hâkim/tanrısal) bakış açışı görülür.

TÜRK DÜNYASI EDEBİYATINDA ROMAN
Türkiye dışında yaşayan Kırgız, Kırım, Türkmen, Azeri, Özbek, Tatar gibi Türk boylarının oluşturdukları edebiyattır.

CENGİZ AYTMATOV (1928-2008)
Kırgız Türk edebiyatının dünyaca ünlü sanatçısıdır
Hikâye ile başladığı sanat yaşamını roman ile taçlandırmıştır.
Kırgızların efsane ve destanlarından, sözlü anlatım geleneklerinden ustaca
yararlanmış, roman tekniği güçlü bir yazardır.
Sovyetler Dönemi’ndeki baskıdan dolayı sembol ve mecazlara dayalı anlatımı sıklıkla tercih etmiştir.
Kırgız halkının duyuş, düşünüş, ruhunu, kültürünü yansıtmıştır.
Louis Aragon'un "Dünyanın en güzel aşk hikâyesi" olarak nitelediği "Cemile" eseri tüm zamanların en çok okunan aşk kitabı seçilir.
Eserleri 176 dile çevrilmiştir.

Eserleri:
Roman: Selvi Boylum Al Yazmalım, Toprak Ana, Elveda Gülsarı, Beyaz Gemi, Askerin Oğlu, Gün Uzar Yüzyıl Olur, Kıyamet, Dişi Kurdun Rüyaları, Kassandra Damgası,
Dağlar Devrildiğinde - Ebedi Nişanlı (Son romanı - 2007)
Hikâye: Cemile

CENGİZ DAĞCI (1920-2011)
 Türk edebiyatının büyük romancılarından olan Cengiz Dağcı özellikle Kırım Türklerinin dramını anlattığı romanları ile büyük bir ün kazanır.
Eserlerinde Kırım Türklerinin Rusların zulmü altındaki hayatını anlatır. Eserlerinde ayrıca kendi hayatından da kesitler sunar.

Eserleri:
Roman: Korkunç Yıllar, O Topraklar Bizimdi, Yurdunu Kaybeden Adam, Onlar da İnsandı, Ölüm ve Korku Günleri

DÜNYA EDEBİYATINDA ROMAN
XX. yy; dünya edebiyatında her ülkedeki değişimin ve gelişimin yarattığı çelişkilerin, insanın iç dünyasında oluşan ikilemlerin yansıtıldığı bir dönem olur. Sanatçılar yaşamın anlamını, çağın genel görünümünü yansıtma eğilimine girerler. Gerçeğe giden yol tek olmadığı için her ülkenin yazarları yeni arayışlar, yeni yönelimler içerisindedirler.
Dünya edebiyatında Ernest Hemingway, John Steinbeck, Stephan Zweig, Tolstoy, Dostoyevski, J. D. Salinger, Harper Lee, Gabriel Garcia Marquez pek çok önemli roman yazarı vardır.

GABRIEL GARCIA MARQUEZ (1928-2014)
 Kolombiyalı bir yazardır.
Büyülü gerçekçilik akımının ve Latin Amerika edebiyatının yazarlarındandır.
Büyülü gerçekçilik dendiğinde akla ilk gelen yazar olarak kabul edilir. 1982’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü almıştır.
Romanları: Yüzyıllık Yalnızlık, Aşk ve Öbür Cinler, Kırmızı Pazartesi, Kolera Günlerinde Aşk, Şili’de Gizlice, Başkan Babamızın Sonbaharı
Büyülü Gerçekçilik Akımı: Latin Amerika yazarları ve onların eserleri için kullanılan bir tanımdır. 1960’dan sonra bazı yazarların sıra dışı bir anlayış geliştirmesiyle oluşan bir yönelimdir. Latin Amerika’da yeni bir anlatım olanağı ile etkili olmuştur. Özellikle roman türünde başarılı örnekler verilmiştir. Akımın yayılmasında Avrupa ve İspanya’daki yayıncıların da etkisi büyüktür
 Bu akımda okur, romanın içinde temel bir ögedir. Geleneksel romanın anlatım tekniklerinden uzaklaşılır. Eserlerde toplumun her kesiminden insana ait bir dil tercih edilir. Değişik kahramanlar ve anlatıcılar kullanılır.
Gerçeklikten uzaklaşılarak düş gücüne, büyüye dayalı bir kurguya yönelinir. Gerçeküstü ve fantastik unsurlarla gerçeklik birlikte kurgulanır. Tema; düşler, hayaller, mitler, perilerle dolu masalımsı bir anlatımla verilir. Okuru her ana şaşırtan durumlar ele alınır. Sözlü halk kültürüne ait mitler, masallar, destanlar, efsaneler ve halk hikâyeleri yapı ve anlatım olanakları açısından ustaca karıştırılarak kullanılır. Anlatıcı gerçek ve doğal olanı aktarırken açıklama yapmadan okuru mantıksızlığı fark etmemesi için olay örgüsünü yalın bir dille hızlı şekilde devam ettirir.
Ayrıca anlatıcı sıklıkla ironi anlatım tekniğiyle okurun ilgisini canlı tutar. Büyülü gerçeklik; fantastik edebiyat, postmodernist edebiyat gibi yönelimlerden farklıdır.

Jorge Luis Borges’in “Alçaklığın Evrensel Tarihi” adlı eseri büyülü gerçeklik akımının ilk eseri kabul edilir.
Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık romanı ise bu akımın en önemli eseridir.
Türk edebiyatında büyülü gerçeklik akımının bazı özellikleri Latife Tekin, Yaşar Kemal, İhsan Oktay Anar ve Nazlı Eray gibi yazarlarda yer yer görülmektedir.
MİTHAT CEMAL KUNTAY (1885-1956)
Milli Edebiyat akımının değerlerini benimseyen Mithat Cemal Kuntay, milli konular çerçevesinde yazdığı epik-lirik şiirleriyle tanınır.
 Vatanseverlikle ilgili şiirleri onu bilinen milliyetçi şairler arasına sokar.
Dil anlayışında Milli Edebiyat dil ve anlayışına bağlı olan Kuntay, önceleri oldukça ağır daha sonra sade bir dil kullanır.
Şiirlerini, "Türk'ün Şehnamesi" ismiyle yayımlar.
Osmanlı'nın yıkılışını anlatan "Üç İstanbul" eseri ilk ve tek romanı oldu. Mithat Cemal Kuntay, eserde II. Abdülhamit, II. Meşrutiyet ve mütareke yıllarının İstanbul'unu anlatır. Romandaki kişiler oldukça gerçekçi bir şekilde anlatılmış tahliller ayrıntılı bir şekilde sunulmuştur. Romandaki kişiler; dalkavuklar, jurnalciler, ikiyüzlü kimselerdir. Olay, Adnan ve Belkıs'ın şahsında anlatılmıştır.
Eserleri
Üç İstanbul (roman)
Türkün Şehnamesi (şiir)
İstiklal Şairi Mehmet Akif (biyografi)
Kemal, Yirmi Sekiz Kanun-ı Evvel (oyun)
Nefais-i Edebiyya (antoloji)
Edebiyat Defteri, Hitabet ve Münazara Dersleri ( inceleme)

ORHAN KEMAL (1914-1970)
Türk edebiyatına işçi sınıfını ve Çukurova’yı sokan yazardır.
Toplumcu-gerçekçi bir anlayışla işçi ve köylünün, dar gelirli memurların, işsizlerin, sokaktaki adamın sorunlarını yansıtan
romanlar, hikâyeler ve oyunlar yazmıştır.
 Hayatın içinden yetişmiş bir yazar olarak dünyasını, okuduklarından çok yaşadıklarıyla ve gözlemleriyle kurmuştur.
Konu ve kişi bulmakta hiç zorluk çekmeden, hayatına giren yüzlerce insanın kader ve direnişlerini rahatça derleyerek hikâye ve romana geçirmiştir.
İstanbul’a gelişiyle birlikte roman konuları ve kahramanları da değişmiş; İstanbul’un kenar mahallelerinde yaşanan hayatlar, işçiler, küçük memurlar, dar gelirli insanlar, suçlu çocuklar, işsizler, aylaklar eserlerinin vazgeçilmez öğeleri olmuştur.

Eserleri:
Öykü: Ekmek Kavgası, Çamaşırcının Kızı, Sarhoşlar, Grev, 72. Koğuş, Arka Sokak, Babil Kulesi, Kardeş Payı, Mahalle Kavgası, Dünyada Harp Vardı, İşsiz, Önce Ekmek
Roman: Avare Yıllar, Baba Evi, Murtaza, Suçlu, Cemile, Bereketli Topraklar Üzerine, Vukuat Var

Devlet Kuşu, Küçücük, Gâvurun Kızı, Kanlı Topraklar, Bir Filiz Vardı, Yalancı Dünya, Üç Kâğıtçı, Sokaklardan Bir Kız, Dünya Evi, Kötü Yol, El Kızı, Eskici ve Oğulları, Hanımın Çiftliği, Gurbet Kuşları, Arkadaş Islıkları
Oyun: İspinozlar
Anı: Nazım Hikmet'le Üç Buçuk Yıl

YAŞAR KEMAL (1923-2015)
Toplumsal gerçekçilik akımının önde gelen kişilerindendir.
Eserlerinde folklorik ögelere, Anadolu halkının yaşam biçimine, kırsal yaşamdaki sosyal gerçekliğe değinmiştir.
Toroslar, Çukurova, Çukurova halkını, acılarını, ağalık ve toprak sorunlarını, kan davalarını eserlerinde kendine has çarpıcı bir üslupla anlatır.
Köy ve köylü gerçeğini abartısız ve destansı bir dille eserlerinde işler.
Sanayileşme ile Çukurova'nın uçsuz bucaksız verimli topraklarının makineleşmeye açılmasını ve rant savaşlarını kaleme alır.
Kahramanlarının iç dünyalarına yani ruhsal betimlemeye çok fazla önem verir.
ESERLERİ
Roman
 İnce Memed I,II, III, IV, V , Teneke,  Yılanı Öldürseler,  Demirciler Çarşısı Cinayeti,  Çakırcalı Efe,  Üç Anadolu Efsanesi
 Ağrı Dağı Efsanesi ,  Binboğalar Efsanesi,  Yer Demir Gök Bakır Hikâye  Sarı Sıcak


PEYAMİ SAFA (1899-1961)
Psikolojik roman türünün edebiyatımızdaki önemli temsilcilerinden biridir.
Eserlerinde bireyin iç dünyasını irdeleyerek topluma yönelmiştir.
Server Bedii adıyla özellikle polisiye türde eserler yazmıştır. Yazdığı Cingöz Recai isimli polisiye serisi bir döneme damga vurmuştur.
Eserlerinde Doğu-Batı sentezi yapması onun özgün özelliklerindendir. Bu anlayışla kültür çatışmalarını konu edindiği eserler de meydana getirmiştir.
Peyami Safa fıkra, makale, eleştiri, hikâye ve roman türlerinde Ahmet Mithat’ın rekorunu kıracak kadar çok sayıda eser kaleme almış, başarısını en çok romanlarında göstermiştir.
Eserlerinden en ünlüleri hasta çocukluğunu anlattığı Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ile Doğu ve Batı karşılaştırılmasının yapıldığı Fatih Harbiye’dir.

Eserleri:
Romanları: Şimşek, Mahşer, Sözde Kızlar, Bir Akşamdı, Canan, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Fatih-Harbiye, Bir Tereddüdün Romanı, Matmazel Noralya’nın Koltuğu, Cumbadan Rumbaya, Yalnızız, Biz İnsanlar
Öykü: Hikâyeler
Oyun: Gün Doğuyor

TARIK BUĞRA (1918-1994)
Son dönem edebiyatımızın en önemli romancılarındandır.
Edebiyata Oğlumuz adlı öyküsüyle başlamıştır.
Kurtuluş Savaşı dönemini anlatan KÜÇÜK AĞA çok ünlü bir romandır.
Bu romanın ikinci cildi "Küçük Ağa Ankara'da" adıyla devam eder.
"Sanat insanı yüceltmelidir." görüşünü savunur.
Şiirsel bir anlatımla yazdığı eserlerinde, eşya ve olayların iç yüzüne yönelmiştir.
Romanlarının temeli insan olmakla birlikte, devrin sosyal olaylarını daha çok işlemiştir.
Türkçeyi iyi kullanan yazar roman, hikâye, gezi yazısı, fıkra ve tiyatro türünde eserler vermiştir.

Eserleri:
Romanları: Yalnızlar, Küçük Ağa, Küçük Ağa Ankara’da, Firavun İmamı, İbiş’in Rüyası, Gençliğim Eyvah, Dönemeçte, Yağmur Beklerken, Osmancık
Hikâyeleri: Oğlumuz, Yarın Diye Bir Şey Yoktur, İki Uyku Arasında
Oyunları: Ayakta Durmak İstiyorum, Akümülatörlü Radyo

YUSUF ATILGAN (1921-1989)
Modern anlatım tekniklerini kullanır
Fertlerin yabancılaşma, yalnızlık, bunalım, hayata tutunamama gibi durumlarını eserlerinde kaleme alır.
Eserlerinde zaman zaman bilinçaltı ve psikanalitik yöntemlere başvurur.
Romanlarında psikolojik yabancılaşmayı ve yalnızlığı işler
"Aylak Adam"da çağdaş bireyin trajedisini işler.
Eserleri
Roman: Anayurt OteliAylak Adam,

LATİFE TEKİN (1957-…)
 İlk kitabı "Sevgili Arsız Ölüm" 1983'te yayınlandı.
 Büyülü gerçekçilik akımına da yakıştırılan bu romanının ardından peş peşe diğer romanları geldi.
 Anlatımında gerçeklerden, gözleme dayalı unsurlardan ve halk ürünlerinin anlatım tarzlarından yararlandı.
 Değişik üslubu ve yaklaşımıyla kuşağındaki edebiyatçıların önde gelen isimlerinden biri oldu.
 Son olarak 2010'da "Rüyalar ve Uyanışlar" kitabı yayımlandı.
Eserleri: Romanları:  Sevgili Arsız Ölüm  Berci Kristin Çöp Masalları  Gece Dersleri  Buzdan Kılıçlar
 Aşk İşaretleri  Ormanda Ölüm Yokmuş  Unutma Bahçesi  Rüyalar ve Uyanışlar Defteri


ORHAN PAMUK (1952-…)
 Postmodern romanın önde gelen kişilerindendir.
 Romanlarında Doğu-Batı sorunlarını hem kültürel hem de felsefi açıdan ele alır.
 Mutlu olmak için yazılar yazdığını söyler.
 Bazı romanlarında tarihi irdeler; bazılarında da toplumsal çözümlemelere girişir.
 Anlatımında oldukça uzun cümlelere başvurur.

Yayımlanmış eserleri Roman:  Sessiz Ev  Cevdet Bey ve Oğulları  Beyaz Kale  Yeni Hayat  Kara Kitap  Benim Adım Kırmızı
 Masumiyet Müzesi  Kar

HASAN ALİ TOPTAŞ (1958-…)
Günümüz edebiyatının en önemli yazarlarından olan yazar, postmodern edebiyatın önemli temsilcilerinden biridir.
Eserleri postmodernizmin etkisiyle iç içe geçmiş zamanların, düşle gerçeğin birbirine karıştığı çok katmanlı metinlerdir.
İmgelere önem vermiş, az sözle çok şey anlatmayı benimsemiştir.
Seçtiği kelimeler ile cümlelerin ritmine önem vermesi "roman yazan şair" olarak anılmasını sağladı.

Roman:  Sonsuzluğa Nokta  Gölgesizler  Kayıp Hayaller Kitabı  Bin Hüzünlü Haz  Uykuların Doğusu  Heba   Kuşlar Yasına Gider
Öykü:  Bir Gülüşün Kimliği  Yoklar Fısıltısı  Ölü Zaman Gezginleri  Geçmiş Şimdi Gelecek

OĞUZ ATAY (1934-1977)
 Modernizmi esas alan sanatçılardan olan Oğuz Atay, postmodernizmin de edebiyatımızdaki öncülerindendir.
 Modern insanın bunalımı, yalnızlığı, toplumun aksayan yönleri, burjuvazi görüşe ferdin başkaldırışı eserlerinde işlenen konular olarak öne çıkar.
 Yapıtlarında ele aldığı konuları ironi bir tarzla işler. Yapıtları ayrıca eleştiri ve mizah içerir.
 Postmodern bir anlayışla yazdığı "Tutunamayanlar" eseri ona büyük ün kazandırır. Bu romanda küçük burjuva düzenini ve Türk aydınının acıklı güldürüsünü işler.
 "Tutunamayanlar" aynı zamanda Türk edebiyatında ilk modernist roman örneğidir.

Eserleri:  Roman: Tutunamayanlar, Bir Bilim Adamının Romanı, Tehlikeli Oyunlar  Hikâye: Korkuyu Beklerken
 Oyun: Oyunlarla Yaşayanlar

ROMANLARDA KULLANILAN ANLATIM TEKNİKLERİ

GÖSTERME (SAHNELEME) TEKNİĞİ:
— Tebriz'e bir elçi göndermek istiyoruz. Tarafımızdan sen gider misin, oğlum?
Anlatıcının/yazarın devre dışı kaldığı, okurun
— Ben mi?
karakterle doğrudan bir araya getirildiği bir
— Evet.
anlatım tekniğidir. Gösterme tekniği; diyalog,
— Ne münasebet?
iç konuşma veya bilinç akışı şeklinde olabilir.
— Aradığımız gibi bir adam bulamıyoruz da...
Örnekteki metinde gösterme tekniği kişilerin
— Ben şimdiye kadar devlet mansıbına girmedim.
karşılıklı konuşmalarıyla (diyalog) verilmiştir.
— Niçin girmedin? (Ömer Seyfettin-Pembe İncili Kaftan) 


Diyalog Tekniği: İki kişinin karşılık konuşmasıyla
Niçin beni yalancı çıkardın? dedim. Musluğu sen koparmamıştın…

sağlanan bir anlatım tekniğidir.
 – Hayır, sen koparmamıştım. Öbür çocuğun kopardığını ben gözümle gördüm.


(Ömer Seyfettin-Ant)




İç Konuşma: Kahramanların içsel konuşmalarını
“Yüzü yanıyordu. Elini yanağına götürdü. Başındaki ağırlık artmıştı. Annem gibi

aktarmaya dayanan anlatım tekniğidir. İç
benim de bir yerime inecek bir gün. Ben dayanamam. Bu kızı doğuracağıma

konuşma tekniğinde, kahramanın duygu ve
Allah canımı alsaydı. Gider şimdi onu uyandırır, sıkıştırırım. Uyku sersemliğiyle

düşünceleri sesli düşünme şeklinde yansıtılır.
her şeyi söyler. Söyletirim. Benim elimden kurtulamaz o. Anasıyım. Hakkımdır.
Sekiz sene ben ona hem analık hem babalık ettim.” (Peyami Safa-Yalnızız)






Bilinç Akışı: Kişilerin duygu ve düşüncelerini,
“Yollar kalabalıktı. Baktığı yeri gözlerinden en uzun sakladıkları için en çok
her hangi mantıki bir bağ ve gramer kuralı
Bebek tramvayına kızıyordu. Devetüyü paltolu bir kadın görünce yüreği çarptı;
endişesi taşımaksızın, düzensiz bir şekilde ve
ama o değildi. Şapkalıydı. Kalktı. Kapıya yürürken duvardaki takvimi gördü. 7
çağrışım ilkesi paralelinde doğrudan doğruya
Mart Cumartesi yazılıydı. 27‟nin yarısı kara yarısı kırmızıydı. Rahatladı. İşte
okuyucuya aktarmaktan ibarettir.
boşuna beklemişti. İnsanların düzeninde bütün ayrıntılar önemliydi. Günlerin adı bile… Bugünün cumartesi olduğunu bilseydi saat birde onu görürdü.”



ANLATMA (TAHKİYE) TEKNİĞİ: Anlatma
“Ali nihayet iş bulmuştu. Bir haftadır fabrikaya gidiyordu. Annesi de bu işe çok
tekniğinde okuyucu ile eser arasına anlatıcı
sevinmişti. Bugün de annesinin seslenmesi üzerine kalktı. Yataktan yemek
girer. Okuyucu hemen her şeyi anlatıcı kanalıyla
odasına kucak kucağa geçtiler. Odanın içini kızarmış ekmek kokusu
görür ve öğrenir. Okuyucunun dikkati anlatıcı
doldurmuştu. Semaver, ne güzel kaynardı.
üzerinde yoğunlaşır. Anlatma; kişi tanıtımı,
Sabahları Ali’nin bir semaver, bir de fabrikanın önünde bekleyen salep güğümü
olay anlatımı, özetleme, geriye dönüş, iç
hoşuna giderdi. Kahvaltısını yaptıktan sonra evden çıkıp duraktaki arkadaşları
çözümleme şeklinde olabilir:
ile buluştu ve birlikte fabrikaya yürüdüler.” (Sait Faik Abasıyanık-Semaver)



Özetleme: Varlığı belirgin şekilde hissedilen
"Ali Rıza Bey, Babıali yetişmelerinden bir mülkiye memuruydu. Otuz yaşına
anlatıcı olayları, kişileri veya diğer unsurları
kadar Dahiliye kalemlerinden birinde çalışmıştı." (Reşat Nuri Güntekin-Yaprak
özetleyerek anlatır.
Dökümü



Geriye Dönüş: Olay örgüsü normal, kendi
“Emir Bey’e baktı, yüzü gergin ama solukları düzgün. İki yıl önceki yangının son
zaman akışında devam ederken anlatıcının
yuttuğu evi hatırladı. Aram Usta’nın oturduğu evi. Az yukarda, üç yol
zaman atlayarak geçmişe yönelmesiyle oluşan
ağzındaydı. Şimdi, arta kalan yığıntıda kuzukulağı, hindiba yetişiyor. Evin tahta
anlatım tekniğidir. Bu teknikle okur bilgilendirir.
perdeyle sokaktan ayrılmış bahçesinden mimoza ve nisan gülü dalları sarkardı dışarı. Küçükken, o köşede oyun oynamaktan korkmuştu hep. (Ayla Kutlu)



İç Çözümleme: Kişilerin iç dünyalarının, iç
“Yavaş yavaş merdivenleri indi. Orta kata gelince müdürün odası gözüne ilişti.
yaşantılarının, hâkim anlatıcı ve bakış açısıyla
Şakir Bey’i bir kere görmek fena olmaz diye düşündü. Kocası hakkında ondan
anlatıldığı psikolojik tahlil tekniğidir.
malûmat alabilirdi, hademe ile içeriye haber gönderdi.”


PASTİŞ TEKNİĞİ: Yazarın başka bir yazarın ya da

edebi türün dil ve anlatım özelliklerini taklit etmesiyle oluşan anlatım tekniğidir. Postmodernist yönelimde kullanılan bir metinler arasılık tekniğidir

Binbir Gece Masalları’nda ve halk hikâyelerinde anlatıcı, başkalarından dinlediklerini aktarır. Bunu yaparken de “rivayet ederler ki, derler ki” gibi

kalıplaşmış ifadeler kullanır. İhsan Oktay Anar’ın “Puslu Kıtalar Atlası” adlı


romanında biçim ve anlatım özellikleri açısından aynı tekniği kullanması bir pastiş örneğidir





PARODİ TEKNİĞİ: Postmodern romanda daha
Nazan Bekiroğlu’nun Yûsuf ile Züleyha adlı romanı, içerik yönünden divan
önce yazılmış bir metnin içerik yönünden örnek
edebiyatındaki Yûsuf ile Züleyha mesnevilerini örnek aldığından bir parodi
alınmasıdır. Bütüncül ya da kısmen olabilir.
örneğidir.


İRONİ TEKNİĞİ: Yazarın örnek aldığı bir metnin


“Bu masal çok yeni uydurulmuş bir masal olduğu için pek çok kimse bilmiyor.
biçim ve içerik özelliklerini, kurgu tekniklerini
Masalı yeni duyanlar da onu başkalarına anlatmaya kalktıklarında ellerine
alaya almak ya da okuru eğlendirmek amacıyla
yüzlerine bulaştırıyorlar. Birçok yerine de yeni bölümler uyduruyorlar. Bir kez
değiştirip gülünç ve eğlendirici eser ortaya
uydurmaya başlayınca ise- şimdi olduğu gibi- uydurdukça uyduruyorlar.
çıkarmasını sağlayan tekniktir.
(Adalet Ağaoğlu-Sen Ey Kusal Işık)


PARAGRAFTA ANLAM İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKE TIKLAYIN 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

12. SINIF 3. ÜNİTE ŞİİR TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI (2023-2024)

3. ÜNİTE ŞİİR 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI    (2023-2024) 1. SAF (ÖZ) ŞİİR ANLAYIŞI   SAF (ÖZ) ŞİİRİN O...