6 Ekim 2019 Pazar

ZARF (BELİRTEÇ)

 
ZARF (BELİRTEÇ)
İsimlerin varlıkları ya da kavramları karşılar. Fiillerin ise hareketleri, oluşları karşılar. Varlıkların nasıl belli nitelikleri varsa, fiillerin de belli nitelikleri vardır. İsmin niteliğini bildiren sözcüklere sıfat demiştik. Fiillerin niteliğini bildiren sözcüklere de zarf denir. "Güzel bir kitap okuyorum." cümlesinde "güzel" sözcüğü "kitap" isminin niteliğini bildiriyor, onun nasıl olduğunu açıklıyor. Öyle ise bu sözcük sıfat görevindedir. Aynı sözcük; "Bu kitap daha güzel görünüyordu." cümlesinde "görünmek" fiilinin nasıl olduğunu bildiriyor. İşte bu durumda "güzel" sözü zarftır. Zarflar kendi içinde beşe ayrılarak incelenir:
1. Durum Zarfları Fiilin durumunu yani nasıl yapıldığını bildiren sözcüklerdir. Fiile sorulan "nasıl" sorusuna cevap verir. “Kardeşim, hızlı koşardı.” Bu cümlede "hızlı" sözcüğü "koşmak" eyleminin durumunu anlatmaktadır. Bunu eyleme sorduğumuz "nasıl" sorusu ile bulabiliriz. "Mobilyalar çok yeni görünüyordu." – Nasıl görünüyor? – Yeni görünüyor. "Derdini iyi anlatırsan çözüm bulursun." "Neden çok sessiz konuşuyorsun?" cümlelerinde altı çizili sözler durum bildiren zarflardır.
2. Zaman Zarfı Fiilin yapılma zamanını bildiren sözcüklere zaman zarfı denir. Zaman zarfları fiile sorulan "ne zaman" sorusuna cevap verir. "İzmir'den dün geldim." cümlesinde "dün" sözcüğü, "Bu konuyu akşam konuşalım." cümlesinde "akşam" sözcüğü, "O erken kalkar, geç yatardı." cümlesindeki "erken ve geç" sözcükleri fiile sorulan "ne zaman" sorusuna cevap veren zaman zarflarıdır.
3. Yön Zarfı Fiilin yöneldiği yeri bildiren sözcüklere yön zarfı denir. Yön zarfları ek almadan kullanılır ve fiile sorulan "nereye" sorusuna cevap verir. Bunlar "aşağı, yukarı, içeri, dışarı, ileri, geri, öte, beri" sözcükleri eylemin yönünü belirttiğinde yön zarfı olur. "İsterseniz aşağı inelim." cümlesinde, fiile "Nereye inelim?" diye sorarsak, "aşağı" cevabı gelir. Bu sözcük ek almadan da kullanıldığına göre yön zarfıdır. Eğer cümle, "İsterseniz aşağıya inelim." şeklinde olsaydı, sözcük isim görevinde kullanılmış olacaktı. Çünkü ikinci cümlede sözcük, çekim eki alarak kullanılmıştır. aşağı ¾® aşağıya Aşağı inecek misiniz? Öte git de rahatlayalım. Geri gelmeyi düşünüyorlar mı? Beri gel de ne ezdiğine bak. İleri git, sonra tekrar gelirsin. Dışarı çıkarsan üşürsün. İçeri gir de, biraz konuşalım. cümlelerinde altı çizili sözcükler yön zarflarıdır.
4. Miktar Zarfları Fiilleri miktar bakımından sınırlandıran sözcüklerdir. Miktar zarfları diğer zarflardan farklı olarak fiilin, sıfatın, zarfın miktarlarını da bildirir. Miktar zarfları fiile sorulan "ne kadar" sorusuna cevap verir. "İstanbul'da çok gezdiniz mi?" cümlesinde "gezmek" fiiline "ne kadar" sorusunu sorarsak "çok" cevabı gelir. İşte fiilin miktarını bildiren bu sözcük zarftır. Bu tür zarflar sıfata sorulan "ne kadar" sorusuna da cevap verebilir. Örneğin; "Çok güzel bir evi vardı." cümlesinde "ev" isimdir. "Nasıl ev?" diye sorarsak "güzel" sıfatı cevap verir. "Ne kadar güzel?" diye sorarsak "çok" cevabı gelir. İşte sıfatın derecesini bildiren "çok" sözcüğü zarftır. Çünkü burada çok olan güzelliktir. Bu tür zarflar, başka bir zarfın derecesini de bildirebilir. Bu durumda zarfa sorulan "ne kadar" sorusuna cevap verir. "Çok hızlı koşuyor." cümlesinde "koşuyor" fiildir. "Nasıl koşuyor?" diye sorarsak "hızlı" zarfını buluruz. "Ne kadar hızlı?" diye sorduğumuzda ise "çok" cevabı gelir. Zarfın derecesini bildiren bu sözcüğe de zarf diyoruz. “O, bu derse pek çalışmadı.” “Pek sağlam bir ayakkabıya benzemiyor.” “Pek akıllısın sen de!” "Ne kadar" sorusu elbette sadece zarfı buldurmaz. "Fazla mal göz çıkarmaz." cümlesinde altı çizili sözcük "mal" isminin miktarını bildirdiği için sıfattır. Çünkü isimlerin zarfı olmaz.
5. Soru Zarfı Cümlelerde zarfları bulmak için kullandığımız sorular vardı. "Sizi nasıl tanımam?" "Gittiği yerden ne zaman dönecek?" "Ne kadar hızlı yürüyor?" "Neden söz vermesine rağmen gelmiyor?" "Ne konuşup duruyorsun ki?" cümlelerinde altı çizili sözcükler soru zarfıdır.



                        Zarflar


Zarflar

Tanımı

Fiillerin, fiilimsilerin, sıfatların ya da kendi türünden olan kelimelerin anlamlarını türlü yönlerden (yer-yön, zaman, durum, miktar, soru) etkileyen; onları belirten, dereceleyen sözcüklere zarf denir.

Özellikleri

]Tek başlarına iken sıfatlar gibi isimden başka bir şey değildir. Zarf oldukları ancak cümlede belli olur.


]Çekimsiz kelimelerdir. İsim çekim eki (hâl, iyelik, çoğul ekleri vb.) almazlar. Ama isim olarak kullanılabilenler bu görevde iken bu ekleri alabilirler.

]Zarfların birçoğu sıfat ya da isim olarak da kullanılabildiği için sıfatların ve zarfların tanımı ve özellikleri iyi bilinerek bu fark ortaya konmalıdır. Sıfat isimden önce gelerek onu niteler veya belirtir. Ama zarf isimden önce gelmez.

Örnekler

Bugün çok yürüdüm.                                     (fiilden önce)
Buraya yarın gelecekler.                                (fiilden önce)
İki eski dost akşama kadar sohbet etti.           (fiilden önce)
Yarın da bayağı çok yürüyeceğiz.                  (zarftan önce, fiilden önce)
En güzel sen konuştun.                                  (zarftan önce, fiilden önce)
En doğru kararı vermeliyiz.                           (sıfattan önce)
Çok hararetli tartışmalar oldu.                      (sıfattan önce)
Dün hava daha soğuktu.                                (adlaşmış sıfattan önce)
Mevsimlerin en güzeli ilkbahardır.                (adlaşmış sıfattan önce)
Dargın durarak bir şey kazanamazsın.          (fiilimsiden önce)


A. Görev ve Anlam Bakımından Zarflar


1. Durum Zarfları

Tanımı

Hâl ve tavır ifade eden zarflardır.

Özellikleri ve Örnekler

Eylemin nasıl yapıldığını ve ne durumda olduğunu; kimi zaman da zarfların durumunu gösterir. Bu zarflar da kendi içinde sınıflandırılabilir:

a. Niteleme Zarfları

Fiile “nasıl” sorusu sorularak bu zarflar bulunabilir.

]Niteleme sıfatlarının çoğu niteleme zarfı olarak kullanılabilir.

Eğri oturalım, doğru konuşalım.                  
Düşüncelerini ne güzel dile getirebiliyorsun!
Çocukça hareket ediyorsun.                         
Böyle gelmiş, böyle gider.                 
Söyleyeceksen böyle söyle.                

]-CE eşitlik eki ve -lE vasıta hâl eki almış kelimeler durum zarfı olarak kullanılabilir:

“ kardeşçe, gizlice, sessizce, hafifçe, yavaşça, hızlıca...”
“hızla, kahkahayla...”

Küçük kız güzelce süslendi.                            (niteleme)
Babasını sevinçle karşıladı.                           (niteleme)

]Bağ-fiiller (zarf-fiil), deyimler, yansımalar, ikilemeler de niteleme zarfı olarak kullanılırlar:

“gülerek, ağlayarak, oturmadan, gelip...”
“gözü arkada kalarak, canından bezmişçesine...”
“şakır şakır, tık tık, küt küt, şırıl şırıl...”
“dik dik, boylu boyunca, tatlı tatlı...”

Adam çekine çekine içeri girdi.                      (niteleme)
Kâğıtları paket paket gönderdi.                     (niteleme)
Yiğitseniz teker teker gelin.                            (üleştirme, niteleme)

]İsimler de niteleme zarfı olarak kullanılabilir:

Gül kokuyordu teni.
O, bu dünyada delikanlı yaşadı.

b. Kesinlik Zarfları

“elbet, elbette, asla, mutlaka, hiç mi hiç, ne olursa olsun, kuşkusuz, hiç kuşkusuz...”

Elbet bir gün buluşacağız.                            
Seni asla unutmayacağım.                            
Hayvanları ve bitkileri hiç incitmem.
İyiliklerinizin karşılığını mutlaka göreceksiniz.

c. Yineleme Zarfları

İkide bir karşıma çıkıyor.                  
Konuyu bir daha anlatayım.             
Bu akşam yine arayacağım.

d. Olasılık Zarfları

“bakarsın, belki, ola ki, sanıyorum.”

Ola ki arayacağı tutar.                      
Sanıyorum aramaz.                           

e. Yaklaşıklık Zarfları

“aşağı yukarı, şöyle böyle, hemen hemen”

İşim hemen hemen bitti.                                 (yaklaşıklık)

f. Üleştirme Zarfları

Uçaklar ikişer ikişer geçiyordu üstümüzden
Askerler teker teker nöbet yerlerine dağıldılar.

g. Sınırlama Zarfları

Dün ancak iki saat çalışabildim.                   
Bu kötü alışkanlıklardan artık uzak durmalısın


2. Zaman Zarfları

Tanımı

Fiillerin anlamını zaman yönünden tamamlayan zarflardır.

Özellikleri ve Örnekler

]Fiile (veya zarfı olduğu başka kelimelere) sorulan “ne zaman”, “ne kadar süre” sorusuna cevap verir.

]Zaman zarfları, zarf olarak kullanılan çeşitli zaman isimleridir.

]Çekimsizdirler. İsim çekim ekleri alırlarsa zarf olmaktan çıkarlar.

]Başlıcaları şunlardır:

“dün, bugün, yarın, şimdi, gece, gündüz, güpegündüz, gündüz gözüne, cuma günü, haftaya, önceki gün, akşam, sabah, akşamleyin, sabahleyin, az önce, geç, iki gün, iki saat, on dakika, iki günde, iki saatte, uzun süre, uzun zaman, biz gelmeden, demin, henüz, hâlâ, daha, gene, yine, artık, sonra, evvelâ, daima, hep, henüz, hemen, geceleri, sabahları, önceden, ayda bir, buraya gelmeden, anlatırken, yaşarken ...”

Az önce gitmişti.
Sonra uğrarsınız.
Henüz işimiz bitmedi.
Artık buralara gelmeyeceğim.
Yarın geleceklermiş.
Okulu gelecek sene bitireceğim.
Kâmil dün akşam telefon etti.
Ayda bir uğrar buralara.
Toplantı iki saat sürdü.
İnsanların vefasızlığını geç anladım.

] “-leyin” eki sınırlı sayıda zaman zarfı yapar:

sabahleyin, akşamleyin...

] “-lErİ” eki zaman isimlerine gelerek -iyelik anlamı taşımaksızın- “her ” anlamı katacak şekilde zaman zarfı yapar:

sabahları, akşamları, önceleri, ikindileri...

] “-İn” eki de zaman isimlerine gelerek zaman zarfı yapar:

yazın, kışın, ilkin, güzün...

] “-E, -dE, -dEn” ekleri ve bu eklerle birlikte bazı edatlar zaman zarfı yapar:

Yola çıktık; akşama geliriz sanırım.
Bayramlarda bütün aile bir araya toplanır.
Azıklarınızı geceden hazırlamıştım.

]Edat barındıran ve fiilin başlangıç ve bitiş zamanını bildiren zarflar edat tümleci olarak da değerlendirilebilir.

Sabahtan beri burada bekliyoruz.
Akşama kadar geri döner misin?
Günlerden beri yağmur yağıyordu.
Kar akşama kadar yağabilir.

]Zaman anlamı taşıyan zarf-fiiller ve zarf-fiil grupları da zaman zarfı olarak kullanılır:

Buraya gelmeden haber verin.
Bizi karşısında görünce şaşırdı.
Yaşadıklarını anlatırken gözleri yaşardır.
İstanbul’a geleli iki yıl oldu.



3. Yön Zarfları

Tanımı

Yalın hâlde kullanılarak fiilin yönünü (failin yöneldiği yeri) belirten zarflardır:

Özellikleri

]Çoğu “–Erİ” ekiyle yapılmıştır.

“ileri, geri, beri, doğru, içeri, dışarı, aşağı, yukarı.”

]Bu zarflar eksiz kullanılır. Yönelme, bulunma, ayrılma hâl ekleri getirilirse dolaylı tümleç olur. Hâliyle isim olarak kullanılmış olur. Aynı kelimeler sıfat olarak da kullanılabilir.

Ahmet içeriye girdi.                            (isim; dolaylı tümleç)
İlerisi çok güzel.                                 (isim; özne)
İleri ülkeler daha demokratiktir.                    (sıfat)
Doğru söz, aşağı yol, yukarı kat, geri hatlar... (sıfat)

Örnekler

Arkadaşlar, içeri girer misiniz?
Sesi duyar duymaz aşağı indim.
Dışarı çıkmak için uğraşıyordu.
Arabayı biraz daha ileri park et.
Beri gel, barışalım.
Bu yoldan geri dönülmez.
Düşmana doğru ilerlediler.


4. Miktar Zarfları

Tanımı

Fiillerin, fiilimsilerin, sıfatların ya da başka zarfların anlamlarını ölçü yönünden tamamlayan, artıran, azaltan zarflardır.

“en, daha, pek, çok, az, biraz, kadar, denli, gibi, fazla...”

Özellikleri ve Örnekler

]Fiile veya sıfata sorulan “ne kadar?” sorusunun cevabıdır.

]Kendilerinden önceki ya da sonraki kelimeyle birlikte söze eşitlik, üstünlük, en üstünlük, aşırılık, karşılaştırma anlamları katar.

Benim kadar çalışırsan başarılı olursun.       (eşitlik)
O da babası gibi yürüyor.                              (eşitlik, benzerlik)
Cennet kadar güzeldi vatanımız.                    (eşitlik, benzerlik)
Bu kadar çok çalışmak niye.                          (eşitlik)

Beş dakika kadar dinlenelim.                         (eşitlik, yaklaşıklık)
Yemeği biraz fazlaca yemişim.                       (biraz: eşitlik; fazlaca: aşırılık)
Ayakkabısı azıcık dar geliyormuş.                 (eşitlik, aza yakın)
Düne göre azıcık iyileşmiş.                            (eşitlik, aza yakın)

] “en” kelimesi aşırılık, en üstünlük anlamı verir:

En yakın arkadaşı benim.                  (en üstünlük; sıfattan önce)
En çok çalışan canlı karıncadır.        (en üstünlük, zarftan önce)

] “daha” kelimesi karşılaştırma, üstünlük anlamları katar.

O senden daha çabuk bitirdi.                         (üstünlük; zarftan önce)
Daha güzel bir araba aldı.                            (üstünlük; sıfattan önce)

Not: “daha” kelimesi zaman ve “başka” anlamı da katabilir. “bir” kelimesiyle birlikte yineleme zarfı olur:

Songül daha telefon etmedi.                           (zaman zarfı, henüz anlamında)
Buralara bir daha gelebilir miyiz?                Yineleme zarfı
Hepsini aldınız, daha ne istiyorsunuz?          (“başka” anlamında)

] “çokça, çok, pek çok, çok az, gayet, fazla, fazlaca, epey” kelimeleri aşırılık anlamı katar.

Bugünlerde çok az uyuyor.               
Gayet çalışkan bir insandı.               
Dergiyi çıkarmak için epey çalıştık.  
Adem pek akıllı bir çocuktur.
Fazla okuyor, gözleri bozulacak.

] “eksik, seyrek, sık” kelimeleri işin ne kadar sıklıkla yapıldığını belirtir:

Bugünlerde sık görüşüyoruz.
Parayı iki milyon eksik vermiş.
Eskisi gibi değil; seyrek uğruyor.

] “aşağı yukarı, şöyle böyle” ikilemeleri “yaklaşık” anlamı katar.

Bursa’da aşağı yukarı bir ay kaldık.
Ankara’ya geleli şöyle böyle 9 yıl oldu.


5. Soru Zarfları

Tanımı

Eylemin anlamını soru yoluyla belirten zarflardır, daha doğrusu diğer zarfları ve cümledeki zarf tümlecini bulmaya yarayan soru kelimeleridir.

Özellikleri ve Örnekler

]Diğer zarf çeşitlerinin çoğunun soru şekli vardır.

“ne zaman, ne kadar, nasıl, niçin, ne diye, ne, ne biçim, nice, ne denli”

]Soru cümlesi yapar:

Akşam eve kaçta gelirsin?
O nasıl konuşuyor öyle?
Siz ne biçim konuşuyorsunuz?
Daha ne kadar bekleyeceğiz?
Niçin bunları bana veriyorsun?
Bu saate ne gezip duruyorsunuz?
İşleri ne zaman bitireceksiniz?

]İçinde soru zarfı bulunan bütün cümleler soru cümlesi değildir:

Eve kaçta geleceğimi şimdiden söyleyemem.
Ne iyi insanlar bunlar...
Ne güzel söyledi.


6. Gösterme Zarfı

Bunu her dil bilgisi kitabı ayrı bir zarf olarak almaz. “işte” kelimesiyle yapılır.

İşte şimdi geliyorum.
Bak işte dinliyorum.


B. Zarflarda Pekiştirme

Genellikle pekiştirme sıfatlarıyla ve ikilemelerle yapılır. Pekiştirmeli isimler de vardır ve onlar da zarf olarak kullanılır.

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden.
Yüzü soğuktan mosmor olmuştu.
Yağmurda sırılsıklam ıslandılar.
Güpegündüz nereye gidiyorsun?
Soğuktan tortop yatıyor.
Evrakları paramparça mı getirecektin?


c. Yapı Bakımından Zarflar

Yapı bakımından zarflar basit, türemiş, birleşik ve öbekleşmiş olmak üzere dörde ayrılır.

1. Basit Zarflar

Kök hâlinde olan, ek almamış zarflardır:

“yarın, gece, geç, dün, pek, az, fazla, sık, iyi, çok, hiç, sabah, akşam[1][1], henüz...”

2. Türemiş Zarflar

Yapım ekiyle veya yapım eki gibi kullanılmış bazı çekim ekleriyle yapılmış zarflardır:

“sabırlı, aylarca, önce, dostça, sınıfça, yiğitçesine, erken, sabahleyin, kışın, ilkin, ileri, soğuk, içeri, dışarı, aptalca, mosmor, sanıyorum, kaçta, koşarak, okumadan, gelince, şimdilerde...”

3. Birleşik Zarflar

Birden fazla kelimenin bir araya gelip kaynaşarak oluşturdukları zarflardır:

“bugün, biraz, böyle, şöyle, birdenbire, niçin, ilk önce, nasıl...”

4. Öbekleşmiş Zarflar

Birden fazla kelimenin farklı yollarla (ikileme, edat grubu, zarf-fiil grubu) bir araya gelerek oluşturdukları zarflardır:

“hemen hemen, gece gündüz, er geç, ikide bir, aşağı yukarı, hemen şimdi, kırk yılda bir, öğleden sonra, arada sırada, yana doğru, az çok, -den sonra, -e dek, bazı bazı, şöyle böyle, üç aşağı beş yukarı, doğru dürüst, okuma sırasında, geldiği zaman...”

  
Zarf Tümleci[2][1]

Tanımı

Yüklemin anlamını zaman, durum, yön, miktar, tarz, vasıta, şart, sebep, birliktelik yönlerinden tamamlayan kelimeler ve kelime gruplarıdır.
®Edat tümleci (edatlı tümleç) olarak adlandırılan tümleçler de birer zarf tümlecidir.

Akşama kadar çalıştık.
Toprak derin derin ürperdi.
Bu şiir yağmur yağarken yazdım.
Ben resim çekmeyi de çok seviyorum.
Akşama doğru eve varırız.
Aşağı inmişti.
İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.
Bu hastahanede aylarca kalırsa, üç beş ameliyata dayanırsa, kurtarmaya çalışırız.
On beş yaşına dek evinden uzun süreli ayrılmadı.
Anlatılanları korkuyla dinledik.
Hastayı ambulânsla getirmediler; taksiyle getirdiler.            vasıta
Yağmur yağdığı için sular kesilmiş.                                      sebep
Düşüncelerinizi bir kompozisyonla açılayın.                         araç
Bazı öğrenciler anneleriyle gelmişlerdi.                                birliktelik

]Zarf tümlecini bulmak için yükleme “nasıl?, ne zaman?, ne kadar?, nereye?” ve “kiminle?, neyle?, niçin?, neden?, niye?”soruları sorulur.

Sağa sola bakmadan içeri girdi.                                 Nasıl?  Nereye?
İki arkadaş gece boyunca uzun uzun konuştular.      Ne zaman?  Nasıl?
Biz , akşamki trenle gideriz.                                      Neyle?
Raşit’i son gördüğümde Hüseyin’le geziyordu.        Kiminle?
Çocuk korkudan konuşmuyordu.                              Neden?
Onu görmek için beklemiştik.                                               Niçin?

Türü

İsimler eksiz veya yön, vasıta, eşitlik ve bazı hâl ekleriyle, fiiller de zarf-fiil ekleriyle zarf görevi yapar.

Kurduğun devlet asırlarca muzaffer yürüdü.
Ankara, uzun tarihinin şaşırtıcı birleşimleriyle doludur.
Ayağa kalktı ve kardeşiyle beraber dışarı çıktı.
Hana sağ indi, ölü çıktı geçende.
Kulak verdin mi yürekten kavala saza.
Zaten yarı aç yarı tok ve bitkin bir hâlde  olduğundan ayakta fazla duramadı.
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Yön, zaman, tarz, sebep, vasıta, miktar ve şart bildiren bütün kelimeler ve kelime grupları zarf tümleci olarak kullanılabilir.

Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir.
Ankara’ya yaklaştıkça heyecanım artardı.
Yavru kedi, hiç de iyileşecek gibi görünmüyordu.
Tenha sokakta kaldım oruçsuz ve neşesiz.
Cephaneleri bitince süngülerini taktılar ve düşmana doğru yürüdüler.
Dört saatlik yolu, iki saatte, köpeklerden korktuğum için tarlaların arasından geçerek yürüyüverdim.
Sırtınızdan para kazanmaya çalışırlar, bir kez uğradınız mı depreme.

®Tek kelimelik bazı zarflar ek aldıklarında zarf olmaktan çıkar, zarf tümleci oluşturmazlar.

Yarın benimle gelir misin?     zarf
Yarını bekleyemem.               İsim
İçeri→içeriye, dışarı→dışarıya, aşağı→aşağıya

®Edatlarla kurulanlar (edat tümleçleri ya da edatlı tümleçler)

“ile”
Ankara’ya uçakla giderler.                 (vasıta)
Bizi boş vaatlerle kandırdılar.            (araç)
Hasan yaşlı annesiyle oturuyordu.     (beraberlik)
Arabanın gürültüsüyle irkildi.            (neden)
Öfkeyle kalkan zararla oturur.           (nasıl, öfkeli ve zararlı)
Sevinçle boynuma sarıldı.                  (nasıl, sevinçli bir hâlde)

“-E kadar”
Dershaneye kadar gidelim.
Akşama kadar çalıştık. 

“için”
Çalışmak için başvurdu.         (amacıyla, başvurunun amacı, sebebi)
Sınavı kazanmak için çalışmak gerekir.         (sınavı kazanmanın şartı)
Sıkıldığı için dışarı çıktı.                    (neden, dışarıya çıkmanın sebebi)
Bu ayakkabıyı babam için aldım                   (özgülük)
Bu iş için kaç lira ödedin?                             (karşılık)
Senin için sorun yok tabi.                              (görelik)
Bizim için ne diyorlar?                                  (hakkımızda)
Sizin için üç kişilik yer ayrıldı.                      (aitlik)

“üzere, üzre”
Sorunu halletmek üzere gidiyorum.               (amaç, için)
On dakika konuşmak üzere kürsüye çıktı.     (için, amaç)

“-e göre”
Başbakana göre enflâsyon düşük.     (açısından)
Ayağını yorganına göre uzat.             (bakarak, ölçüsünde, uygunluk, kadar)
Allah dağına göre kış verir.                (uygunluk)
Anlatılanlara göre ikisi de suçluymuş.  (bakılırsa, yönünden)
Siz bana göre daha gençsiniz.            (karşılaştırma)
Kemal, Hasan’a göre daha uzundu.   (karşılaştırma)
Bana göre ayakkabınız var mı?          (uygunluk)

“karşı”
Edebiyata karşı ilgim vardı.               (hakkında, yönelik)
Denize karşı bir balkonu var.             (yönelik)

“diye”
Terfi edeyim diye yağcılık yapıyor. (amaç)
Yağmur yağıyor diye dışarı çıkmadı. (neden)

“doğru”
Ormana doğru yürüdük.
Bana doğru bakıyor.

“dolayı, ötürü”
Zayıflıktan dolayı sık sık hastalanıyor.
Çalışmadığından ötürü canı sıkılıyor.
“-den” ekiyle de aynı anlam sağlanır.
Sıkıldığımdan dışarı çıktım.

“karşın, rağmen “
Çok uğraşmama karşın başaramadım.
Tanımamasına rağmen onu takdir ediyordu.

“beri”
Dün akşamdan beri görülmedi.
Okuldan beri hiç susmadı.
Yıllardan beri bu köyde yaşamaktalar.
Kar, sabahtan beri yağıyor.

“yalnız”
Cebinde yalnız yol parası vardı.        (sadece, edat)
Beni yalnız sen anlarsın.                    (sadece, bir tek)

“ancak”
Seni ancak ebediyyetler eder istiab   (sadece)
Onu ancak para ilgilendirir.               (sadece, bir tek)
Bu işten ancak Hasan Usta anlar.      (sadece)
Bu kömür ancak üç ay yeter.                         (en fazla, olsa olsa)
Sabah çıktılarsa akşama ancak gelirler.          (belki, ihtimal)

Sayısı

Bir cümlede aynı veya farkı türden birkaç tane zarf tümleci bulunabilir. Zaman zarfı genellikle diğer zarf çeşitlerinin önünde, miktar zarfı da yüklemden önce kullanılır.

Kızılay’a indiğim zaman, kalabalığa takılmamak için insanlar arasından hızla ilerlerim.
Gece bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şîrâz’ı hayal ettiren ahengiyle.”  (YKB)
Çocukları ilk gördüğünde çok sevinmişti.






[1][1] “akşam” kelimesi aslında Türkçe “ak” ve Farsça “şam” kelimelerinden oluşmuştur.
[2][1] Zarf ile zarf tümleci aynı şey değildir. Zarf bir kelime türüdür; zarf tümleci ise görev adıdır. İsimler, zarflar, sıfatlar vb zarf tümleci olarak görev alabilirler.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

12. SINIF 3. ÜNİTE ŞİİR TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI (2023-2024)

3. ÜNİTE ŞİİR 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI    (2023-2024) 1. SAF (ÖZ) ŞİİR ANLAYIŞI   SAF (ÖZ) ŞİİRİN O...