ZARF (BELİRTEÇ)
İsimlerin varlıkları ya da kavramları
karşılar. Fiillerin ise hareketleri, oluşları karşılar. Varlıkların nasıl belli
nitelikleri varsa, fiillerin de belli nitelikleri vardır. İsmin niteliğini bildiren
sözcüklere sıfat demiştik. Fiillerin niteliğini bildiren sözcüklere de zarf
denir. "Güzel bir kitap okuyorum." cümlesinde
"güzel" sözcüğü "kitap" isminin niteliğini bildiriyor, onun
nasıl olduğunu açıklıyor. Öyle ise bu sözcük sıfat görevindedir. Aynı sözcük; "Bu
kitap daha güzel görünüyordu." cümlesinde "görünmek" fiilinin nasıl
olduğunu bildiriyor. İşte bu durumda "güzel" sözü zarftır. Zarflar
kendi içinde beşe ayrılarak incelenir:
1.
Durum Zarfları Fiilin durumunu yani nasıl yapıldığını bildiren sözcüklerdir.
Fiile sorulan "nasıl" sorusuna cevap verir. “Kardeşim,
hızlı koşardı.” Bu cümlede "hızlı" sözcüğü
"koşmak" eyleminin durumunu anlatmaktadır. Bunu eyleme sorduğumuz
"nasıl" sorusu ile bulabiliriz. "Mobilyalar çok yeni
görünüyordu." – Nasıl görünüyor? – Yeni görünüyor. "Derdini
iyi anlatırsan çözüm bulursun." "Neden çok sessiz konuşuyorsun?"
cümlelerinde
altı çizili sözler durum bildiren zarflardır.
2.
Zaman Zarfı Fiilin yapılma zamanını bildiren sözcüklere zaman zarfı denir. Zaman
zarfları fiile sorulan "ne zaman" sorusuna cevap verir. "İzmir'den
dün geldim." cümlesinde "dün" sözcüğü, "Bu
konuyu akşam konuşalım." cümlesinde "akşam" sözcüğü, "O erken
kalkar, geç yatardı." cümlesindeki "erken ve geç" sözcükleri
fiile sorulan "ne zaman" sorusuna cevap veren zaman zarflarıdır.
3. Yön
Zarfı Fiilin
yöneldiği yeri bildiren sözcüklere yön zarfı denir. Yön
zarfları ek almadan kullanılır ve fiile sorulan "nereye" sorusuna
cevap verir. Bunlar "aşağı, yukarı, içeri, dışarı, ileri, geri,
öte, beri" sözcükleri eylemin yönünü belirttiğinde yön zarfı
olur. "İsterseniz aşağı inelim." cümlesinde, fiile
"Nereye inelim?" diye sorarsak, "aşağı" cevabı gelir. Bu
sözcük ek almadan da kullanıldığına göre yön zarfıdır. Eğer cümle, "İsterseniz
aşağıya inelim." şeklinde olsaydı, sözcük isim görevinde kullanılmış
olacaktı. Çünkü ikinci cümlede sözcük, çekim eki alarak kullanılmıştır. aşağı ¾®
aşağıya Aşağı inecek misiniz? Öte git de rahatlayalım. Geri gelmeyi
düşünüyorlar mı? Beri gel de ne ezdiğine bak. İleri git, sonra tekrar gelirsin.
Dışarı çıkarsan üşürsün. İçeri gir de, biraz konuşalım. cümlelerinde
altı çizili sözcükler yön zarflarıdır.
4.
Miktar Zarfları Fiilleri miktar bakımından sınırlandıran sözcüklerdir.
Miktar zarfları diğer zarflardan farklı olarak fiilin, sıfatın, zarfın
miktarlarını da bildirir. Miktar zarfları fiile sorulan "ne kadar" sorusuna
cevap verir. "İstanbul'da çok gezdiniz mi?" cümlesinde
"gezmek" fiiline "ne kadar" sorusunu sorarsak
"çok" cevabı gelir. İşte fiilin miktarını bildiren bu sözcük zarftır.
Bu tür zarflar sıfata sorulan "ne kadar" sorusuna da cevap verebilir.
Örneğin; "Çok güzel bir evi vardı." cümlesinde "ev"
isimdir. "Nasıl ev?" diye sorarsak "güzel" sıfatı cevap
verir. "Ne kadar güzel?" diye sorarsak "çok" cevabı gelir.
İşte sıfatın derecesini bildiren "çok" sözcüğü zarftır. Çünkü burada
çok olan güzelliktir. Bu tür zarflar, başka bir zarfın derecesini de bildirebilir.
Bu durumda zarfa sorulan "ne kadar" sorusuna cevap verir. "Çok
hızlı koşuyor." cümlesinde "koşuyor" fiildir. "Nasıl
koşuyor?" diye sorarsak "hızlı" zarfını buluruz. "Ne kadar
hızlı?" diye sorduğumuzda ise "çok" cevabı gelir. Zarfın
derecesini bildiren bu sözcüğe de zarf diyoruz. “O, bu derse pek
çalışmadı.” “Pek sağlam bir ayakkabıya benzemiyor.” “Pek akıllısın sen de!” "Ne
kadar" sorusu elbette sadece zarfı buldurmaz. "Fazla
mal göz çıkarmaz." cümlesinde altı çizili sözcük "mal"
isminin miktarını bildirdiği için sıfattır. Çünkü isimlerin zarfı olmaz.
5. Soru
Zarfı Cümlelerde
zarfları bulmak için kullandığımız sorular vardı. "Sizi
nasıl tanımam?" "Gittiği yerden ne zaman dönecek?" "Ne
kadar hızlı yürüyor?" "Neden söz vermesine rağmen gelmiyor?" "Ne
konuşup duruyorsun ki?" cümlelerinde altı çizili sözcükler soru zarfıdır.
Zarflar
Tanımı
Fiillerin, fiilimsilerin, sıfatların ya da kendi
türünden olan kelimelerin anlamlarını türlü yönlerden (yer-yön, zaman, durum,
miktar, soru) etkileyen; onları belirten, dereceleyen sözcüklere zarf denir.
Özellikleri
]Tek başlarına iken sıfatlar gibi isimden başka bir şey değildir.
Zarf oldukları ancak cümlede belli olur.
]Çekimsiz kelimelerdir. İsim çekim eki (hâl, iyelik, çoğul ekleri
vb.) almazlar. Ama isim olarak kullanılabilenler bu görevde iken bu ekleri
alabilirler.
]Zarfların birçoğu sıfat ya da isim olarak da kullanılabildiği için
sıfatların ve zarfların tanımı ve özellikleri iyi bilinerek bu fark ortaya
konmalıdır. Sıfat isimden önce gelerek onu niteler veya belirtir. Ama zarf
isimden önce gelmez.
Örnekler
Bugün çok
yürüdüm. (fiilden
önce)
Buraya yarın
gelecekler. (fiilden
önce)
İki eski dost akşama
kadar sohbet etti. (fiilden
önce)
Yarın da bayağı çok
yürüyeceğiz. (zarftan
önce, fiilden önce)
En
güzel sen konuştun. (zarftan
önce, fiilden önce)
En
doğru kararı vermeliyiz. (sıfattan
önce)
Çok
hararetli tartışmalar oldu. (sıfattan
önce)
Dün hava daha
soğuktu. (adlaşmış
sıfattan önce)
Mevsimlerin en güzeli
ilkbahardır. (adlaşmış
sıfattan önce)
Dargın
durarak bir şey kazanamazsın. (fiilimsiden
önce)
A.
Görev ve Anlam Bakımından Zarflar
1.
Durum Zarfları
Tanımı
Hâl ve tavır ifade eden zarflardır.
Özellikleri ve Örnekler
Eylemin nasıl yapıldığını ve ne durumda
olduğunu; kimi zaman da zarfların durumunu gösterir. Bu zarflar da kendi içinde
sınıflandırılabilir:
a. Niteleme Zarfları
Fiile “nasıl” sorusu sorularak bu zarflar
bulunabilir.
]Niteleme sıfatlarının çoğu niteleme zarfı olarak kullanılabilir.
Eğri
oturalım, doğru konuşalım.
Düşüncelerini ne güzel
dile getirebiliyorsun!
Çocukça
hareket ediyorsun.
Böyle
gelmiş, böyle gider.
Söyleyeceksen böyle
söyle.
]-CE eşitlik eki ve -lE vasıta hâl eki almış kelimeler durum zarfı
olarak kullanılabilir:
“ kardeşçe, gizlice,
sessizce, hafifçe, yavaşça, hızlıca...”
“hızla, kahkahayla...”
Küçük kız güzelce
süslendi. (niteleme)
Babasını sevinçle
karşıladı. (niteleme)
]Bağ-fiiller (zarf-fiil), deyimler, yansımalar, ikilemeler de
niteleme zarfı olarak kullanılırlar:
“gülerek, ağlayarak,
oturmadan, gelip...”
“gözü arkada kalarak,
canından bezmişçesine...”
“şakır şakır, tık tık,
küt küt, şırıl şırıl...”
“dik dik, boylu boyunca,
tatlı tatlı...”
Adam çekine çekine
içeri girdi. (niteleme)
Kâğıtları paket paket
gönderdi. (niteleme)
Yiğitseniz teker
teker gelin. (üleştirme,
niteleme)
]İsimler de niteleme zarfı olarak kullanılabilir:
Gül
kokuyordu teni.
O, bu dünyada delikanlı
yaşadı.
b. Kesinlik Zarfları
“elbet, elbette, asla, mutlaka, hiç mi hiç, ne
olursa olsun, kuşkusuz, hiç kuşkusuz...”
Elbet
bir gün buluşacağız.
Seni asla
unutmayacağım.
Hayvanları ve bitkileri hiç
incitmem.
İyiliklerinizin
karşılığını mutlaka göreceksiniz.
c. Yineleme Zarfları
İkide bir
karşıma çıkıyor.
Konuyu bir daha
anlatayım.
Bu akşam yine
arayacağım.
d. Olasılık Zarfları
“bakarsın, belki, ola ki, sanıyorum.”
Ola ki
arayacağı tutar.
Sanıyorum
aramaz.
e. Yaklaşıklık Zarfları
“aşağı yukarı, şöyle böyle, hemen hemen”
İşim hemen hemen
bitti. (yaklaşıklık)
f. Üleştirme Zarfları
Uçaklar ikişer ikişer
geçiyordu üstümüzden
Askerler teker teker
nöbet yerlerine dağıldılar.
g. Sınırlama Zarfları
Dün ancak iki
saat çalışabildim.
Bu kötü alışkanlıklardan
artık uzak durmalısın
2.
Zaman Zarfları
Tanımı
Fiillerin anlamını zaman yönünden tamamlayan
zarflardır.
Özellikleri ve Örnekler
]Fiile (veya zarfı olduğu başka kelimelere) sorulan “ne zaman”, “ne
kadar süre” sorusuna cevap verir.
]Zaman zarfları, zarf olarak kullanılan çeşitli zaman isimleridir.
]Çekimsizdirler. İsim çekim ekleri alırlarsa zarf olmaktan
çıkarlar.
]Başlıcaları şunlardır:
“dün, bugün, yarın, şimdi, gece, gündüz,
güpegündüz, gündüz gözüne, cuma günü, haftaya, önceki gün, akşam, sabah,
akşamleyin, sabahleyin, az önce, geç, iki gün, iki saat, on dakika, iki günde,
iki saatte, uzun süre, uzun zaman, biz gelmeden, demin, henüz, hâlâ, daha,
gene, yine, artık, sonra, evvelâ, daima, hep, henüz, hemen, geceleri,
sabahları, önceden, ayda bir, buraya gelmeden, anlatırken, yaşarken ...”
Az önce
gitmişti.
Sonra
uğrarsınız.
Henüz
işimiz bitmedi.
Artık
buralara gelmeyeceğim.
Yarın
geleceklermiş.
Okulu gelecek sene
bitireceğim.
Kâmil dün akşam
telefon etti.
Ayda bir
uğrar buralara.
Toplantı iki saat
sürdü.
İnsanların vefasızlığını
geç anladım.
] “-leyin” eki sınırlı sayıda zaman zarfı yapar:
sabahleyin,
akşamleyin...
] “-lErİ” eki zaman isimlerine gelerek -iyelik anlamı taşımaksızın-
“her ” anlamı katacak şekilde zaman zarfı yapar:
sabahları, akşamları,
önceleri, ikindileri...
] “-İn” eki de zaman isimlerine gelerek zaman zarfı yapar:
yazın, kışın, ilkin,
güzün...
] “-E, -dE, -dEn” ekleri ve bu eklerle birlikte bazı edatlar zaman
zarfı yapar:
Yola çıktık; akşama
geliriz sanırım.
Bayramlarda
bütün aile bir araya toplanır.
Azıklarınızı geceden
hazırlamıştım.
]Edat barındıran ve fiilin başlangıç ve bitiş zamanını bildiren
zarflar edat tümleci olarak da değerlendirilebilir.
Sabahtan beri
burada bekliyoruz.
Akşama kadar
geri döner misin?
Günlerden beri
yağmur yağıyordu.
Kar akşama kadar
yağabilir.
]Zaman anlamı taşıyan zarf-fiiller ve zarf-fiil grupları da zaman
zarfı olarak kullanılır:
Buraya gelmeden
haber verin.
Bizi karşısında görünce
şaşırdı.
Yaşadıklarını anlatırken
gözleri yaşardır.
İstanbul’a geleli
iki yıl oldu.
3.
Yön Zarfları
Tanımı
Yalın hâlde kullanılarak fiilin yönünü (failin
yöneldiği yeri) belirten zarflardır:
Özellikleri
]Çoğu “–Erİ” ekiyle yapılmıştır.
“ileri, geri, beri, doğru, içeri, dışarı, aşağı,
yukarı.”
]Bu zarflar eksiz kullanılır. Yönelme, bulunma, ayrılma hâl ekleri
getirilirse dolaylı tümleç olur. Hâliyle isim olarak kullanılmış olur. Aynı
kelimeler sıfat olarak da kullanılabilir.
Ahmet içeriye
girdi. (isim;
dolaylı tümleç)
İlerisi
çok güzel. (isim;
özne)
İleri
ülkeler daha demokratiktir. (sıfat)
Doğru
söz, aşağı yol, yukarı kat, geri hatlar... (sıfat)
Örnekler
Arkadaşlar, içeri
girer misiniz?
Sesi duyar duymaz aşağı
indim.
Dışarı
çıkmak için uğraşıyordu.
Arabayı biraz daha ileri
park et.
Beri
gel, barışalım.
Bu yoldan geri
dönülmez.
Düşmana doğru
ilerlediler.
4.
Miktar Zarfları
Tanımı
Fiillerin, fiilimsilerin, sıfatların ya da başka
zarfların anlamlarını ölçü yönünden tamamlayan, artıran, azaltan zarflardır.
“en, daha, pek, çok, az, biraz, kadar, denli,
gibi, fazla...”
Özellikleri ve Örnekler
]Fiile veya sıfata sorulan “ne kadar?” sorusunun cevabıdır.
]Kendilerinden önceki ya da sonraki kelimeyle birlikte söze
eşitlik, üstünlük, en üstünlük, aşırılık, karşılaştırma anlamları katar.
Benim kadar
çalışırsan başarılı olursun. (eşitlik)
O da babası gibi
yürüyor. (eşitlik,
benzerlik)
Cennet kadar
güzeldi vatanımız. (eşitlik,
benzerlik)
Bu kadar
çok çalışmak niye. (eşitlik)
Beş dakika kadar
dinlenelim. (eşitlik,
yaklaşıklık)
Yemeği biraz fazlaca
yemişim. (biraz:
eşitlik; fazlaca: aşırılık)
Ayakkabısı azıcık
dar geliyormuş. (eşitlik,
aza yakın)
Düne göre azıcık
iyileşmiş. (eşitlik,
aza yakın)
] “en” kelimesi aşırılık, en üstünlük anlamı verir:
En
yakın arkadaşı benim. (en
üstünlük; sıfattan önce)
En
çok çalışan canlı karıncadır. (en
üstünlük, zarftan önce)
] “daha” kelimesi karşılaştırma, üstünlük anlamları katar.
O senden daha
çabuk bitirdi. (üstünlük;
zarftan önce)
Daha
güzel bir araba aldı. (üstünlük;
sıfattan önce)
Not: “daha” kelimesi zaman ve “başka” anlamı da
katabilir. “bir” kelimesiyle birlikte yineleme zarfı olur:
Songül daha
telefon etmedi. (zaman
zarfı, henüz anlamında)
Buralara bir daha
gelebilir miyiz? Yineleme
zarfı
Hepsini aldınız, daha
ne istiyorsunuz? (“başka”
anlamında)
] “çokça, çok, pek çok, çok az, gayet, fazla, fazlaca, epey”
kelimeleri aşırılık anlamı katar.
Bugünlerde çok az
uyuyor.
Gayet
çalışkan bir insandı.
Dergiyi çıkarmak için epey
çalıştık.
Adem pek akıllı
bir çocuktur.
Fazla
okuyor, gözleri bozulacak.
] “eksik, seyrek, sık” kelimeleri işin ne kadar sıklıkla
yapıldığını belirtir:
Bugünlerde sık
görüşüyoruz.
Parayı iki milyon eksik
vermiş.
Eskisi gibi değil;
seyrek uğruyor.
] “aşağı yukarı, şöyle böyle” ikilemeleri “yaklaşık” anlamı katar.
Bursa’da aşağı yukarı
bir ay kaldık.
Ankara’ya geleli şöyle
böyle 9 yıl oldu.
5.
Soru Zarfları
Tanımı
Eylemin anlamını soru yoluyla belirten
zarflardır, daha doğrusu diğer zarfları ve cümledeki zarf tümlecini bulmaya
yarayan soru kelimeleridir.
Özellikleri ve Örnekler
]Diğer zarf çeşitlerinin çoğunun soru şekli vardır.
“ne zaman, ne kadar, nasıl, niçin, ne diye, ne,
ne biçim, nice, ne denli”
]Soru cümlesi yapar:
Akşam eve kaçta
gelirsin?
O nasıl konuşuyor
öyle?
Siz ne biçim
konuşuyorsunuz?
Daha ne kadar
bekleyeceğiz?
Niçin
bunları bana veriyorsun?
Bu saate ne gezip
duruyorsunuz?
İşleri ne zaman
bitireceksiniz?
]İçinde soru zarfı bulunan bütün cümleler soru cümlesi değildir:
Eve kaçta
geleceğimi şimdiden söyleyemem.
Ne
iyi insanlar bunlar...
Ne
güzel söyledi.
6.
Gösterme Zarfı
Bunu her dil bilgisi kitabı ayrı bir zarf olarak
almaz. “işte” kelimesiyle yapılır.
İşte şimdi geliyorum.
Bak işte dinliyorum.
B. Zarflarda Pekiştirme
Genellikle pekiştirme sıfatlarıyla ve
ikilemelerle yapılır. Pekiştirmeli isimler de vardır ve onlar da zarf olarak
kullanılır.
Ağır ağır
çıkacaksın bu merdivenlerden.
Yüzü soğuktan mosmor
olmuştu.
Yağmurda sırılsıklam
ıslandılar.
Güpegündüz
nereye gidiyorsun?
Soğuktan tortop
yatıyor.
Evrakları paramparça
mı getirecektin?
c.
Yapı Bakımından Zarflar
Yapı bakımından zarflar basit, türemiş, birleşik
ve öbekleşmiş olmak üzere dörde ayrılır.
1.
Basit Zarflar
Kök hâlinde olan, ek almamış zarflardır:
“yarın, gece, geç, dün, pek, az, fazla, sık,
iyi, çok, hiç, sabah, akşam[1][1],
henüz...”
2.
Türemiş Zarflar
Yapım ekiyle veya yapım eki gibi kullanılmış
bazı çekim ekleriyle yapılmış zarflardır:
“sabırlı, aylarca, önce, dostça, sınıfça,
yiğitçesine, erken, sabahleyin, kışın, ilkin, ileri, soğuk, içeri, dışarı,
aptalca, mosmor, sanıyorum, kaçta, koşarak, okumadan, gelince, şimdilerde...”
3.
Birleşik Zarflar
Birden fazla kelimenin bir araya gelip
kaynaşarak oluşturdukları zarflardır:
“bugün, biraz, böyle, şöyle, birdenbire, niçin,
ilk önce, nasıl...”
4.
Öbekleşmiş Zarflar
Birden fazla kelimenin farklı yollarla (ikileme,
edat grubu, zarf-fiil grubu) bir araya gelerek oluşturdukları zarflardır:
“hemen hemen, gece gündüz, er geç, ikide bir,
aşağı yukarı, hemen şimdi, kırk yılda bir, öğleden sonra, arada sırada, yana
doğru, az çok, -den sonra, -e dek, bazı bazı, şöyle böyle, üç aşağı beş yukarı,
doğru dürüst, okuma sırasında, geldiği zaman...”
Zarf Tümleci[2][1]
Tanımı
Yüklemin anlamını zaman, durum, yön, miktar,
tarz, vasıta, şart, sebep, birliktelik yönlerinden tamamlayan kelimeler ve
kelime gruplarıdır.
®Edat tümleci (edatlı tümleç) olarak adlandırılan tümleçler de birer
zarf tümlecidir.
Akşama kadar çalıştık.
Toprak derin derin ürperdi.
Bu şiir yağmur yağarken yazdım.
Ben resim çekmeyi de çok seviyorum.
Akşama doğru eve varırız.
Aşağı inmişti.
İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.
Bu hastahanede aylarca kalırsa, üç beş ameliyata dayanırsa, kurtarmaya
çalışırız.
On beş yaşına dek evinden uzun süreli ayrılmadı.
Anlatılanları korkuyla dinledik.
Hastayı ambulânsla getirmediler; taksiyle
getirdiler. vasıta
Yağmur yağdığı için sular kesilmiş. sebep
Düşüncelerinizi bir kompozisyonla
açılayın. araç
Bazı öğrenciler anneleriyle gelmişlerdi. birliktelik
]Zarf tümlecini bulmak için yükleme “nasıl?, ne zaman?, ne kadar?,
nereye?” ve “kiminle?, neyle?, niçin?, neden?, niye?”soruları sorulur.
Sağa sola bakmadan içeri girdi. Nasıl? Nereye?
İki arkadaş gece boyunca uzun uzun
konuştular. Ne zaman? Nasıl?
Biz , akşamki trenle gideriz. Neyle?
Raşit’i son gördüğümde Hüseyin’le
geziyordu. Kiminle?
Çocuk korkudan konuşmuyordu. Neden?
Onu görmek için beklemiştik. Niçin?
Türü
İsimler eksiz veya yön, vasıta, eşitlik ve bazı
hâl ekleriyle, fiiller de zarf-fiil ekleriyle zarf görevi yapar.
Kurduğun devlet asırlarca muzaffer
yürüdü.
Ankara, uzun tarihinin şaşırtıcı birleşimleriyle
doludur.
Ayağa kalktı ve kardeşiyle beraber dışarı çıktı.
Hana sağ indi, ölü çıktı geçende.
Kulak verdin mi yürekten kavala saza.
Zaten yarı aç yarı tok ve bitkin bir hâlde olduğundan ayakta fazla duramadı.
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Yön, zaman, tarz, sebep, vasıta, miktar ve şart
bildiren bütün kelimeler ve kelime grupları zarf tümleci olarak kullanılabilir.
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir.
Ankara’ya yaklaştıkça heyecanım artardı.
Yavru kedi, hiç de iyileşecek gibi görünmüyordu.
Tenha sokakta kaldım oruçsuz ve neşesiz.
Cephaneleri bitince süngülerini taktılar ve
düşmana doğru yürüdüler.
Dört saatlik yolu, iki saatte, köpeklerden
korktuğum için tarlaların arasından geçerek yürüyüverdim.
Sırtınızdan para kazanmaya çalışırlar, bir kez
uğradınız mı depreme.
®Tek kelimelik bazı zarflar ek aldıklarında zarf olmaktan çıkar,
zarf tümleci oluşturmazlar.
Yarın benimle gelir misin? zarf
Yarını bekleyemem. İsim
İçeri→içeriye, dışarı→dışarıya, aşağı→aşağıya
®Edatlarla kurulanlar (edat tümleçleri ya da edatlı tümleçler)
“ile”
Ankara’ya uçakla giderler. (vasıta)
Bizi boş vaatlerle kandırdılar. (araç)
Hasan yaşlı annesiyle oturuyordu. (beraberlik)
Arabanın gürültüsüyle irkildi. (neden)
Öfkeyle kalkan zararla oturur. (nasıl,
öfkeli ve zararlı)
Sevinçle boynuma sarıldı. (nasıl, sevinçli bir hâlde)
“-E kadar”
Dershaneye kadar gidelim.
Akşama kadar çalıştık.
“için”
Çalışmak için başvurdu. (amacıyla, başvurunun amacı, sebebi)
Sınavı kazanmak için çalışmak gerekir. (sınavı kazanmanın şartı)
Sıkıldığı için dışarı çıktı. (neden,
dışarıya çıkmanın sebebi)
Bu ayakkabıyı babam için aldım (özgülük)
Bu iş için kaç lira ödedin? (karşılık)
Senin için sorun yok tabi. (görelik)
Bizim için ne diyorlar? (hakkımızda)
Sizin için üç kişilik yer ayrıldı. (aitlik)
“üzere, üzre”
Sorunu halletmek üzere gidiyorum. (amaç, için)
On dakika konuşmak üzere kürsüye çıktı. (için, amaç)
“-e göre”
Başbakana göre enflâsyon düşük. (açısından)
Ayağını yorganına göre uzat. (bakarak, ölçüsünde, uygunluk,
kadar)
Allah dağına göre kış verir. (uygunluk)
Anlatılanlara göre ikisi de suçluymuş. (bakılırsa, yönünden)
Siz bana göre daha gençsiniz. (karşılaştırma)
Kemal, Hasan’a göre daha uzundu. (karşılaştırma)
Bana göre ayakkabınız var mı? (uygunluk)
“karşı”
Edebiyata karşı ilgim vardı. (hakkında, yönelik)
Denize karşı bir balkonu var. (yönelik)
“diye”
Terfi edeyim diye yağcılık yapıyor. (amaç)
Yağmur yağıyor diye dışarı çıkmadı. (neden)
“doğru”
Ormana doğru yürüdük.
Bana doğru bakıyor.
“dolayı, ötürü”
Zayıflıktan dolayı sık sık hastalanıyor.
Çalışmadığından ötürü canı sıkılıyor.
“-den” ekiyle de aynı anlam sağlanır.
Sıkıldığımdan dışarı çıktım.
“karşın, rağmen “
Çok uğraşmama karşın başaramadım.
Tanımamasına rağmen onu takdir ediyordu.
“beri”
Dün akşamdan beri görülmedi.
Okuldan beri hiç susmadı.
Yıllardan beri bu köyde yaşamaktalar.
Kar, sabahtan beri yağıyor.
“yalnız”
Cebinde yalnız yol parası vardı. (sadece, edat)
Beni yalnız sen anlarsın. (sadece, bir tek)
“ancak”
Seni ancak ebediyyetler eder istiab (sadece)
Onu ancak para ilgilendirir. (sadece, bir tek)
Bu işten ancak Hasan Usta anlar. (sadece)
Bu kömür ancak üç ay yeter. (en fazla, olsa olsa)
Sabah çıktılarsa akşama ancak gelirler. (belki, ihtimal)
Sayısı
Bir cümlede aynı veya farkı türden birkaç tane
zarf tümleci bulunabilir. Zaman zarfı genellikle diğer zarf çeşitlerinin
önünde, miktar zarfı da yüklemden önce kullanılır.
Kızılay’a indiğim zaman, kalabalığa takılmamak
için insanlar arasından hızla ilerlerim.
“Gece bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şîrâz’ı hayal ettiren ahengiyle.” (YKB)
Çocukları ilk gördüğünde çok sevinmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder